Kadınlar neden çok konuşur?

Yıllardır süre gelen konulardan biri kadınlar ve erkekler. Freud’un bile, “Hiç cevaplanamamış, kadın ruhu üzerinde 30 yılı aşkın çalışma yapsam da benim de bir cevap bulamadığım o müthiş soru halen duruyor: Bir kadın ne ister?” diyerek sınıfta kaldığı bir konu bu.

Kadınlar ve erkekler olarak elbette farklılıklarımız var. Ancak, yıllar önce yaşadığım bir olay bırakın kadın ve erkeklerin arasında olan farklılıkları çözmeyi, kadınların bile bazı kadınları çözemediklerini hissettirmişti.

            ***

Olay şöyleydi; İç çamaşırı ve mayo satışı yapan bir mağazaya girmiştim. Bir çift ve beraberlerinde ergenlik çağında iki kızları ile dükkanda mayo bakıyorlardı. Adam biraz öfkeli ve gergin gibiydi. Bu çift ailece tatile gelmişlerdi. Ancak, kızlarının ve kendisinin mayolarını, havlularını evde unutmuşlar! Adamın, eşine bu sebeple biraz öfkelenmiş olabileceğini düşündüm. Ne de olsa bunlar bütçeye artı masraf...

Eh, yeni mayo-havlu-terlik gibi malzemeleri almak şart olmuş.

            ***

Buraya kadar her şey normal görünüyor değil mi? Ancak durum gördüğümüz gibi değilmiş meğerse. Evin annesi eşyaları valize koymayı bilerek unutmuş!  Mayolar çok eski olduğundan eşini yenilerini almaya ikna edememiş. O da böyle yaparak, dolaylı yollardan da olsa istediğini gerçekleştirmiş.

Kadının aklı ile alay edene cidden gülerim!

            ***

Böyle bir girişten de tahmin edeceğiniz gibi, konumuz kadınlar ve erkekler. Avusturyalı, Vücut dili uzmanı olan Allan ve Barbara Pease adlı çift,  kişisel gelişim alanında birçok kitap yazmışlar. Kitapları 55 dile çevrilmiş. Bugün, 70 ülkede seminerler vermiş olan çiftin kitaplarından biri olan “Erkekler neden iki işi aynı anda yapamaz / Kadınlar neden çok konuşur” başlığını taşıyan kitap üzerinden, kadın ve erkeklerin farklılıklarını nasıl değerlendirdiklerine değineceğim. 

            ***

Kitabın ilk sayfasında şöyle bir metin var; “Bir erkek tuvalete gidiyorsa, bunun genellikle tek bir nedeni vardır ve bu neden bellidir. Kadınlar ise tuvaletleri sosyal ilişki kurma mekanları ve terapi merkezleri olarak kullanırlar. Birbirini hiç tanımadan tuvalete giren iki kadın, dışarı çıktıklarında iki iyi arkadaş olabilir ve bu arkadaşlık ömür boyu sürebilir.”

            ***

Şimdi şöyle bir düşünelim. Kadınlar sürekli erkeklerin kendilerini anlamadıklarından şikayet eder. Dinlemeyi bilmediklerinden, az konuşuyor olmalarından, sevgilerini yeterince göstermediklerinden...

Erkekler ise kadınları kötü araba kullanmalarından, yön bulamamalarından, gereksiz yere çok konuşuyor olmalarından...

            ***

“Neden kocalarının ceketindeki sarı saç telini metrelerce öteden fark edebilen kadınlar arabayı park ederken garajın kapısını göremezler?”

“Neden erkekler uzaktan kumandayı ellerinden bırakmazlar?”

“Neden kadınlar size fikrinizi sorar ama bu fikre asla katılmazlar?”

“Neden erkekler dolapta ya da buzdolabında aradıkları şeyi bulamazlar?”

***

“Kadınlar aynı anda birden fazla şeyi rahatlıkla yapabilir. Araba kullanırken makyaj yapmak, telefonla konuşurken aynı zamanda yemek yapmak gibi şeylerde beyni hiç aksamaz. Birçok kadın, yanındaki erkek tarafından yolda kaybolmalarına neden olmakla suçlanır. Çünkü durmadan konuşup sapağı kaçırmalarına yol açmıştır.”

            ***

Ancak traş olan bir erkekle konuşmaya kalkarsanız yüzünü kesmesine sebep olabilirsiniz.

Yemek pişirmekte olan bir erkekle konuşmaya kalkarsanız sinirlenebilir. Çünkü hem tarifi uygulaması, hem de sizinle konuşması mümkün değildir.      

***

“Kadınlar beyinlerinin her iki tarafını da kullandıklarından, sol ellerini sağ ellerinden ayırmakta güçlük çeker. Bu yüzden de “sağa dön, sola dön” gibi komutlara gecikmeli cevap verir. Buna karşılık erkekler beynin ya sağ ya da sol tarafını kullanırlar.”

            ***

“Erkekler, arabanın yağ göstergesindeki kırmızı ışığı fark edemeyen bir kadının gözünden elli metre ötede, bir köşede kalmış kirli çorabın kaçmamasını bir türlü anlayamazlar.”

“Kadınlara göre ise yalnızca aynaların yardımıyla arabalarını daracık yere park etmekte hiç zorlanmayan erkeklerin, G nokrasını bir türlü bulamamaları hayret vericidir.”

Kitap; iki cins arasındaki farklıların üzerinde düşünmek gerektiği, bireysel zayıflıklarımızın değil de kollektif güçlerimizin üzerinde yoğunlaşmaya başlamamızın sorunlarımızı çözmemizde yararlı olacağı görüşü üzerinde duruyor.

            ***

Akıllı erkek nasıl cevap vermeli?

Bir kadın, yemeğe çıkacağınız akşam size hangi ayakkabıyı seçeceğine karar vermediğinde yanınıza gelerek “sence hangisini giymeliyim?” diye sorsa nasıl cevap verirdiniz mesela?

“Hangisini istersen giy hayatım” derseniz bittiğinizin resmidir. (Şaka değil, akşam yemeğiniz zehir olur söyleyeyim)

Kitapta şöyle bir strateji yapılmış.

Bir kadın ayakkabı seçerken “Mavi mi, sarı mı?” diye sorarsa, erkeğin cevap vermemesi önemlidir. Bunun yerine, “sen birini seçtin mi hayatım?” diye sormalıymışsınız. Kadın böyle bir cevap beklemediğinden “şey, sanırım sarıyı giyebilirim” diyecek muhtemelen. Aslında çoktan sarıya karar vermiştir.

Erkek sorar; “Neden sarı?”

Kadın; “Çünkü  sarı aksesuarlar kullandım. Elbisemin içinde de sarılar var.”

Bu durumda akıllı erkek ne yapacaktır?

“Harika seçim. Muhteşem görüneceksin. Çok yerinde bir karar bu, beğendim!”

Böyle yaparsanız o akşam huzurla bir akşam yemeği yiyebilirsiniz.

Kadınla konuşacaksınız beyler. Bu kadar basit işte!

            ***

Biraz da gülelim...

Bir arkeolog kazı yaparken eski bir lamba bulmuş. Tozlu lambayı ovalayınca, içinden bir cin çıkmış. “Beni özgürlüğüme kavuşturdun! Dile benden ne dilersen” diye bağırmış cin.

Arkeolog bir an düşünmüş.

“İngiltere ile Fransa arasında otoyolu olan bir köprü kurmanı istiyorum” demiş.

Cin gözlerini ovuşturarak homurdanmış. “Bak” demiş. “Lambadan yeni çıktım. Yorgunum. İngiltere ile Fransa’nın arasının kaç kilometre olduğunu biliyor musun sen? İstediğini yapmam çok zor. Başka bir şey dile!”

Arkeolog yine düşünmüş ve cevap vermiş; “O zaman kadınlarla nasıl iletişim kuracağımı öğrenmek istiyorum” demiş. Cinin yüzü bembeyaz olmuş. “Otoyol tek yönlü mü olsun çift yönlü mü?”

            ***

Komedyenin biri, “bir keresinde karımla altı ay konuşmadım” demiş. Neden diye sorduklarında da “çünkü onun sözünü kesmek istemedim” diye cevap vermiş.

            ***

Sevgiyle kalın

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sevim Güney Arşivi