Salgın büyüyor: Maske geri mi geliyor!

TTB, solunum yolu hastalıklarına bağlı olarak ciddi bir salgın ile karşı karşıya kalındığını belirterek, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ile ulaşım kurumlarına gönderdiği yazıda, ücretsiz maske dağıtımı ve toplu taşımalarda maske kullanımına teşvik önlemlerinin alınmasını istedi. Son haftalarda Covid-19 ve varyantları, influenza ve diğer mevsimsel virüsler nedeniyle hasta yoğunluğu ciddi biçimde artarken, hastanelerin yoğun bakım birimlerinde yatak ihtiyacı yaşanmaya başlandığı belirtiliyor.

Türkiye Tabipler Birliği Yeni tip koronavirüs (Covid- 19) salgını ile ilgili yeni uyarılarda bulundu TTB kış ayı gelmesiyle birlikte artan grip virüsü (H1N1)COVİD-19 (J1.N varyantı) salgınıyla karşı karşıya olduklarını ifade ederek maske takılması için çağrıda bulundu. TTB, salgınlarla mücadelenin toplumun ve kurumların katılımıyla yürütülmesi gerektiğini vurguladı.Solunum yolu enfeksiyonlarının oluşturduğu salgınların özellikle kış aylarında alevlenebileceği uyarısı yapılan yazıda şunlar kaydedildi

Türk Tabipleri Birliği (TTB), son günlerde yoğun şekilde artış gösteren ve hastane acillerinin dolmasına neden olan salgınlar nedeniyle, Ulaştırma Bakanlığı'na bir yazı gönderdi.TTB tarafından bakanlık ile Türk Hava Yolları, TCDD, Türkiye Otobüsçüler Federasyonu, Türkiye Şoförler ve Otomobilciler Federasyonu'na gönderilen yazıda, ücretsiz maske dağıtımı ve maske kullanımına teşvik gibi önlemlerin alınması istendi.

Ciddi bir salgın var
Solunum yolu hastalıklarına bağlı olarak ciddi bir salgın ile karşı karşıya kalındığı belirtilen yazıda, toplum sağlığı öncelenerek alınacak bilimsel önlemlerle salgınların en az zararla atlatılabileceği ifade edildi. Salgınlarla mücadelenin toplumun ve kurumların da katılımıyla yürütülmesi gerektiği belirtilen yazıda kış aylarında özellikle solunum yolu enfeksiyonlarının oluşturduğu salgınların alevlenebileceği uyarısına yer verildi. Yazıda şu ifadelere yer verildi: "Şu ana kadar uyarılarımızın dikkate alınmamasının sonucunda grip virüsü (H1N1), COVID-19 (J1.N varyantı), Respiratuvar Sinsityal Virüs (RSV) ve mycoplasma pneumoniae gibi etkenlerin sorumlu olduğu tahmin edilen ciddi bir salgınla karşı karşıyayız. Son haftalarda özellikle hastane acillerinde olağandışı yoğunluklar yaşanmakta; bu yoğunluklar sağlık çalışanlarını tüketirken hastalara da daha az zaman ayrılmasına, zamanında ve yeterli sürede muayene edilememesine, enfekte olmayan hastalara da hastalık bulaşmasına neden olabilmektedir. Salgın sönümlenmediği sürece hem toplumun hem de sağlık çalışanlarının sağlığı tehlike altındadır." Toplu taşıma araçlarında yapılacak basit düzenlemelerin toplum sağlığına olumlu etki sağlayacağına dikkat çekilen yazıda, ücretsiz maske ve maske kullanımına teşvik gibi uygulamaların hayata geçirilmesi istendi.

Hastanelerde boş yer kalmadı
Son iki haftada üst solunum yolları hastalıklarında ciddi bir artış yaşanıyor. Ancak COVID testi kamu sağlık kurumlarında yapılmadığı için hekimler, COVID ve İnfluenza’yı birbirinden ayıramıyor. Hastanelerin acil servisleri ve aile sağlığı merkezleri (ASM), kas-iskelet ağrısı, halsizlik, burun tıkanıklığı, geçmeyen öksürük ve aralıkla tekrarlayan boğaz ağrısı şikâyetiyle başvuran hastalarla doldu. Ancak COVID testi kamu sağlık kurumlarında yapılmadığı için hekimler, Covid ve İnfluenza’yı birbirinden ayıramıyor. Çok sayıda Covid vakasının olduğuna dikkat çeken Türk Tabipleri Birliği Aile Hekimliği Kolu (TTB-AHEK) Başkanı Emrah Kırımlı, “Covid testini ancak özel sağlık kuruluşlarında parayla yaptırabiliyorsunuz. Test yapılmadığı için hasta, Covid mi, yoksa grip mi belli olmuyor” dedi.

Salgının geldiği nokta endişe verici

Hekimler, son haftalarda Covid-19, influenza ve diğer mevsimsel virüsler nedeniyle hasta yoğunluğunun ciddi biçimde arttığını ve hastanelerin yoğun bakım birimlerinde yatak ihtiyacı yaşandığını söylüyor.Hekimler hasta yoğunluğunun artmasını nasıl yorumluyor, neler öneriyor?Doktorlar, Covid-19 varyantlarının yanı sıra influenza ve diğer mevsimsel virüslerin etkisinin arttığını belirtiyor. Grip aşısı olmayan ve bağışıklığı düşük kişilerin risk altında olduğunu söyleyen hekimler, sağlık sistemine olan yükün artmasıyla birlikte bazı bölgelerde yoğun bakım ihtiyacının karşılanamadığını ifade ediyor.Türk Tabibleri Birliği (TTB) Aile Hekimliği Kolu Başkanı Dr. Emrah Kırımlı, "Sanki Covid-19 salgınının en yoğun günlerini yeniden yaşıyoruz" diyerek, Aile Sağlığı Merkezleri'nde her doktorun günde en az 100 hasta gördüğünü söylüyor.Hekimler, yeni varyantların Türkiye'ye ulaşmış olabileceğini ancak artık ulusal çapta bir test uygulaması yürütülmediği için bunun da net olarak bilinmediğini ifade ediyor.

Yoğun bakımlarda yer yok
COVID’in kendi haline bırakıldığını vurgulayan Kırımlı, “Hastanedeki arkadaşlarımız, yoğun bakımlarda yer olmadığını söylüyor. Yoğun bakımlar dolu olduğu için bazı ameliyatların yapılamadığı bilgisi geliyor. Hastaneler, poliklinlikler, ASM’ler patlama noktasında. Ölüm sayıları da artmış durumda” ifadelerini kullandı.

Maske takmak için en ideal dönem
Türk Klinik Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları Derneği (KLİMİK) Başkanı Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, şu an Covid dahil onlarca virüsün dolaşımda olduğunu ancak 2008'de büyük bir salgın yapan ve halk arasında Domuz gribi olarak bilinen H1N1'in baskın göründüğünü söyledi. "Maske takmak için en ideal dönemdeyiz" diye Yavuz, influenza virüslerinden olan H1N1 ile coronavirüsün halen hastane ve yoğun bakıma yatışlar açısından tehlike arz ettiğini söyledi.
Prof. Dr. Yavuz, “Şu anda bile grip açısından riskli olan gruplar henüz aşılarını olmamışsa grip aşısı yaptırabilir. Henüz hastalanmamış olanlar açısından aşı olmanın yanı sıra maske takmak için de en iyi zaman. Yılbaşı kutlamaları toplanmalarında da hastalık belirtisi taşıyanların riskli gruptaki kişilerle aynı ortama girmemesi gerekli" dedi. Geçtiğimiz yıl pandemi sonrası olduğu için daha erken görülmeye başlayan mevsimsel griplerin, bu yıl Aralık ayı başlarında yaygınlaşmaya başladığını söyleyen Türk Klinik Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları Derneği (KLİMİK) Başkanı Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, şu an dolaşımda yüzlerce virüs ve bazı bakterilerin olduğunu söyledi. Prof. Dr. Yavuz, yaşlılar, kronik hastalığı bulunanlar, gebeler ve 2 yaş altı çocuklar gibi riskli gruplar açısından ise özellikle influenza virüslerinden olan H1N1 ile coronavirüsün halen hastane ve yoğun bakıma yatışlar açısından tehlike arz ettiğini kaydetti.
KLİMİK çalışma gruplarının sahadan verdiği bilgiler ve kendi merkezlerinin test sonuçlarını değerlendirdiğinde, Türkiye’de de dünyadakine benzer şekilde halk arasında domuz gribi olarak bilinen H1N1’in şu anda baskın göründüğünü vurgulayan Prof. Dr. Yavuz, “Çok fazla sayıda virüs ve bir miktar bakteri aktivasyonu var şu anda. Ama 2008'de pandemi yapmış olan H1N1'in aslında daha baskın olduğunu görüyoruz. Bu mevsim için beklenen bir süreç. Aralık-Ocak gibi başladıktan sonra Şubat-Mart gibi sonlanır, genelde Nisan’da yeni vaka çok da görmeyiz. Sayılar geçen yıla göre ne kadar fazla, bunu bilebilmemiz için Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü’nün verilerine ihtiyacımız var" dedi.

Covid halen mevsimsel değil
Covid’in ise halen mevsimsel bir viral enfeksiyona dönüşmediğini ve 2-3 ayda bir yeni dalgalar şeklinde seyrettiğini belirten Prof. Dr. Yavuz, “Şu anda da tahminimiz, dünyadaki gidişatla doğru orantılı olarak Pirola’nın bir alt varyantı olan JN1 mutasyonunun Türkiye'de aktif olduğunu düşünüyoruz. JN1 de çok ciddi şekilde bağışıklıktan kaçtığı için, eskisi kadar yüksek pikler yaratmasa da yine de geçtiğimiz aylara göre (Covid vakalarında) artış olduğunu söyleyebiliriz. İnfluenza da yavaş yavaş hem ölümler hem de hastane veya yoğun bakımlara yatışlara neden olmaya başlamış durumda dünyada. Türkiye de tahminimiz bu şekilde bir trend içinde" diye konuştu.

Grip ve covid riskli gruplar için tehlikeli
Yüzlerce viral enfeksiyon içinde en önem verilmesi gerekenin, halen riskli gruplarda yoğun bakım yatışları veya ölüme neden olabilen Covid ve grip olduğuna da dikkat çeken Prof. Dr. Yavuz, sözlerini şöyle sürdürdü: “Şu anda bile grip açısından riskli olan gruplar henüz aşılarını olmamışsa grip aşısı yaptırabilir. Çünkü çok fazla artmış durumda grip aktivasyonu. Henüz hastalanmamış olanlar açısından aşı olmanın yanı sıra maske takmak için de en iyi zamanlar. Yine yılbaşı kutlamaları olacağı için özellikle riskli gruptakilerin bulunduğu ortamlara gelen kişilerin hasta olmaması gerekiyor. Covid için de aynı şekilde. Çünkü risk gruplarında her ikisinin de ağır sonuçları olabiliyor. Yaşlılar, 2 yaş altı çocuklar, obez insanlar, sigara içenler, ek hastalığı bulunanlar ve gebeler, korunmak için maksimum çabayı göstermek zorunda ve kalabalık yerlerde mutlaka maske takmaları lazım." Hastalık belirtileri taşıyanların riskli gruplara bulaştırmamak için çaba göstermesi gerektiğine de değinen Prof. Dr. Yavuz, “Önemli olan hasta kişilerin özellikle ateşleri düşene kadar ya da en yoğun semptomları azalana kadar evde kalmaları. Bunu yapamıyorlarsa mutlaka maske takarak diğer insanları korumaları" diye konuştu.

TTB'den Sağlık Bakanlığı'na uyarı
Türk Tabipleri Birliği (TTB), solunum yolu hastalıklarına bağlı olarak ciddi bir salgın ile karşı karşıya kalınması üzerine 29 Aralık 2023 günü Sağlık Bakanlığı’na bir yazı göndererek tüm sağlık kuruluşlarında ve birimlerinde maske takımı başta olmak üzere gerekli önlemlerin alınmasını istedi.Yazının ilk bölümünde toplum sağlığı öncelenerek alınacak bilimsel önlemlerle salgınların en az zararla atlatılabileceği hatırlatılırken, salgınlarla mücadelenin toplumun ve kurumların da katılımıyla yürütülmesi gerektiği belirtildi. Kış aylarında özellikle solunum yolu enfeksiyonlarının oluşturduğu salgınların alevlenebileceği uyarısına yer verilen yazıda “Şu ana kadar uyarılarımızın dikkate alınmamasının sonucunda grip virüsü (H1N1), COVID-19 (JN.1 varyantı), Respiratuvar Sinsityal Virüs (RSV) ve mycoplasma pneumoniae gibi etkenlerin sorumlu olduğu tahmin edilen ciddi bir salgınla karşı karşıyayız. Son haftalarda özellikle hastane acillerinde olağandışı yoğunluklar yaşanmakta; bu yoğunluklar sağlık çalışanlarını tüketirken hastalara da daha az zaman ayrılmasına, zamanında ve yeterli sürede muayene edilememesine, enfekte olmayan hastalara da hastalık bulaşmasına neden olabilmektedir. Salgın sönümlenmediği sürece hem toplumun hem de sağlık çalışanlarının sağlığı tehlike altındadır” denildi. Pandemide hastalanmanın ve ölümün en fazla olduğu meslek gruplarından biri olarak sağlık emekçilerinin korunmasının önemine dikkat çekilen yazıda; tüm sağlık birimlerinde maske, havalandırma, fiziksel mesafe gibi önlemlerin alınmasının hayat kurtarıcı olacağı kaydedildi. Yazıda, il sağlık müdürlüklerine yazı yazılarak tüm sağlık kuruluşlarında ve birimlerinde önlemler alınması, maske kullanımının teşvik edilmesi ve toplumun bilgilendirilmesi istendi.

Grip aşısı gribe neden olamaz
Grip aşısı olanların da “Aşı olduktan sonra grip oldum" şeklindeki yaklaşımlarının aslında hatalı olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Yavuz, aşının gribe neden olmasının imkansız olduğunu söyledi ve şu bilgileri verdi: “Böyle bir şey mümkün değil. Bir kere grip aşısı tam ölü virüs aşısıdır. Yani aşının kendisi hastalık yapamaz. Hastalığı da tamamen yüzde yüz engellemese bile ağır sonuçlarını engellemek üzere belirgin olarak azaltıyor. Hastaneye yatış, yoğun bakıma yatış gibi… İnsanlar griple nezleyi karıştırıyorlar. Grip ayrı bir hastalık, influenza virüsün yaptığı bir hastalık. Yüzlerce başka virüsün neden olabileceği nezle ise başka bir hastalık. Nefes darlığı, ateş yoksa, uzamış öksürük de genellikle kendi kendine geçiyor, virüslerin huyudur akut bronşit dediğimiz duruma yol açabiliyorlar, buna grip diyemeyiz. Yaygın eklem ağrısı, kırıklık, yüksek ateş, öksürük, baş ağrısı genellikle sadece influenza'da görüyoruz."

Erken tanı ve testlerde yeterli değiliz
Covid ya da grip açısından riskli gruptakileri hastaneye yatış veya ölümlerden korumanın bir yolunun da 'çok erken evrede' hastalığın kesin tanısının koyulup gerekli antiviral tedavilere başlanması olduğuna da dikkat çeken Prof. Dr. Yavuz, bunun için de test yapılması gerektiğini ancak ne yazık ki testlere ulaşımda sorunlar olduğunu kaydetti. Prof. Dr. Yavuz, sözlerini şöyle sürdürdü: “Gripte başka, Covid için başka bir antiviral ilaç var elimizde. Ama her ikisinde de çok erken dönemde başlarsak etkili oluyor. O nedenle de hastalığın ağır seyretme riski olan kişilerde erkenden tanı alarak bu ilaçlara başlanması gerekiyor. Bizim Covid’de elde ettiğimiz PCR testlerini hızlıca yapabilme kapasitesini maalesef çok geliştiremedik. Aslında onu, bütün viral enfeksiyonlar için kullanabilirdik. Testlere ulaşım sorunu var, bunu kabul edelim. Özellikle birinci basamakta (aile hekimlikleri) bu çok bariz. Sonuçta bu insanlar belirtileri başladığında aile hekimliğine gidecekler ama orada da Covid döneminde olduğu gibi rahatça test yapmanın imkanı maalesef yok. Bunun düzeltilmesi gerekiyor. Üçüncü basamak hastanelerde bu testlerin yapılabildiğini biliyoruz ama oralarda da özellikle ‘ayaktan’ hastalara yapılmasında sıkıntı var. Henüz hastalık hafifken tanı koymamız gerekiyor oysa ki." Eczanelerden alınan antijen testlerinin özellikle negatiflik durumunda doğru sonuç vermeyebildiğini de vurgulayan Prof. Dr. Yavuz, “Antijen testleri ancak pozitifse sonucu doğru diyebiliyoruz. Negatif ise PCR testleri ile doğrulamasının yapılması gerekiyor" dedi. KLİMİK Başkanı Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, Covid'in mevsimsel bir hastalığa dönüşmediğine dikkat çekerek hem gribin hem de Covid'in risk grupları için hala son derece tehlikeli olduğunun altını çizdi. Covid dahil onlarca virüsün dolaşımda olduğunu ve halk arasında domuz gribi olarak bilinen H1N1'in baskın olduğunu belirten Yavuz, "Maske takmak için en ideal dönemdeyiz" ifadelerini kullandı.

kutu.jpg

Pandemi için merak edilenler!
“Pandemide Merak Ettiklerimiz” programlarının 42’ncisine TTB Pandemi Çalışma Grubu üyesi, Enfeksiyon ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Esin Şenol konuk oldu. Hastane acil servislerinde ve aile sağlığı merkezlerinde solunum yolu hastalıklarına bağlı artışların etkenlerinden söz ederek konuşmasına başlayan Şenol; grip virüsü (H1N1), COVID-19’un yeni varyantı (JN.1), Respiratuar Sinsityal Virus (RSV) ve mikoplazma zatürreesi olmak üzere dörtlü kombo bir salgından söz edilebileceğini belirtti. Bu dört etken içinde grip virüsünün en önemli sorumlu etken olduğunu kaydeden Şenol, “Aslında grip salgın yapmamalıydı çünkü yüz yıldır etkili, koruyucu bir aşısı var. Tek doz grip aşıları ile hastalığın, bol ilaçlı tedavilerin ve sağlık kurumlarındaki yoğunluğun önüne geçilebilirdi” dedi. COVID-19’un yeni varyantı J1.N’nin yayılımının önümüzdeki haftalarda artabileceği uyarısında da bulunan Şenol, “Son doz aşılarımızın üzerinden iki yıl geçtiği ve COVID-19’un yeni varyantlarına karşı etkili aşılar Türkiye’ye getirilmediği için bu hastalığın da tırmanışa geçebileceğini öngörüyoruz” diye ekledi. Grip ile COVID-19 hastalıklarının tedavilerindeki farklılıkları anlatan ve hastalıkları birbirinden ayırmanın önemine dikkat çeken Şenol, “Tek yolumuz test yapmak. Salgının başından beri dediğimiz gibi; birinci basamağa ve acil servislere yük bindirmeden, açık havada istasyonlar kurarak ücretsiz testler yapmak, hastaları test sonuçlarına ve hastalığın seyrine göre hekimlere yönlendirmek en doğru yöntem” dedi.
Virüslerde yeni varyantların oluşma sürecine ilişkin genel bir bilgilendirme yaparak COVID-19’un JN.1 varyantına sözü getiren Şenol; yeni varyantların hastalandırma gücünün azaldığına ilişkin iddiaları eleştirdi, hastalanma sayısındaki azalmanın aşılanmadan ve bağışıklığın güçlenmesinden geçtiğini vurguladı.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Oktay Apaydın Arşivi