Her bakan ayrı telden çalıyor

Sevgili Dostlar; Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan’ın, Türkiye’de aşırı yoksulluk olmadığına yönelik sözleri büyük tepki çekti. Türkiye'de asgari ücretin net 11 bin 402 TL olduğunu anımsatarak, “Ülkemizde bu kapsamda çalışıp aşırı yoksulluk veya açlık sınırı içinde yaşayan kişi bulunmamaktadır” diyen Işıkhan’ın sözlerinin ardından gözler, derin yoksulluğun ulaştığı boyutu gözler önüne seren Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın verilerine çevrildi. Aile Bakanlığı’nın sosyal yardım verileri, Çalışma Bakanı Vedat Işıkhan’ın, “Ülkemizde aşırı yoksulluk bulunmamaktadır” sözünü yalanladı. Bakanlığın verilerine göre, 3,7 milyon hane aşırı yoksulluk çektiği için destek programı kapsamına alındı, 3,4 milyon kişi sosyal yardım ile doyabildi.Yani bu ülkede açlık sefalet ve rezalet diz boyu dostlar.

Kalem kalem yoksulluk!

Türkiye’deki derin yoksulluğu gözler önüne seren tek veri Aile Destek Programı verileri olmadı. Milyonlarca hanenin sosyal yardıma muhtaç bırakıldığını ortaya koyan ocak-haziran dönemine yönelik diğer bazı sosyal yardım verileri ise şöyle sıralandı: Ailesinin yanında bakılamayan çocuk sayısı: 168 bin 247. Elektrik tüketim desteği alan hane sayısı: 4 milyon 141 bin 991. Doğalgaz tüketim desteği alan hane sayısı: 157 bin 952.Bakanlığın verileri, Türkiye’deki milyonlarca hanenin aşırı yoksulluk çektiğini ortaya koydu. Türkiye'de aşırı yoksulluk çeken ailelerin dahil edildiği Aile Destek Programı’ndan 2023’ün yalnızca ocak-temmuz döneminde 3,7 milyon hane yararlandı.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, asgari ücretin 11 bin 402 lira olduğunu belirterek “Bu kapsamda, ülkemizde aşırı yoksulluk veya açlık sınırı içinde yaşayan kişi bulunmamakta” dedi. CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın 2024 yılına ait bütçesinin görüşüldüğü Plan ve Bütçe Komisyonu toplantısında, Bakan Vedat Işıkhan'a sorular yöneltti.

Bakana zor sorular

Gürer’in “Ülkemizde çalışıp aşırı yoksulluk içinde yaşayan sayısı kaçtır? Açlık sınırı altında kaç çalışan ücretli bulunmaktadır?” sorusuna Bakan Işıkhan, yazılı yanıt verdi. Işıkhan Türkiye'de asgari ücretin 11 bin 402 lira olduğuna dikkat çekerek, “Ülkemizde, asgari ücret net 11.402,32 TL olup; bu kapsamda çalışıp aşırı yoksulluk veya açlık sınırı içinde yaşayan kişi bulunmamakta” dedi. Bakan'ın açıklamasını şaşırtıcı bulduğunu belirten Gürer, 4 kişilik bir ailenin yoksulluk sınırının 45 bin lirayı, açlık sınırının ise 15 bin lirayı geçtiğini hatırlatarak şöyle konuştu: “Milyonlarca asgari ücretli çalışan hem açlık hem de yoksulluk sınırının altında maaş alıyor. Yine en düşüğü 7 bin 500 lira olan emekli maaşı alan emekli sayısının da milyonlarla ifade edildiği bilinen bir gerçek. Durum böyle iken acaba Sayın Bakan başka bir ülkede de mi yaşıyor diye sormak gerekir.”

Milyonlar yoksul

Türkiye’de iktidar eliyle yaratılan ekonomik kriz kaynaklı derin yoksulluk, on milyonlarca yurttaşı sardı. Sosyal yardımlara yönelik hemen her yeni veri, yoksulluğun ulaştığı çarpıcı boyutu bir kez daha gözler önüne serdi. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın milyonlarca hanenin yoksulluğa hapsolduğunu ortaya koyan verilerine göre, kişi başına düşen aylık geliri 450 TL ve altında olan milyonlarca hane belirlendi. Bu kapsamdaki haneler, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nca başlatılan Aile Destek Programı kapsamına alındı. Bakanlık, Aile Destek Programı’na yönelik verileri ilk kez nisan ayında açıklamıştı. Ağustos ayı itibarıyla ise program kapsamında olan hane sayısı açıklanmasa da nisan-temmuz dönemine yönelik veriler, şöyle kaydedildi: Nisan: 3,3 milyon hane. Mayıs: 3,5 milyon hane.Haziran: 3,5 milyon hane. Temmuz: 3,7 milyon hane

Açlar ordusu büyüyor

Gıda yardımı alan kişi sayısı her yıl arttı. Giderek derinleşen yoksulluğun, yurttaşı ancak sosyal yardımlar ile karnını doyurabilir noktaya taşıdığını ortaya koyan veriler, kayıtlara şöyle geçti: 2019: 688 bin 507 hane. 2020: 1 milyon 154 bin 418 hane. 2021: 2 milyon 830 bin 570 hane.
Öte yandan BİSAM verilerine göre, ekim ayı itibarıyla açlık sınırı 13 bin TL'ye dayandı. Yoksulluk sınırı ise bir ayda bin 95 TL birden artarak 44 bin 718 TL'ye yükseldi. Sağlıklı beslenebilmek için sadece süt ürünlerine günlük 138 TL harcama yapılması gerekiyor.
DİSK Birleşik Metal-İş Sınıf Araştırmaları Merkezi (BİSAM) Ekim 2023 dönemi açlık yoksulluk sınırı raporunu açıkladı. Buna göre, ekim ayı itibarıyla dört kişilik bir ailenin aylık mutfak harcamasını kapsayan açlık sınırı 12 bin 928 TL’ye; eğitim, sağlık, barınma, eğlence, ısınma ve ulaşım giderlerini de kapsayan yoksulluk sınırı ise 44 bin 718 TL’ye ulaştı. BİSAM verilerine göre, eylülde ise açlık sınırı 12 bin 612 TL, yoksulluk sınırı 43 bin 623 TL idi. BİSAM’dan yapılan yazılı açıklamada, sağlıklı ve dengeli beslenmenin günlük maliyetinin 430 TL’yi aştığı belirtildi. Yetişkin bir erkeğin sağlıklı ve dengeli beslenmesi için tüketmesi gereken gıdaların aylık karşılığı 3 bin 538 TL oldu. Bu değer yetişkin bir kadın için 3 bin 387, 15-18 yaş bir genç için 3 bin 639, 4-6 yaş arası bir çocuk için 2 bin 365 TL oldu.

Emekli yoksulluğu

Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin, “Emeklilere Destek Kampanyası” kapsamında destek verilen emekli sayısındaki artış da Türkiye’deki emeklilerin içinde bulunduğu derin yoksulluğu bir kez daha gözler önüne seriyor. Kampanyanın başladığı eylül ayında, 7 bin 500 TL altında emekli maaşı bulunan ve yoksulluk çeken toplam 6 bin 100 emekli destekten yararlanırken bu sayının kasım ayı itibarıyla 15 bin 329’a fırladığı belirtiliyor.

Enflasyonda zirvedeyiz

OECD’nin yayımladığı rapora göre, eylül ayı gıda enflasyonunda Türkiye zirveyi bırakmadı. Ortalama gıda enflasyonu yüzde 8,1 olurken Türkiye’de bu oran yüzde 75 oldu. İkinci ülke Macaristan bile yüzde 13,2’de kaldı.
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD), üye ülkelerin eylül ayı gıda enflasyonunu yayımladı. Buna göre OECD ülkelerinin genelinde gıda enflasyonunda düşüş sürerken Türkiye yüzde 75’le zirvede yer aldı. Türkiye 2’nci sıradaki Macaristan’ın dahi 62 puan üstünde yer aldı. OECD’nin raporuna göre üye ülkelerin gıda ortalaması üst üste 10’uncu ayda da geriledi. Ortalama gıda enflasyonu ise yüzde 8,1 oldu. Ancak gıda enflasyonu 9 OECD ülkesinde hâlâ yüzde 10'un üzerinde seyrediyor.
Öte yandan yıllık enflasyon oranı ise ağustos ayındaki yüzde 6,4 seviyesinden eylül ayında yüzde 6,2'ye düştüğünü açıklandı. OECD tarafından yapılan açıklamaya göre enflasyon oranı eylül ayında ağustos ayına göre 27 OECD ülkesinde düşerken diğer sekiz ülkede arttı. Eylül ayında Türkiye, Macaristan ve Kolombiya'da çift haneli enflasyon kaydedildi.
Rapora göre gıda enflasyınu en düşük ülkeler; Çekya: - yüzde 3 ABD: yüzde 2,4.İsviçre: yüzde 3,8.Finlandiya: yüzde 4,6. Avustralya: yüzde 4,7
En yüksek 5 ülke ise şöyle sıralandı : Türkiye: yüzde 75. Macaristan: yüzde 13,2. İzlanda: yüzde 12,4.Birleşik Krallık: yüzde 12,2. Kolombiya: yüzde 11,5

Tarımsal kriz büyüyor

Tabloyu değerlendiren Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Yönetim Kurulu Başkanı Baki Remzi Suiçmez gıda fiyatlarının yükselmesinin sebebi olarak tarımsal fiyat endeksindeki artışı gösterdi. Gıda enflasyonundaki yükselişin sadece bir sonuç olduğunu ifade eden Suiçmez şöyle devam etti: “Tarımsal üretim planlaması ile arz talep dengesi sağlanamazsa, girdi maliyetleri düşürülmezse, yeterli destek verilmezse, tarımsal kredi ortamı iyileştirilmezse, aracılık sistemi tekelleşen zincir marketler denetlenmezse gıda fiyatları düşmez. Güçlü, demokratik üretici ve tüketici kooperatiflerinin yetersizliği nedeniyle üretici geliri azalırken tüketiciler fahiş fiyatla gıdaya erişebiliyor. Kamu yönetimindeki düzenleme ve denetim yetersizliği sonucu fiyat spekülasyonu önlenemiyor. Yerli üretimi ve üreticiyi koruyacak kamucu tarım politikaları yerine dışa bağımlı, özelleştirmeci, destekleri azaltıcı neoliberal tarım politikaları durumu bu hale getirdi.”
Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü’nden Dr. Fatih Özden ise bu durumun yeni olmadığına dikkat çekti. Özden şunları söyledi:
“Daha önce döviz fiyatları, girdi fiyatları deniyordu ama bu sefer beklentiler de devreye girmeye başladı. Bu fiyat artışını da beklentiler tetiklemeye başladı. Bu koşullarda insanlar da nerede daha uygun bir şey bulursa onu almaya çalışıyor. Bu da talebi öne çekiyor. Ekonomiyi yönetenlerin de bütün çabası bu talebi baskılamak üzerine. Ancak talep baskılanamadığı için de gıda enflasyonunda artış yaşanmaya devam ediyor.”

HALKIN ALIM GÜCÜ 1 AYDA TUZ BUZ OLDU

Türkiye, vatandaşların yüzde 87’si ülkede en önemli problemin ekonomi olduğunu dile getirirken, yüzde 76’sı son bir ay içinde alım gücünde ciddi bir kayıp yaşadığını ifade ediyor.
Seçim sonrası yeni ekonomi yönetiminin önceliklendirdiği enflasyon ve kurlarla mücadele programı toplumda henüz bir karşılık yaratmazken, halkın yarısından fazlası ekonomideki tüm temel göstergelerde yılın kalan dönemlerinde kötüye gidiş bekliyor. Araştırma şirketi Ipsos tarafından gerçekleştirilen “Tüketici Güven Endeksi, Gündeme Dair ve Dünyanın Endişeleri Araştırması'na göre Türkiye tüketici güveninde 34.5 puan ile 29 ülke arasında en dip seviyeye demir atmış durumda. Tüm dünyanın gündeminde olan enflasyon globalde yüzde 39'luk bir kesimin ana endişesi olurken, Türkiye'ye gelindiğinde ekonomi yüzde 87 ile en önemli sorun olarak karşımıza çıkıyor. Toplumun yüzde 76'sının ekonomiden memnun olmadığının belirtildiği araştırmaya göre sadece 1 ay içinde alım gücünün azaldığını söyleyenlerin oranı da ekim ayında yüzde 76'ya ulaşmış durumda.

YÜZDE 54'ÜN GELİRİ UÇUP GİTTİ

Araştırmaya göre enflasyon konusunda en yüksek endişe oranına sahip ülke Arjantin olurken, global sıralamada Türkiye bu alanda en yüksek endişeye sahip ilk 5 ülke arasında yer aldı. Enflasyonun yükselmeye devam etmesini bekleyenlerin oranı yüzde 73, azalmasını bekleyenlerin oranı ise yüzde 11. Toplumun sadece yüzde 3'lük bir kesimin memnun olduğunu belirttiği ekonomide tüm temel göstergelerde ise olumsuz bir beklenti hakim. Toplumun yüzde 68'i dolar ve Euro'nun TL karşısında değer kazanmasını beklerken, yüzde 67'lik bir kesim ise işsizlikte artış bekliyor. Yılın geri kalanında yaşam standardında düşüş bekleyenlerin oranı yüzde 54 olurken, toplumun yüzde 52'si ise hane gelirlerinin son 12 ayda azaldığını açıkladı. Toplumun yüzde 60'ı ise kişisel harcamalarında azalma öngörüyor.

Erime yaşanıyor

Araştırma sonuçlarına ilişkin yaptığı değerlendirmede son 3 aydır üst üste Türkiye'nin tüketici güveni konusunda dipte kalmaya devam ettiğine dikkat çeken Ipsos Türkiye CEO'su Sidar Gedik, “Ülkemizin en önemli sorunu ekonomi, ve toplum yakın zamanda bir düzelme beklentisi içinde değil” dedi. Hane geliri, alım gücü gibi parametrelerde olumsuzluğun sürdüğünü aktaran Gedik, şöyle devam etti: “Döviz kurlarının, işsizlik oranının, kişisel yaşam standardı seviyesinin, kişisel harcamaların önümüzdeki dönemdeki seyrine yönelik beklentilerdeki büyük karamsarlık devam ediyor. Yüksek enflasyon ile mücadele uzun sürecek.” Araştırmanın ekim ayı sonuçlarına göre toplumun yüzde 76'sı bir ay içinde alım gücünde erime yaşandığını kaydederken, alım gücüm arttı diyenlerin oranı ise yüzde 4'te kaldı. Yüzde 17'lik kesim ise bir değişim hissetmediğini açıkladı. Buradaki düşüşle birlikte gelecek dönemlerde kişisel harcamalarını kısacağını açıklayanların oranı ise yüzde 60 oldu.

ENFLASYON BEKLENTİSİ

Cari yıl sonu tüketici enflasyonu (TÜFE) beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 68,01 iken, bu anket döneminde yüzde 67,23 olmuştur. 12 ay sonrası TÜFE beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 45,28 iken, bu anket döneminde yüzde 43,94 olmuştur. 24 ay sonrası TÜFE beklentisi ise aynı anket dönemlerinde sırasıyla yüzde 25,82 ve yüzde 25,09 olarak gerçekleşmiştir.
12 Ay Sonrası Enflasyon Beklentileri
2023 yılı Kasım ayı anket döneminde, katılımcıların 12 ay sonrasına ilişkin olasılık tahminleri değerlendirildiğinde, TÜFE'nin ortalama olarak yüzde 18,18 olasılıkla yüzde 37,00 – 41,99 aralığında, yüzde 58,61 olasılıkla yüzde 42,00 – 46,99 aralığında, yüzde 15,80 olasılıkla ise yüzde 47,00 - 51,99 aralığında artış göstereceği öngörülmektedir.
Aynı anket döneminde nokta tahminler esas alınarak yapılan değerlendirmeye göre ise, katılımcıların yüzde 21,21’inin beklentilerinin yüzde 37,00 – 41,99 aralığında, yüzde 48,48’inin beklentilerinin yüzde 42,00 – 46,99 aralığında, yüzde 21,21’inin beklentilerinin yüzde 47,00 – 51,99 aralığında olduğu gözlenmektedir.
24 Ay Sonrası Enflasyon Beklentileri
2023 yılı Kasım ayı anket döneminde, katılımcıların 24 ay sonrasına ilişkin olasılık tahminleri değerlendirildiğinde, TÜFE'nin ortalama olarak yüzde 29,62 olasılıkla yüzde 18,00 – 22,99 aralığında, yüzde 36,70 olasılıkla yüzde 23,00 – 27,99 aralığında, yüzde 25,78 olasılıkla ise yüzde 28,00 – 32,99 aralığında artış göstereceği öngörülmektedir.
Aynı anket döneminde nokta tahminler esas alınarak yapılan değerlendirmeye göre, 24 ay sonrası TÜFE enflasyonu beklentileri değerlendirildiğinde, katılımcıların yüzde 30,00‘ının beklentilerinin yüzde 18,00 - 22,99 aralığında, yüzde 36,67‘sinin beklentilerinin yüzde 23,00 – 27,99 aralığında, yüzde 25,00‘ının beklentilerinin yüzde 28,00 – 32,99 aralığında olduğu gözlenmektedir

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Oktay Apaydın Arşivi