Yoksulluk resmileşti!

İktidarda yaşanan çürüme tabana doğru hızla yayılıyor. Hemen her gün usulsüzlük, dolandırıcılık, hırsızlık yaparak kolay yoldan servet kazananlara ilişkin yeni bir haber karşımıza çıkıyor. Ülke kırmızı bültenle aranan uluslararası mafya liderleri, uyuşturucu baronları, vergi kaçakçıları için adeta cennete dönüşürken, iktidarın neden olduğu çürüme en tepeden en alta dek hızla yayılıyor. Gizli kapılar ardında işletilen çark tıkandığı anlarda tüm pislikler ortalığa saçılıyor.
Türkiye’de kara para girişini kolaylaştıran, “Yurtiçi ve dışındaki bazı varlıkların ekonomiye kazandırılması’’ gerekçesiyle hayata geçirilen ‘‘Varlık Barışı’’ uygulaması defalarca uzatılırken iktidar, suç dünyasının önde gelen isimlerine parayla vatandaşlık vermekten, gerek gördüğünde imar affını devreye sokmaktan, rüşvetin, karaparanın, yolsuzluğun önünü açmaktan, ihtiyaç duyduğu sıcak parayı kayıt dışı yöntemlerle karşılamaktan çekinmiyor. Tüm ülkeyi saran bir hukuksuzluğun fitili ateşleniyor. Bir yanda asgari ücrete yapılacak üç kuruş zammı bekleyen milyonlar, diğer yanda kolay yoldan para kazanmanın derdine düşmüş, hukuk tanımayan sosyal medya fenomenlerinden futbolculara, siyasilerden hukukçulara dek uzanan geniş bir çeper var.

Nereden nereye!

Bütün bunlar olurken, zengin daha zengin fakir daha fakir oldu. Bakın Dostlar ! 2005 yılında asgari ücret ortalama ücretin yüzde 46’sı iken 2021’de ortalama ücretin yüzde 60’ına yükseldi. Ortalama ücretler asgari ücretten daha az arttı ve giderek daha fazla işçi asgari ücrete yakın düzeylerde ücretlerle çalışmak zorunda kaldı. TÜİK Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması’na göre 2006’da kadınların aylık ortalama ücret ve maaş geliri asgari ücretin 2 katı düzeyindeydi. 2021’de ise kadınların ortalama ücret ve maaş gelirleri asgari ücretin 1,4 katına geriledi. Ücretler açısından toplumsal cinsiyet eşitsizliği bir kez daha ortaya çıktı.

Asgari değil ortalama ücret oldu
Türkiye’de milyonlarca işçi asgari geçim için yetersiz olan asgari ücretle yaşamaya çalışırken milyonlarca işçi de asgari ücret dahi alamıyor. Prof. Dr. Aziz Çelik ve DİSK Araştırma Merkezi uzmanları Deniz Beyazbulut ile Zeynep Kandaz tarafından hazırlanan Asgari Ücret Araştırması, asgari ücret gerçeğini tüm boyutlarıyla gözler önüne seriyor. DİSK-AR, raporunda ülke çapında asgari ücretlileşme sürecinin hızlandığı, asgari ücret ile ortalama ücretler arasındaki makasın kapandığı, yasal hakları olmasına rağmen milyonlarca işçinin asgari ücretin altında, hatta yarısının bile altında çalıştığı tespitlerine yer verildi.

2002 ve 2023 yılları arasında ortalama memur emekli aylığı 20,2 kat, ortalama kamu işçisi ücreti 24,7 kat ve en düşük işçi emekli aylığı 29,2 kat arttı. Ortalama memur maaşında 38,8 kat, en düşük esnaf emekli aylığında 50 kat ve en düşük memur maaşında 51,9 kat artış yaşandı. Buna karşın net asgari ücretteki artış 61,9 kat olarak gerçekleşti. Böylece asgari ücret dışındaki emek gelirlerinin asgari ücrete oranı geriledi. Ortalama kamu işçisi ücreti 2002’de asgari ücretin yüzde 449 fazlası iken 2023’te asgari ücrete daha da yaklaşarak yüzde 119’una düştü. Yazı dizisinin bu bölümünde asgari ücret gerçeğinin ve kağıt üzerinde kalan Komisyon’un üzerinde durduk. Ortalama kamu işçisi ücreti 2002’de asgari ücretin yüzde 449 fazlası iken 2023’te asgari ücrete daha da yaklaşarak yüzde 119’una düştü.

Daha çok asgari ücretli var
DİSK-AR raporu asgari ücret kapsamının giderek genişlediğini gösterdi. Zaman içinde asgari ücretin kapsamının daralması gerekirken tersine arttığı gözlendi. Asgari ücret civarında ücret alanlar dahil edildiğinde 8,3 milyon işçi, asgari ücret civarı ve altında bir ücretle yaşamını sürdürmeye çalışıyor. Tüm ücretli çalışanların yüzde 81,9’u olan 17,8 milyon, asgari ücretin altı ile asgari ücretin 2 katı arasında bir ücretle yaşam mücadelesi veriyor. 21,7 milyon işçi ve memurun yalnızca yüzde 18’i ise asgari ücretin 2 katından daha fazla bir gelir elde ediyor.

AB de oran çok düşük
Avrupa Yaşama ve Çalışma Koşullarını İyileştirme Vakfı’nın (Eurofound) 2022 raporuna göre tarım ve yiyecek hizmetleri dışında AB çalışanlarının yaklaşık olarak sadece yüzde 4’ü asgari ücrete yakın ücret düzeyinde gelir elde ediyor. Tarım ve yiyecek hizmetleri sektöründe çalışanların yaklaşık yüzde 9’u asgari ücretle çalışıyor. Yüzde 43.9 asgari ücretinde altında köle. Asgari ücret altında çalışanların tamamına yakını beklendiği gibi özel sektörde çalışıyor. Özel sektörde asgari ücretin yüzde 5 fazlası ve altında ücretle çalışanların oranı yüzde 48,4 ve yüzde 20 asgari ücret komşuluğunda çalışanların oranı yüzde 70,4. Özel sektörde asgari ücretin altında bir ücretle çalışan işçilerin oranı ise yüzde 43,9. 18 yılda 22 altın uçtu gittiMerkez Bankası’nın yıllık ortalama Cumhuriyet altını fiyatlarına göre 2003 yılında asgari ücretin yıllık tutarı ile 25 altın, 2005’te 31 altın alınabiliyordu. Ortalama altın fiyatları ile yıllık ortalama net asgari ücretle çalışan bir işçi 2023 yılı ortalama Cumhuriyet altını fiyatlarıyla 11,8, günlük kurlarla ise sadece 9,5 Cumhuriyet altını alabiliyor. Hızla artan altın fiyatları karşısında asgari ücretli 2005’ten bu yana 22 Cumhuriyet altınını kaybetti Kayıplar şöyle : .2005: 31,5 2023*: 9,5 Kasım sonu itibarıyla.

AKP modeli Türkiye!

Bakın Dostlar! Asgari ücretlliler açlıkla yaşarken, emekliler perişan iken ükenin krem döla krem tabakasından işler ne alemde bir göz atalım derim. Ülkenin ünlü futbolcuları, teknik direktörleri servetlerine servet katmak adına paralarını gasbettirirken, futbol kulüplerinin adları yasa dışı bahis ve kara para aklama iddialarına karışıyor. BirGün yazarı Timur Soykan’ın ortaya çıkardığı yargıda çürüme skandalında parayla tahliyeler yaşandığı ortaya çıktı. Sosyal medya fenomeni olarak bilinen ve lüks yaşamlarıyla geniş kitlelerin öykünerek takip ettiği isimlerin yine kara para aklamak için şirketler kurduğu, vergi kaçırdığı ortaya çıktı. Son dönemde yapılan operasyonlar medyada geniş yer buldu. Mafya hesaplaşmalarıyla aranan çete liderlerinin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı yapıldığı görüldü. Tüm bunlar yaşanırken iktidar göstermelik soruşturma ve operasyonlarla göz boyamanın derdinde. Son dönem ortaya saçılan kirli ilişkileri hatırlayalım.

Medya fenomenleri
Sosyal medyada lüks yaşamlarıyla dikkat çeken Dilan Polat ve Engin Polat çifti, geçtiğimiz ay kara para aklama ve vergi kaçırma suçlarından tutuklandı. Çiftin tutuklanmasının ardından gözler, sosyal medyada lüks yaşamlarını sergileyen fenomenlere çevrildi. Kısa sürede zengin olmaları ve lüks yaşamlarını sosyal medyada paylaşmalarıyla gündemden düşmeyen fenomenler, son dönemde gelen yoğun şikâyetler üzerine incelemeye alınmaya başlandı. Buna göre 600'e yakın sosyal medya fenomeni araştırılıyor. MASAK ve vergi müfettişleri de incelemeye müdahil oldu. Öte yandan, Polat çiftinin ardından dolandırıcılık ve suç gelirlerini aklama suçundan gözaltına olan fenomen kardeşler Nihal ve Bahar Candan da tutuklanarak cezaevine gönderilmişti.

Baron Türk vatandaşı
Gazeteci Timur Soykan’ın ‘‘Baron vatandaş skandalı" başlıklı yazısında, 400 bin dolara gayrimenkul alanlara Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı verilmesi, suç örgütü liderlerini Türkiye'ye çektiğini hatırlattı. Dünyada kırmızı bültenle aranan suçlular, T.C. vatandaşı olunca iade edilmiyorlar. Bu koruma işleminden en son yararlanan ismin Nenad Petrak olduğu ortaya çıktı. ABD, Almanya, Hırvatistan, İtalya ve Rusya’nın Kırmızı Bülten ile aradığı uyuşturucu baronu, 250 bin dolarlık daire satın alarak vatandaş olmuş ve Nenat Çelik ismini almış. Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi İstanbul Milletvekili ve Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Yeneroğlu, Soykan'ın ortaya çıkardığı Hırvat uyuşturucu baronu Petrak'a Türk vatandaşlığı verilmesiyle ilgili İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya'nın cevaplaması istemiyle soru önergesi verdi. Timur Soykan'ın haberinde anlattıklarına değinen Yeneroğlu, “Buna son örnek Hırvatistan’da suç işlemiş bir suç örgütünün yöneticisi olan bir kişinin vatandaşlık kazanmış olduğu iddiasıdır.” dedi.

Toplum sadece kalabalık haline geliyor
Toplumun genetiğinin bozulması ile ilgili bir durum söz konusu. Ülkemizde bir değer aşınması var. İrin dökülüyor diyebiliriz, malumun ilanı. Çözülmeler bugünle sınırlı değil, tarihsel bir sürecin sonucu. 1980’lerde başladı bu süreç. Dünyada bir neoliberalleşme vardı, bunun Türkiye’deki uygulama alanı 12 Eylül’de ilerici kuvvetlerin susturulması ile başladı. Günümüzde yaşananları da AKP ile sınırlandıramayız, AKP tüm bunların sonucu olarak ortaya çıktı. Terse dönen bir süreç bu. Bu anlamda AKP bir sebep değil sonuçtur. Bugüne baktığımızda, sosyal medya kullanımı çok yüksek. Herkesin kendi medyası var. Bir takım durumlardan haberdar olabiliyoruz. Aslında daha önce de benzer şeyleri yaşıyorduk, örneğin Özal zamanında. Bugün belki biraz daha marjinallerine rastlıyoruz. İşin özünde toplumun karşı devrim sürecinde yaşadığı gelişmeler şeklinde değerlendiriyorum bunu. Bireyselleşmiş toplum diyebiliriz. Toplumsal değerler ortadan kalkıyor ve bu sadece bize özgü değil, dünyada da bunların karşılığı olduğunu görüyoruz. Bizde de bu durum adına muhafazakâr dediğimiz bir hükümetin yaşattıkları olarak yaşandı. Değer kaybı özellikle son 10 senede farklı açığa çıktı. Burada ekonomik krizin ve toplumun belirli kavramlarda uzlaşması durumu vardı ancak şu an ulusal kadın voleybol takımı başarı elde ediyor ancak bir grup, kadınların cinsel eğilimleri üzerinden başarıya gölge düşürmeye çalışıyor. Bu tarz kavramsal konsensüsü yitirdiğimiz takdirde, toplum artık bireysel dinamiklere gitmeye başlıyor. Bireyselleşmiş toplumda, toplum bir form değiştirmiş oluyor. Toplum bir kalabalık haline geliyor. 30 seneye önce ile günümüzü kıyasladığınızda toplum kelimesinin karşılığı olarak kalabalık demek daha mantıklı.

Halkın dertleri araştırılmıyor

Muhalefet partilerinin, TBMM’de gündeme getirdiği ülke sorunlarının araştırılmasına ilişkin önerge ve kanun teklifleri, AKP-MHP bloğu tarafından otomatik olarak reddedildi. CHP, İYİ Parti, HEDEP ve SP grupları 47 farklı konuda Meclis araştırması istedi ancak tümü reddedildi. CHP Muğla Milletvekili Cumhur Uzun, “Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında sözüm ona sivil ve kapsayıcı anayasa yapmak isteyen iktidar, muhalefeti yok sayıyor. Beyin göçünün durdurulmasını, depremin yaralarının sarılmasını, kadına yönelik şiddetin ele alınmasını istemiyor’’ dedi. Reddedilen önerge konularından bazıları şöyle:
- Tedavisi yüksek nadir hastalıkların ilaçlarının geri ödeme kapsamına alınması. - Ülkedeki beyin göçünün nedenleri.- TRT’nin tarafsız yayıncılık anlayışını terk etmesindeki nedenler.- Üniversite öğrencilerinin sorunları. - KYK yurtlarındaki sağlık ve can güvenliği sorunları.- Uygur Türklerine uygulanan baskı iddiaları. - Kara para aklama, vergi kaçakçılığı gibi suçların araştırılması için verilen önerge. - Derinleşen yaşlı kadın yoksulluğu ve kadın yaşlılara özel bakım, güvence sistemleri konulu araştırma önergesi.- Yargıdaki ideolojik ve siyasi kamplaşmanın yarattığı sorunlar.- AYM’nin Can Atalay hakkında verdiği ihlal kararının Yargıtay’ca tanınmaması konusunda genel görüşme önergesi.Ve daha birçok önerge işleme alınmadı

Halkı görmeyenler
AKP iktidarının ülke içerisinde yarattığı yıkım her gün biraz daha artarken halkın sorunlarına çözüm üretemeyen iktidar sistemin ‘revize’ edilmesi, Anayasa değişikliği tartışmaları ile toplumun gerçek sorunlarını gizlemeye çalışıyor. AKP-MHP ittifakı bir taraftan yeni dönem siyasetinde kendine yol ararken diğer taraftan ülkenin sorunlarına karşı ise kayıtsız.
Son 1 ayda Meclis’e sunulan, yargı krizinden kara paraya, barınma krizinden öğrencilerin KYK yurtlarındaki yaşadığı sorunlara kadar birçok soru önergesi AKP-MHP işbirliği ile reddedildi.
Barınma krizi ve fahiş fiyatlar
Ülkenin dört bir tarafında artan kira artışları halkı ekonomik bir kıskaca sokarken kiracı ve ev sahipleri arasında da bir çatışma ortamına neden oldu. İYİ Parti’nin barınma krizi ve konu ile ilgili yaşanan mağduriyetleri araştırma önergesi AKP-MHP oylarıyla reddedildi. AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan ise geçen hafta yaptığı konuşmada bütün sorumluluğu ev sahiplerine attı. Erdoğan’ın ‘ev sahiplerinin insaf dışı uygulamalarını bir kenara koyamayız. Siz de vicdan var mı?’ açıklaması dikkat çekti.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Oktay Apaydın Arşivi