Hangi parti kazanacak?

Zaman zaman rahmetli Aziz Nesin’in hikayeleri gelir aklıma. Herhangi bir kitabının sayfalarını açar, bir iki hikaye okur gülümserim. Nasıl ki Kemal Sunal’ın filmlerini defalarca izlediğimiz halde hala ilk defa izlemiş gibi gülüyorsak, Aziz Nesin de benim öyle tekrar tekrar okunmayı hak eden bir yazardır. Büyük usta, bu ülkenin insanlarını öyle güzel analiz etmiştir ki, bazen bir olayla karşılaştığımızda”tam Aziz Nesin’lik”deriz hala. Bugünlerde yoğun seçim çalışmaları var ya, kamuoyunun dile getirdiği söylemleri dinlerken benim de aklıma bu öykü geldi.
***  
Öyküyü anlatanın ağzından dinleyelim o zaman; Murat Ağa isimli biri var ve onun için herşeyi bilir derler köyde. Ben de gittim kahvede ağayı buldum. Dedim ki;“Murat ağa sen bilirmişsin, öyle dediler. Söyle bakalım, hangi parti kazanır?”Murat Ağa,”hiiç belli olmaz” dedi. “Hangi parti kuvvetliyse o kazanmaz mı?” 
“Yoook”dedi Murat Ağa.“Akkoyun, karakoyun seçim sonunda belli olur. Bu kasabada yaşayanların hepsine sorsan, onlarda bilmez. Neden biliyon mu?” Murat ağa bağdaş kurar oturur ve sigarasını yakıp, başlar anlatmaya.
***
Dinle hele;”İlkin bizim memlekette parti marti yoktu. Var da adı var, kimsenin haberi yok. O zamanlar biz partiyi hükümet bilirdik. Koca bir hükümet binası, onun içinde de parti varmış derlerdi. Bir gün terzi Kamil geldi. Murat Ağa, gel seninle bir parti açalım dedi. Ulan oğlum git işine, parti dediğin hırdavatçı dükkanı mı? Arkasından Avukat Rıza Bey geldi, o da bu millet senin sözünü dinler illa bir parti açalım diye tutturdu. Ulan oğlum dedim, bu memlekette bir vakitler serbest fırka diye bir fırka kurulduydu, heriflerin ocağına incir ağacı diktiler. Hiçbiri memlekette tutunamadı, macır olup gittiler dedim. Avukat Rıza ısrarla konuşuyor. Ağam o günler geçti, şimdiki Amerika nasılsa bizde de öyle olacak. Herkes bir partiye girmeye mecbur zaten... Eh iyi madem dedim, biz böylece partiyi kurduk. Diğer partide kim varsa hepsi bize yazılmaya başladı. Katip yetişemiyor yazmaya...Ulaan biz bu kadar adamı ne yapacağız? Parti pırtı bilmeyenler bile bizim partiye giriyor. Beni aldı mı bir korku yeğenim, hiç sorma!...Avukat Rıza Bey’e dedim ki, kapat artık şu kaydı başımıza bir iş çıkacak. O da demesin mi, adamı çok olan parti makbuldur, ne kadar çok adamımız olursa, hükümeti biz alırız, bişeycikler olmaz. Memleket bizim partiye doluyor. Bizim avukat bir bir nutuk çekiyor alkıştan heryer inliyor. Boyuna da parti merkezinden tebrik geliyor. 
Bir gün partinin Genel Başkanı geldi ki sen nutuk atmayı gör! Bir konuşuyor, millet hüngür hüngür ağlıyor. Bir daha konuşuyor, millet gülmekten yere seriliyor. Sanki düğmemiz herifin elinde. Çevirdi mi ağlıyoruz, öte yana çevirse gülüyoruz... 
***
Sonra bizim başkan gitti, öteki partiyi bir korku almış. Bizim kasabada aldı soluğu. Aman yeğenim, nutuk böyle olur canım. Camide mevlüt okunsa millet bu kadar ağlamaz. Sonunda da demez mi, biz iktidarda kalırsak, her köylüye bankadan bin kayme borç vereceğiz. Tabi bütün millet hurra o partiye...Başladık dövünmeye avukatla beraber. Aman dedim Rıza bey kalk bizde öbür partiye geçelim. Geç kalırsak defter doldu diye bizi almazlar. Genel başkana bir soralım dedik, bekledik.
Kasabada bir alışveriş başladı ki sorma! Millet para yiyiyor.Ulan dedim, parayı sokakta mı buldunuz? Banka biner kayme verecek ya deyip harcamaya devam...Bunu duyan bizim partinin genel başkanı dörtnala seğirtip geldi, arabadan inmeden üzerine çıktı ve nutuğa başladı. Dedi ki, biz iktidara gelirsek hane başına ikibin kayme vereceğiz...Haydii bu sefer millet bu tarafa. Üye sayısı 9 binden 11 bine çıktı. Kasabada bir alışveriş yapılıyor ki, eskisi hiç kalır. Bu defada diyorlar ki, öbür partinini verdiği bitti, sizin verdiğiniz ikibini yiyoruz.
***
Böyle işte, bir öbürü geliyor veriyor, bir bizim parti. Ordan oraya koşuyor millet. Bitmedi, daha sonra da paranın faizi alınmayacak diye vaadlere başladılar... Bizim üyeler yine öte tarafa geçti. Avukat bey dedim ne yapacağız şimdi. Dur bakalım dedi, başkana bir yazalım ne diyecek. Seçimler yaklaştığından propoganda yasaklanmış, bankayı olduğu gibi dağıtsak faydası yokmuş. Bizim partide 1000 kişi yok, öteki oldu 18 bin. Aman Rıza bey bizim kasabada bu kadar seçmen yok, nerden çıktı bunlar diye sordum. Bankanın borçları sileceğini duyanlar, bir yerine iki kere yazılıyorlarmış. Bana Allahaısmarladık Rıza bey ben öbür partiye geçiyorum dedim. 
***
Murat ağa bir kahve daha söyledi ve bana sordu; “şimdi söyle yeğen, birinde 18 bin üye var, diğerinde bin kişi bile yok. Sence seçimi hangi parti kazandı?” Aman Murat Ağa dedim, böyle soru sorulur mu? Elbet çok üyesi olan kazanmıştır.
Bilemedin yeğen bilemedin dedi. Bizimki kazandı. Ben bile çıktığım partiye oy verdim. Bizim işimiz bilinmez canım. Biri gelir ikibin vereceğiz der, öbürü gelir üçbin vereceğiz der, ordan oraya geçer millet. Amma seçim zamanı geldi mi, herkes bildiğini okur.
Şaşırdım tabi. Neden böyle olur diye sordum. Murat ağa cevap verdi; Yeğenim, adam geliyor ikibin veriyor, adamın parası boşa mı gitsin? Parası zebil ziyan olmasın. Para ele geçmeden yenmiyor mu canım, onun gibi. Parayı duyan öbür yana geçiyor ama seçim zamanı geldi mi, gönlünden hangi parti geçiyorsa ona oy veriyor. Her birimizin yakasından tutup sorsan sana rey vereceğiz deriz ama inanma. Pabuçları giyerkene belli olur!
Bir kahve daha içer misin yeğen?”
Sevgiyle kalın

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sevim Güney Arşivi