Milletin kararına uymak zorundasınız

Önce İçişleri Bakanı Süleyman Soylu başladı. “15 Temmuz, fiili darbe girişimiydi. 14 Mayıs 2023, Türkiye’yi tasfiye etmeye yönelik hazırlıkların her birini bir araya getirerek oluşturulabilecek siyasi darbe girişimidir” dedi. AKP Genel Başkan Vekili Binali Yıldırım, “Bu seçim, işgalcilere karşı istiklal mücadelesi seçimidir” diye devam etti. Ardından cumhurbaşkanı başdanışmanı ve Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum, “2023 seçimlerinde iktidar değişikliği Türkiye’nin tam bağımsızlığına darbe olur. Bu başarılabilir mi ayrı konu” diye konuştu.

AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan da bunlardan geri kalmadı. “Kandil’in desteğiyle bu ülkede cumhurbaşkanı olacak. Benim milletim Kandil’den aldığı destekle cumhurbaşkanı olana bu ülkeyi teslim etmez!” diye miting meydanında haykırdı. Hepsinin amacı, 14 Mayıs’ta yaşayacakları kaybı bir darbe olarak gösterip seçimi şimdiden şaibeli hale getirmek! Belli ki AKP içinde bu yönde bir kampanyanın sürdürülmesi için karar alınmış. Hepsi birden çaresizce bu stratejiyi izliyor ve kaybetseler de koltuğu bırakmayacaklarını duyurarak demokrasiyi bir kez daha baltalamaya çalışıyor.

Seçimi şaibeli hale getirebilmek
Sanki 23 Haziran 2019’daki İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinden önce PKK lideri Abdullah Öcalan’ın HDP’ye tarafsızlık çağrısı yaptığı mektup kamuoyuna duyurulmamış ve yine aynı dönemde Öcalan’ın kardeşi Osman Öcalan AKP tarafından TRT ekranına çıkarılmamış gibi... Sanki kendileri o dönemde seçim öncesinde Kandil’e başvurmamış gibi... Sanki kendileri terörist örgüt Hizbullah’ın uzantısı HÜDA PAR ile ittifak yapmamış gibi... Sanki kendileri yıllardır ülkenin tam bağımsızlığına darbe vurmamış gibi şimdi hepsi ağız birliği yaparak muhalefete çamur atıyor. Ayrıca Kandil’in Türkiye’nin cumhurbaşkanını belirleme gücü mü var? Oy potansiyeli yüzde 51 mi? AKP, Kandil’in o kadar gücü olduğunu iddia ediyorsa, bunun sorumlusu 21 yıldır bu ülkeyi yönetenler olmaz mı? Terörle açıkça ilişkisi olan aday varsa, Yüksek Seçim Kurulu (YSK) neden onları onayladı? Seçmenler YSK’nin onayladığı adaylar arasından birine oy verecek; o kişi Erdoğan değil de Kılıçdaroğlu olduğunda darbe diye nitelenecekse, o zaman seçim niye yapılıyor? Böyle bir durumda, millet “ülkeyi teslim etmeyerek” ne yapacak, Erdoğan yurttaşların ne yapmalarını istiyor? Sormazlar mı insana, ne oldu sağın “kutsal sandık” söylemine diye?!

Bunlar çok tehlikeli söylemler
Anayasaya aykırı olduğu halde üçüncü kez cumhurbaşkanı adayı olan bir partili cumhurbaşkanının, ülkenin içişleri bakanının ve iktidar partisi yetkililerinin seçime yönelik tehdit içeren sözleri son derece tehlikelidir ve tüm siyasi partiler tarafından derhal kınanıp uyarıda bulunulması gerekir.

Sandıkta cevabı alacaklar
Millet, 14 Mayıs’ta sandığa gidecek, özgür iradesiyle YSK’nin onayladığı adaylar arasından özgür iradesiyle seçimini yapacak ve herkes ona uyacak! Ülkeyi kabile devletine döndürmeye kimsenin hakkı yok. 23 Nisan’da 103. kuruluş yılını kutladığımız Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) duvarında Mustafa Kemal Atatürk’ün imzasıyla “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” yazıyor. TBMM’nin temel dayanağını oluşturan bu ilkeyi bir kez daha sivil darbe ile, son dakikada alınan anayasaya aykırı kararlarla, seçime yapılan müdahalelerle, hilelerle çiğnemenize bu millet izin vermeyecek!

Paralar nerede!
6 Şubat depreminin ardından ‘Türkiye Tek Yürek’ oldu ama hâlâ bu soruya yanıt aranıyor: Paralar nerede? Yaşanan felaketin ardından dünya çapında bir kampanya düzenlenip 115 milyar lira toplandı, bunun sadece 74 milyarı hesaplara geçti. Paranın ne olduğu konusundaki soru işaretleri yurttaşı rahatsız ediyor. Deprem felaketinde yaklaşık üç ay geride kalırken deprem bölgesindeki yurttaşların eksikleri sürüyor. Çadır, su, hijyenik malzemeler bu eksiklerin başında geliyor. Deprem sonrası “Türkiye Tek Yürek” kampanyası düzenlenerek 115 milyar lira toplanmasına karşın Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, 15 Mart’ta yaptığı açıklamada taahhüt edilen 115 milyar liranın 74 milyar lirasının yatırıldığını söylemişti. Geriye kalan miktarın yatırılıp yatırılmadığı hakkında ise herhangi bir açıklama yapılmadı. CHP Hatay Milletvekili Serkan Topal, deprem paralarının akıbetinin çok kez sorulduğunu fakat iktidarın cevap vermemekte ısrar ettiğini belirterek, “Paraların nereye harcandığını şeffaf bir şekilde söylemediler, söylemiyorlar. Bu paralar başka yerlere harcanıyor. Cumhurbaşkanı çıkıp biz bu paraları şuraya harcadık demeli. Madem bu kadar para toplandı vatandaşların mağduriyeti neden giderilmedi? Hatay’da depremzede vatandaşlarımız bir ekmek için kuyruğa girerken hâlâ çadırın ulaşmadığı kişiler varken bu paralar oralarda kullanılmalı. Vatandaşların faturaları, kredi ve kredi kartı borçları ödenmeli” dedi. Topal önceki yıllarda meydana gelen Gölcük, İzmit, Elazığ depremlerini hatırlatarak, “Buralarda depremden etkilenen insanların hâlâ toparlanamadığını çok iyi biliyoruz” diye konuştu.

Sermayeye hemen yurttaşa Temmuz'da
Sermayeye anında doğalgaz indirimi yapan hükümet yurttaşa temmuzu işaret ediyor: Sanki muhalefetteler! Hükümet seçimi beklemeden memura, işçiye, emekliye zam, 3600 gösterge, taşerona kadro ve mülakatı kaldırma gibi düzenlemeleri seçim vaadi yaptı. AKP yıllardır çözüm getirmediği düzenlemeleri şimdi seçim vaadine çevirdi. Emekli ve memura refah payı, 3600 ek gösterge, mülakatın kaldırılması, KİT’lerdeki taşeron işçilere kadro gibi düzenlemeler temmuz ayını işaret eden hükümet, sanayiye verilen doğalgazda indirimi ise hemen uygulamaya geçirdi.
AKP geniş toplum kesimlerini umutlandırdığı ancak seçim sonrasına bıraktığı düzenlemelerden bazıları şöyle: Memura refah payı ; Kamu çalışanlarına temmuzda mevzuat gereği yüzde 6 toplusözleşme zammı ve bu yılın ilk yarısına ilişkin enflasyon farkı verilecek. Memurun daha 3 aydan yüzde 5 enflasyon farkı oluşmuş durumda. Şimdi iktidar memura refah payı için temmuzu işaret ediyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Memur-Sen Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada, “Temmuz ayında, enflasyon farkı yanında refah payı artışını da dikkate alan bir düzenlemeyi yapacağız” dedi. Asgari ücrette artış: Ocakta yürürlüğe giren asgari ücret açlık sınırının altında kaldı, şu anda 8 bin 506 lira. Oysa açlık sınırı 10 bin 135, yoksulluk sınırı ise 33 bin 15 lira. Asgari ücretin zaten artırılması gerekiyor. İktidar ise temmuzu işaret ediyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, “Temmuzda yeniden emeği koruyacak asgari ücret düzenlemesini devreye sokacağız” dedi. Emekliye refah payı : İktidar en düşük emekli maaşını 7 bin 500 lira yaptı. Daha fazla prim ödeyenle daha az prim ödeyen arasında hiçbir fark kalmadı. Ayrıca en düşük emekli ücreti şu anda hem asgari ücretin hem de açlık sınırının altında.

Memurlar için 3 bin 600 ek gösterge

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Seçimden sonra yeni Meclis’in yasama faaliyetlerine başlamasıyla 7 bin 500 liranın üzerinde emekli maaşı alanları sevindirecek haberi milletimizle paylaşacağız” dedi.
3600 Ek gösterge; İktidar 3600 ek gösterge düzenlemesini yaparken kamu çalışanlarının bir bölümünü kapsam dışında bıraktı. Memur sendikaları aylardır birinci dereceye gelen bütün kamu çalışanlarına 3600 ek gösterge verilmesi gerektiğini dile getiriyor. Taşeron işçiler; İktidar 2018’de kamudaki taşeron işçileri kadroya aldı. Buna karşın KİT’lerdeki yaklaşık 70-80 bin işçi kapsam dışında bırakıldı. Söz verildiği halde bu işçiler yıllardır kadroya alınmadı. Bakan Bilgin şimdi ise taşeron işçiler sorununun Meclis’in açılması ile çözüleceğini belirterek seçim sonrasını işaret ediyor. Mülakat kaldırılacak; Sendikaların itirazlarına karşın kamuda mülakatı yaygınlaştıran AKP’nin kendisi oldu. AKP’nin seçim beyannamesinde ise kamuda mülakatın kaldırılacağı vaat edildi. Oysa şu andaki alımlarda halen mülakatlar devam ediyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Oktay Apaydın Arşivi