Hayallerimiz hayal oldu

HANİ bir söz vardır ya; çektirdiklerini çekmeden ben görmeden ölmeyesin diye.Tam da oradayız. Ülkece hem de. Bir avuç candaş yandaş dışında herkes aç yoksul, yoksulun da ötesinde. Ama bugünkü siyasi iktidar bize yine "Şükretmeyi" öneriyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan yoksulluk, açlık feryatları arşa yükselmişken "Maalesef ülkemizde bazı kesimlerde bir şükürsüzlük, tatminsizlik, karamsarlık hali aldı başını gidiyor. Halbuki önce elimizdekilere şükredeceğiz. Bunu en iyi siz işçi kardeşlerimiz bilir.Alım gücümüz bir parça düşmüş olabilir. Bu kayıpları telafi edeceğiz. Çocuklarımıza bırakacağımız en büyük miras büyük ve güçlü Türkiye’dir." dedi.

Ancak, özellikle gençler ve genç işsizler artık ne yapacaklarını şaşırdı. Her ne kadar şükretme önerilsede gençler önlerini göremez halde.Onlar,kendilerini daha iyi bir noktada görmek istiyorlar. Ama ülkenin ekonomik durumu buna izin vermiyor ve onların acı ama gerçekki “Hayalleri bile hayal oldu”.AKP iktidarı enflasyonda artık kendi iktidar dönemi rekorunu değil kendinden önceki döneminde rekorunu kırmaya aday oldu.İktidar kanadından 1 Mayıs’ta emeklilere ve çalışanlara bir müjde sunulacaktı. Lakin ne emekliler ne çalışanlar müjdenin ‘’m’sini’’ dahi duymadı. Resmi verilerde dahi enflasyon üç hanelere doğru giderken ne emeklini ne asgari ücretlinin ne de memurun maaşından eser kalmadı. Bakın dostlar! Sahiller, marketler, caddeler mülteci dolmuş, enflasyon yüzde 156 olmuş, ülkenin emekçisi, emeklisi, EYT'lisi, esnafı, çiftçisi geçim derdiyle boğulmuş, Türk vatandaşı gülmeyi unutmuş.Siz niye varsınız? Ne iş yaparsınız? Ve biz niye size vergi ödüyoruz? Var mı bu soruların cevabı acaba...

Ekonomi ayrı şükretmek apayrı

Şükretmesini bilmek Allah ile kul arasındaki bir meseledir.Siyasetin işi hiç değildir. Siyaset kurumunun bizlere "Şükretmeyi" önermesi de abesle iştigaldir. Çünkü siyasetin işi insanların huzur ve refahını, güvenliğini sağlamaktır. Şimdi gelelim o noktaya. Refah durmun hiçte parlak değil DOSTLAR! Dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) 5.323,64 TL’ye,Gıda harcaması ile giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarı (yoksulluk sınırı) 17.340,47 TL’ye,Bekâr bir çalışanın ‘yaşama maliyeti’ ise aylık 6.965,47 TL’ye yükseldi. Bunu alabilen ne kadar o belli değil.

Açlık sınır asgari ücreti geçti

2022 yılı Asgari ücretinin 1070 lira üzerine çıkan açlık sınır 5323 lira ile rekor kırdı. Mutfakta sendikalara göre bir yıllık artış 85.02 oldu. Geçen yıl Ocak ayından 2022 Nisan ayına 4 kişilik ailenin aylık gıda harcaması tutarı tam 2 katına çıktı!

İçinde bulunduğumuz enflasyonist dönem tüketici alışkanlıklarında önemli değişikliklere yol açıyor. Marketlerde ve semt pazarlarında toplu alışveriş azalıyor, az ve sık alışveriş artıyor. Daha küçük paketler, daha ekonomik markalar tercih ediliyor. Tüketicinin özel markalı (private label) ucuz ürünlere yönelmesi indirim marketi sayısını ülke genelinde 34 bine yükseltti. Martın son haftası Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO), sanayicilere sattığı buğdaya yüzde 22 oranında zam yaptı. Bu nedenle buğday içeren gıda ürünlerine de, tüketiciye yansıyacak şekilde ramazan bayramı sonrasında bir zam yapılması durumu ortaya çıktı.

Kuşbaşı et 200 liraya dayanıyor

Dişi sığır sayısının azalması ve yüksek maliyetlerin üzerine bir de turizm sezonundaki talep artışı eklendiğinde, çözümleri bulunmazsa dana kuşbaşının yaz aylarında 175 TL’yi geçmesi öngörülüyor.


Perişanlık diz boyu

Elektrik fiyatlarına yapılan yüksek zamlardan dolayı daha az sulama yapılan yerlerde sınırlı gübre kullanımının da ilave olumsuz etkisiyle verim kaybı olacak. Zamlar öncesindeki gibi gübreleme ve sulamaya devam edilen yerlerde ise maliyetler artacak. Bu çıkmazın doğal sonucu olarak, yaz aylarında gıda fiyatlarında eğer olursa önceki yıllara kıyasla çok sınırlı bir gerileme olacağı şimdiden öne sürülebilir.

TÜRK-İŞ Araştırmasının 2022 Nisan ayı sonucuna göre; En büyük “halk düşmanı” enflasyon bir yandan yurttaşların alım gücünü düşürürken diğer yandan,temel ihtiyaçlarını dahi alabilmeleri için onları borçlandırmaya devam ediyor. Türkiye Bankalar Birliği (TBB) verilerine göre, bireysel kredi ve kart borcundan takibe düşenlerin sayısı Şubat 2021’de 68 bin kişi iken, 2022’nin şubat ayında yüzde 154 artışla 173 bine yükseldi. Ayrıca, TBB Risk Merkezi verilerine göre, 2022 Şubat ayı itibarıyla bireysel kredi kartlarını da içeren bireysel kredilerde tasfiye olunacak alacaklar bir önceki yıla göre yüzde 50 artış ile 31 milyar TL oldu.2022-23 kış aylarında elektrik kullanmak ve ısınmak şimdiden çetinleşmeye başladı. 1 Nisan itibariyle konutlarda tüketilen doğalgaza yüzde 35, elektrik üretiminde kullanılan doğalgaza yüzde 44,3 zam geldi. Sanayi ve ticarethaneler gibi tüketicilerin kullandığı doğalgaza ise yüzde 50 oranında yapılan zam, önümüzdeki ayların fiyat artışlarına zemin hazırladı.


İlk 20 hayal oldu

Uluslararası kuruluşların ölçütlerine göre; son 6 yılda Türkiye’nin hem GSYH hem kişi başı geliraçısından gerilemesi bizi dünyanın en büyük 16. ekonomisi konumundan 21. sıraya düşürdü.

Yukarıdaki bilgiler ışığında dar gelirli, asgari ücretli ve emeklilerin yaşam standartları oldukça gerilemiş ve tüm halkımız fakirleşme sürecine girmiştir. Yılbaşında yapılan asgari ücret zammı 2021 yılı TÜFE oranı olan yüzde 36 enflasyon oranı baz alınarak yapılmıştı ve enflasyonun üstünde olduğu için toplum tarafından kabul görmüştü. Ancak daha maaşlar alınmadan gelen yüksek enflasyon özellikle emeklilerin maaş artışlarını uçurup gitmiştir.


Asgari ücretli emekli ölüm döşeğinde ama

Hükümet yetkilileri tarafından zaman zaman dile getirilen asgari ücretli ve emeklilere ek zam yapılması konusu da şimdilik rafa kaldırılmış gözüküyor ve asgari ücret artışının yılbaşına kalacağı kesinleşiyor gibi duruyor. 4 bin 253 TL olan asgari ücret ile vatandaş nasıl geçinebilir. Artık tasarruf edecek bir gider de kalmadı. Ayrıca enflasyonun yılsonunda yüzde 70-80’lere dayanacağı tahmin ediliyor. Çünkü ÜFE oranı yüzde 114 olarak TÜİK tarafından açıklandı. Yani üretim maliyetleri yüzde 114 artarken tüketici fiyatları yüzde 61 de kalmış, ancak üretim maliyetleri tüketim ürünlerine mutlaka yansıyacağından enflasyonun yükselmesi kaçınılmazdır. Dolayısıyla asgari ücretliye ek zam yapılması zorunlu bir durumdur.

2500 lirayla sen geçin!

Emeklilerin durumuna gelecek olursak işsizlerden sonra en zor durumda olan toplumsal kesim emeklilerdir. En düşük emekli maaşı 2 bin 500 TL’dir ve yaşadığımız süreçte son derece komik kalmıştır. Ülkemizde emekli maaşları ocak ve temmuz aylarında belirlendiğinden 2022 yılı temmuz ayı sabırsızlıkla beklenmektedir. Başka bir konu da emeklilere verilen bayram ikramiyeleri yukarıda yazdığım enflasyon oranlarına rağmen zam yapılmamış ve 1100 TL olarak ödenmektedir. Devlet bütçesini yönetmek kolay bir işlem değildir ve bütçenin de sürekli açık verdiği bir gerçektir. Ancak emeklilerin de normal bir insan gibi yaşamaya hakkı vardır ve bunu da hak etmektedir. Emekli ikramiyelerine yapılacak zam devlet gelirlerinin bazılarının arttırılmasını gerekli kılabilir. Yazılı ve görsel basında okuduğumuz 3-5 maaşlı kişilerin normal çalışma ortamına getirilmeleriyle oluşacak tasarrufun emeklilere yeteceği kanaatindeyim.

Refah ve huzur kalmadı

Mllet aç yoksul birt yandan da "Sessiz işgal" altında huzurunu da kaybetmeye başladı.Göçmen tartışması, İstanbul’da çekildiği belirtilen ve kamuoyuna yansıyan görüntüler ile yeniden alevlendi. Türkiye’ye kaçak girişlerini videoya çekerek “Yüzde 100 giriş garantili” gibi ifadelerle paylaşmasına yönelik tepkiler sürerken, bunlara kadınların gizlice çekilmiş görüntüleri de eklendi. Pakistan veya Afganistan uyruklu olduğu belirtilen kişilerin, kendilerini de gizlemeden kadınları yolda yürürken ya da otururken videoya alarak paylaştığı görüldü. Söz konusu görüntülerin yaygınlaşması, sosyal medyada tepkiye neden oldu. Görüntüler “taciz” olarak nitelendirilirken, asayiş sorunu ve güvenlik kaygısına işaret edildi. Bazı görüntüleri çeken kişiler de gözaltına alındı.

Kadınların eşit bireyler olarak sosyal hayatta varlığının pek de söz konusu olmadığı bölgelerden gelen insanların, sahip oldukları kültürel kodlar çerçevesinde Türk kadınına bakışlarının önemli sorunlara yol açabildiği ortaya çıktı.Tükiye, kendisine has kültürel yapısı olan bir ulus-devlet. ‘Ümmet’, ‘din kardeşliği’ ve benzeri kavramların siyasi saiklerle vurgulanması, düzensiz göçle gelenlerin ciddi bir oranının ülkenin kültürel dokusuna uyumsuzluğunu örtmeye yetmez. Bu insanların dönüşü sağlanacak mı? Kalanlar için kamuoyunda tartışılabilecek bir entegrasyon planı var mı? Bu insanlara Türk vatandaşlığı hangi koşullarla verildi ve veriliyor? Sınırlarımız ne zaman bu akını durdurabilecek? Bu sorulara henüz devlet tarafından verilen net bir yanıt olmaması, toplumdaki belirsizlik atmosferini besliyor ve huzursuzluğu büyütüyor. Bunu en kısa zamanda da çözümlenmesi gerekiyor.


İŞTE İSTANBUL’UN SIĞINMACI HARİTASI

CHP Milletvekili Gürsel Tekin, İstanbul’un 39 ilçesinde, ‘geçici koruma statüsünde, ikamet izinli veya kaçak durumdaki’ 2 milyonu aşan yabancının yaşadığı yerleri tek tek açıkladı.

CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin kamu görevlileri, yerel yöneticiler ve muhtarlar ile saha araştırmaları sonucunda İstanbul'un sığınmacı haritasını çıkardı. Haritaya göre İstanbul'un her ilçesinde yabancı yoğunluğu var. Tekin'in harita üzerinde yaptığı değerlendirme şöyle:

■ Geçici koruma statüsünde, ikamet izni olan veya kaçak 2 milyonu aşan insan, İstanbul'un 39 ilçesinde yaşıyor. Suriye'nin yanı sıra Afganistan, Pakistan, Irak, Uganda, Nijerya, Kongo, Libya'ya kadar her yerden insan var. Bugün resmi nüfusu 1 milyon olan Esenyurt'ta, 250 bin de yabancı var. Böyle bir nüfus artışını hiçbir ilçenin kaldırması mümkün değil.

■ Valilik tarafından açıklanan rakamlara göre İstanbul'da 1.3 milyon yabancı var ama Valilik kaçak göçmenleri takip edemiyor. Bu rakama kaçak göçmenler dahil değil. Halbuki İstanbul'un her ilçesinde binlerce düzensiz göçmen var. Kamu görevlilerinin çok daha sıkı bir şekilde denetim yapıp düzensiz göçmenleri tespit etmesi lazım.

■ Yapılan çalışmalara göre yüzde 97'si kaçak çalışıyor. Hiçbir özlük hakları yok, örgütlü değiller, sigortaları yok, asgari ücretin altında para alıyorlar. Uyuşturucu, fuhuş çeteleri ile terör örgütleri bu insanları kullanmaya çalışıyor. İleride yabancı mafyalarla karşı karşıya kalabiliriz.

■ Sığınmacıların İstanbul'un konut piyasası üzerinde de çok ağır bir etkisi var. Esenyurt, Bağcılar, Sultanbeyli gibi ilçelerde kira fiyatları astronomik şekilde artmış durumda.

■ Yabancıları suçlayarak hiçbir yere varamayız. Sorun bu göçmen politikasını tercih eden, uygulayan hükümet. Suriye'de barışın sağlanması ve sınır güvenliğimizin korunmasıyla bu sorunu çözebiliriz. AKP iktidarının tercihlerinin bedelini hem 83 milyon vatandaşımız hem de 8 milyon yabancı çok ağır bir şekilde ödüyor. Halkın yüzde 91'i kalıcı, gerçekçi bir çözüm istiyor.

Kaçaklar resmi kayıtlarda yok!

Gürsel Tekin, mülteci statüsünün 1951 tarihli BM Sözleşmesi ile düzenlendiğini hatırlatarak, şunları söyledi: “Biz bu sözleşmeye coğrafi çekince koyduğumuz için sadece Avrupa'dan gelenler ‘mülteci' statüsünde kabul ediliyor. O yüzden mülteci statüsünde yabancı şu an çok az. Suriyeliler “geçici koruma statüsünde” yabancılar. Resmi sayılara göre bu statüde 3.7 milyon insan var. Göçmen ekonomik amaçlarla kaynak ülkeden bir başka ülkeye yasal yollarla taşınan insan demek. Düzenli göç kapsamında ikamet izni verilenler var. 1.4 milyon insan da bu statüde Türkiye'de bulunuyor. Bir de düzensiz, kaçak göç var. Kaçak oldukları için kayıtları yok. Dolayısıyla bilim insanlarının tahminine göre toplam 8 milyon geçici koruma statüsünde, ikamet izni olan veya kaçak giriş yapmış sığınmacı Türkiye'de bulunuyor.”

KİMMİŞ BU NAGEHAN!

Şu meşhur otobüs yolcularından Nagehan Alçı'yı dolaylı da olsa savunma ve Gazeteci sayma telaşı da var sanki ben anımsatayım da burada dursun: Kimmiş bu Nagehan!

Kabataş yalanı;

Alçı, 2014 yılında CNN Türk'te katıldığı programda şu ifadeleri kullanmıştı: “25 yaşında gencecik bir hanım sırf başörtüsü taktığı için sokakta yüzlerce kişiden oluşan bir vandal grubun ortasında kaldı. 6 aylık bebeğiyle sırf başörtülü diye bir kadın inanılmaz hakaretlere uğradı. Bayılmış, üzerine çok affedersiniz burada söylemek istemiyorum çok kötü şeyler yapılmış, 'idrar kokusuyla kendime geldim' diyor, 'bebeğimi aradım' diyor. Bebeği sütten kesildi. Bunlar insanlık dışı şeyler.”

Asker eşi ve sevgilileri soyunsun!

O dönem Balyoz ve Ergenekon kumpaslarını hararetle savunan Nagehan Alçı, 2010 yılında Twitter'da “Bizim askerlerin eşleri ve sevgilileri de Güneydoğu'daki gaziler için Saatli Maarif takvimine soyunsun!” diye yazmış, paylaşım büyük tepki çekmişti.

Bakın bu iki küçük örnek oradakiler için söylenecek çook laf var. Dostlar! Ekrem İmamoğlu değil biz bedel ödedik. Gezi'de Balyoz'da Ergenekon'da. Şimdi benden kimse "Gazetecilik, insanlık, helalleşelim" diye bir şey istemesin.

Artık nokta koysak iyi olacak

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun Trabzon gezisindeki fotoğrafları ile ilgili tepkiler artık bir kıyıma döndü. Evet, İmamoğlu da bu konuda son sözünü söylemiştir. Konu şimdilik kaydıyla kapanmıştır. Çünkü verdiğimiz tepkiler adresine ulaşmıştır. Başkan İmamaoğlu'nu biz ilk günden beri benimsediği ilkelerle, hakkaniyetli birleştirici samimiyetiyle mücadele gücünüz ve gençlik azminizle sevdik. Bundan sonra da lütfen yarınlarımızı dikkatli, sağlam temeller üzerine, doğru insanlarla inşa edelim. Halkı haksız ithamlarla bedel ödemek zorunda bırakanlarla değil...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Oktay Apaydın Arşivi