Her şey planladığımız gibi gitmeyebilir

Nerede iki veli ile karşılaşsam sohbetlerinin en temel konusu çocuklarının ders notları, not ortalamaları, deneme sınavlarındaki sıralaması, hangi dershaneye gittiği gibi konular oluyor. Buradan anlıyoruz ki neredeyse tamamen çocuk ve çocuklarımızın sınav başarısı odaklı bir hayat sürüyoruz. Çocukların yarış atı gibi yarıştırılması bir yana velilerde çocuklarının başarıları üzerinden yarış içindeler. Bir ebeveyn olarak başarılarını ve yeterliliklerini çocukların aldığı notlarla ölçer olmuşlar. Bu konu en başta aile yapısına zarar verirken hem çocuk hem de ebeveyn açısından son derece yıpratıcı ve stresli bir yaşam biçimi olduğunu düşünüyorum. Aile içerisinde konuşulan tek konu belki de çocukların dersleri, ödevleri, sınavları ve notları…

Anne babalar asıl rolleri olan anne babalıklarını unutup öğretmen rolü ile çocukla ilişki kurar olmuş. Yani ailede rol kavramı karışmış, görev ve sorumluluklar değişime uğramış durumda. Neredeyse aile içi iletişim yok denecek kadar az, birlikte geçirilen kaliteli zaman yok gibi. Bu yazdıklarımı okuyan bazılarınız ne güzel işte aileler çocuklarıyla ne kadar ilgili, çocuklarının başarısı için gayret gösteren aileler görüyoruz diye düşünebilir. Ben pek öyle olduğunu düşünmüyorum. Fazla kontrolcü, kaygılı, hırslı ebeveynlerin yetiştirdiği stresli, kaygılı ve çocukluğunu soru bankaları arasında tüketen mutsuz, teknoloji bağımlısı, iletişim yeteneği köreltilen çocuklar görüyorum. Toplumun temeli aileyi bu çıkmaza sürükleyen konun eğitim sistemiyle alakalı olduğu düşünüyorum. Bu sonuca nasıl ulaştığımı birkaç örnek ile paylaşabilirim. En başta okullar açılır açılmaz yapılan ilk çalışma kurulan WhatsApp gruplarına velileri eklemek ve böylece veliyi eğitime dahil etmek oluyor. Bu kurulan gruplarda ödevler, sınavlar tüm bilgilendirmeler yapılıyor.

Çocukların ödevlerini, sınav tarihlerini veliler takip ediyor. Böylelikle veli öğrencinin üstlenmesi gereken sorumlulukları üstlenirken, çocuk hem sorumluluk alma yeteneğini yitiriyor diğer yandan sürekli ebeveynin kontrolü altında olmaya mecbur kalıyor. Bu paylaştığım örnek aslında en masum olanı, çünkü grupların kurulum amacı bazı konularda velileri toplu olarak bilgilendirmek. Diğer bir konu ise ailelerin çocuklarından yüksek not beklentisi nedeniyse, çocuğu ortaokula başladığı ilk yıldan itibaren pek çok ailenin özel dershanelere göndermeleri oluyor. Yüksek ücretlerle kayıt yaptırdıkları dershanelere gönderdikleri çocuklarından da yüksek puanlar beklemek hakları gibi görüyor. Anne baba diyor ki; “ben senin için çalışıyorum, yok canımla senin geleceğin için özel dershaneye gönderiyorum, sende görevini yerine getirip başarılı olmak zorundasın” diyerek çocuğun omuzlarına büyük bir stres yüklüyor. Düşünüyorum da bizim zamanımızda ortaokulda dershaneye gitmek diye bir şey yoktu.

Dershaneye lise son sınıfta üniversite sınavına hazırlık için gidilirdi. Şimdi bakıyorum da ortaokul çocukları içinde dershaneye gitmeyen çocuk sayısı çok azdır. Öğretmenler bile eğer iyi bir lise hedefliyorlarsa çocukların dershaneye gönderilmesi gerektiğini söylüyorlar. Bu durum beni düşündürüyor. Bundan anlamamız gereken okullar da verilen eğitim çocukları sınava hazırlayacak düzeyde değil bu nedenle özel bir dershaneye gitmeleri şart. Bence bu bir ülkenin eğitim sistemi için utanç verici olmalı. Eğer ki devlete ait bir eğitim kurumunda öğrencilerin büyük çoğunluğu özel dershanelerden eğitim almak zorunda kalıyorsa burada bir durup düşünmek gerekmez mi? Eksiğimiz, öğrencilerimize yetemediğimiz nokta neresi diye düşünüp eğitim sistemine bir düzenleme yapılması lazım gelmez mi? Bende bir veliyim ve bazen çocuğun ne ders işlediğine bakıyorum. Bir de yapılan deneme sınavlarının kitapçıklarına göz gezdiriyorum. Okulda derslerde çözdürülen sorularla, sınavlarda çıkan soruların alakası yok. Çocuklar müfredat gereği yapılan sınavlardan yüksek notlar alırken deneme sınavlarında hüsrana uğruyorlar. Okullarda verilen eğitim beceri temelli soru üzerinden değil fakat sınavda çıkan sorular beceri temelli sorular oluyor. Beceri temelli soru dedikleri bir soru neredeyse bir sayfa çocuk soruyu okuyana kadar sorunun başında ne yazdığını unutuyor. LGS’de çocuk en hızlı şekilde soruyu okuyacak, soruyu doğru anlayacak, çözecek ve bunu öyle bir hızda yapacak ki bir yanandan zamanla yarıştığını unutmayıp, zamanı da doğru yönetecek. Tüm bunları on üç, on dört yaşında çocuklar yapacak. Bu çocuklar ne zaman çocukluklarını yaşayacak. Ortaokulda başlayan maraton hiç bitmiyor hadi iyi bir lise kazandı şimdide 4 yıl iyi bir üniversite için çalışmaya başla, hadi oda oldu iyi bir üniversite kazandı bitti mi hayır. Üniversite de bitti sonra… Sonrasını da söyleyeyim üniversite mezunu çok aralarından sıyrılıp işe girmen için onlardan seni ayıracak başka bir yeteneğin olmalı. İleri seviyede yabancı dil bir yetmez iki tane olmalı, yüksek lisansını da yapmış olmalısın, alanınla ilgili bulduğun her kurs, eğitim ne varsa katılıp bir sürü sertifika almalısın. Bunları yaparken işsiz olduğun için hala ailenin seni maddi olarak desteklediğini sakın unutma, üzerinde emekleri çok ve artık yaşlanıyorlar. Sıra sende elin bir an önce ekmek tutmalı ve ailene destek olmalısın. Sonra bir türlü hedefe ulaşamayan, emeklerinin karşılığını alamamaktan yakınan depresyondaki eğitimli işsiz gençler ordusu. Eğitim sistemi başarı üzerine kurulu fakat başarılı gençler için devlet tarafından bir gelecek yok ne yazık ki…

Ülkede işsizlik var denilince işsizlik yok iş beğenmeyenler var gibi bir cevap geliyor. Ve bu konu böyle uzayıp giderken bir döngü aynı şekilde devam ediyor. Ben bir öğretmen, eğitimci değilim. Ben bir gözlemciyim, en başta çocuğunun psikolojik ve kişisel gelişimi için kaygılanan sonra da kendi ayakları üzerinde durması için gelecekte mutlu olacağı mesleği yapması için onun yanında olmaya gayret eden bir babayım. Hayat kısa ve her şey planladığımız gibi gitmeyebilir. Bütün gençler için dileğim okumak için okumuş olmasın. Lanet ederek değil severek yapacağı mesleği seçsin ki yaşamı pişmanlıkları üzerine düşünmekle geçmesin. Ömrümüzün çoğu çalışarak geçtiğine göre işini severek yapan için hayat cennet olacaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Savaş Atak Arşivi