Milyonların tek derdi açlık

ÜLKENİN tek gündemi; Açlık, yokluk, yolsuzluktur.Ancak yapay gündem ve algı üretmenin padişahı olan AKP ve kadroları bir yorgan gibi yalanla örtüyorlar ülkeyi. Çinlilerin,“Tuhaf zamanlarda yaşayasın” diye bir deyişi var. Bu, bir çeşit kötü dilek. Son bir kaç yıldır, ülkemiz, bölgemiz ve dünyamız tuhaf zamanlardan geçiyor. Ülkemizdeki AKP rejimi, 2018 yılında fiilen hayata geçti. Ülkeyi bu hale Mevcut hükümet getirmiştir ! Başkanlık sistemine geçtiğimizden beri Ekonomide gün yüzü görmedik. Araştırmalara göre vatandaşlar ete hasret kaldı. Ençok sebze, makarna ve bakliyat ile çorbayla beslenmeye çalışıyor. Et yemek ise artık bu ülkede hayal olmaya başladı.Vatandaşların yüzde 63’ü buzdolabında et görmek istiyor. Ama göremiyor DOSTLAR
Tüm bunları yapan ise iktidarın algısıyla "CHP yaptı" olurken gerçekler ise bu ülkeyi AKP iktidarının 20 yılda her alanda getirdiği çöküş noktasıdır.Bu ülkenin ekseri çoğunluğu 51 milyondan fazla insan açlıkla boğuşuyor, Yani en az AKP lideri Erdoğan'ın Başkanlık seçiminde aldığı oy oranının da çok üzerinde insan üç yılda açlık, yokluk ve yoksullukla zirve yaptı. Maalesef süreç düzeleceğe de benzemiyor. Artmasında burda kalsın demekten başka dua da aklıma gelmiyor.
Bakın Dostlar; Hayat pahalılığı her geçen gün artarken vatandaşın geçim mücadelesi de iyice zorlaştı. Öyle ki son aylarda yurttaşların en çok duyduğu kelime “zam” oldu. Kuruş hesabı yapan halk; market market, pazar pazar gezerek her şeyin en ucuzunu arar hale geldi. Hatta artık bazı temel gıda ürünlerine birkaç lira da olsa daha ucuza alabilmek için uzun kuyruklar, izdihamlar yaşanmaya başladı.
 

Hayaller CHP suçlu;

Gerçekler AKP batırdı
20 yıldır ülkeyi yöneten iktidar yetkilileri ise ülkemizin geldiği bu durumun sebebinin ‘dış güçler’ ve ‘muhalefet’ olduğunu savunuyor. Ancak vatandaşlar, “Hiç böyle bir akıl, mantık var mı? Hiç muhalefet olabilir mi? Ben mi yaptım, sen mi yaptın? İktidar yapıyor” sözleriyle bu durumun sebebinin iktidar olduğunu dile getiriyor. Bu ülkede Vatandaşların yüzde 63'ü buzdolabında et görmek istiyor. Yapılan bir araştrımaya göre, Vatandaşlara buzdolabını açtıklarında ne görmek istedikleri de sorulmuş. Sonuç ezici bir ağırlıkla, yüzde 63 ile et. Araştırmayı açıklayan KONDA Genel Müdürü Bekir Ağırdır, sonuçları analiz ederken, “Bu sonuç, bir arzu, ekonomik buhranda bunalan insanların feryadı” ifadesini kullandı.
 

Vatandaş ot ve dert yiyor
Araştırmaya göre evde en çok sebze yemeği (%20) pişiyor, ardından pilav (%12), makarna (%11), bakliyat (%10) ve çorba (%10) geliyor. Metro Türkiye'nin, araştırma ve danışmanlık şirketi KONDA iş birliğiyle 31 ilde 2 bin 725 kişinin katılımıyla gerçekleştirdiği ‘Yeme İçme Araştırması'na göre artan yerlilik hassasiyetine rağmen markanın yerli olmasına dikkat edenlerin oranı sadece yüzde 25. Araştırma Türk halkının sadece yüzde 32'sinin ambalaj bilgisini okuduğunu ortaya koydu.
 

Et fiyatları uçuyor
Kırmızı et fiyatları ise sadece son bir ayda üç kaz zamlandı. Kasaplarda dana eti kıyma fiyatı 90 liradan 120 liraya çıkarak yüzde 33 zamlandı. Et fiyatları market ve kasaplarda farklılık gösterebiliyor. Temel gıda ürünlerinde KDV oranı yüzde 8’den yüzde 1’e indirildi fakat gelen zamlar KDV indirimini boşa çıkarmış oldu. Türkiye’de kırmızı et fiyatları son bir ayda yüzde 30’u geçen zamlar gördü. Bu duruma tepki gösteren Ekonomist Özgür Demirtaş, 2008-2011 yıllarına vurgu yaptı. Kırmızı et fiyatları için yeni artışlara işaret eden ve durumun belirsizliğine dikkat çeken Türkiye Kasaplar Federasyonu Başkanı Fazlı Yalçındağ, “Durum sıkıntılı ve önümüz karanlık.” dedi.Görüyormusunuz. Uzmanlara bakan aldıran yok ama gerçekte mutfaklar buzdolapları tamatakır. Nebati'nin ışıltılı gözleri garibin buzdolabını, mutfağını, cüzdanını değil zenginin paralarını aydınlatıyor. DOSTLAR;
Muhalefet ne yapsın?
Bu ülkede “Muhalefet ne yapsın? Elinden bir şey gelmiyor ki. Öteki de havalarda uçuyor, ‘Ben yapmadım’ diyor. Kim yaptı? 20 senedir kim memleketi talan ediyor? Yazıklar olsun. Olmaz öyle şey. Zamları iktidar yapıyor. ‘Dış güçler’ falan diyorlar ya; palavra, hikaye ülkemşz üç beş tane müteahhide peşkeş çekiliyor. Ülke kan ağlıyor, ülke bitmiş. Ülke rezalet durumda. Kime bakıyorsanız ağlıyor.Bu ülkeyi yönetiyorlarsa zamların sorumlusu da onlardır. İnsanların haline baksanıza, yüzü gülen insan görüyor musunuz? Nebati’den başka gözü ışıldayan insan görüyor musunuz? Ne ışığı! insanların gözünün feri sönmüş haberi yok! Bunun sebebi hükümet. Hükümetin değişmesi lazım.”
 

AKP döneminde yok edilenler
AKP tüm sıkıntıları CHP ye yüklerken, marketlerdeki fiayt artışlarını kuyrukları da fırsatçılık diyerek suçu Marketlere attı. Yağı saklıyorlaşmış saklasınlar iyi yapıyorlarmış sizlere.Bu marketleri bu kadar büyüten, küçük esnafları bitiren sizler değilmisiniz
Şimi filmi geriye sarıp düşünelim; Fason üretimi eksik gramajlı ürünleri, TSE dışındaki ürünleri ucuz diye ithal eden siz değilmisiniz? Kırtasiyeciyi bitiren sizler değilmisiniz Beyaz eşya dükkanlarını, ayakkabıcıları, mahalle bakkallarını,iç çamaşırcıları, tuhafiye dükkanlarını, giyim mağzalarını, mahalle kasaplarını, züccaciye dükkanlarını kısaca ülkede piyasayı çeviern küçük esnafı da yok eden AKP iktidar yani sizler değilmisiniz?
 

Faiz ve enflasyon batırdı
Bu noktaya kolaynıa gelmedik. DOSTLAR. Merkez Bankası kasasındaki, Milletimizin 128 milyar doları buharlaştırıldı. 2019 sonunda bütün dünyayı sarsan bir sağlık krizi patladı. Saray bu krizi de idare edemedi. Milleti borca batırdı. Geçtiğimiz yılın sonbaharında, bu defa tamamen Saray imalatı bir ekonomik kriz çıkardılar. “Faiz sebep, enflasyon sonuç” safsatasıyla, paramızı pul ettiler. Hayat pahalılığı milletimizi silindir gibi ezdi. Milleti benzin ve mazot kuyruklarına, yağ kuyruklarına soktular. Gaz ve elektrik kesintileri sanayimizi vurdu.
 

Ekonomistler uyarıyor aldıran yok
Ekonomist Özgür Demirtaş sosyal medya platformu Twitter hesabından kırmızı et fiyatlarındaki artışa tepki göstererek, ‘akıllık yatırım’a işaret etti. Özgür Demirtaş, “Türkiye 2008-2011 arası basılan astronomik miktarda Dolarlı Dünyayı çok kötü harcadı. Akıllı yatırımlar yapsa çok ama çok daha iyi bir noktada olurdu. Hem ülkeye, hem vatandaş olarak bizlere yazık oldu.” ifadelerini paylaştı.
 

Kuyruklara mahkum olduk
AKP iktidarı Türkiye'yi kuyruklara mahkum etti. 44 yıl önceki CHP iktidarında yaşanan yokluğu sık sık eleştiren AKP 20 yıllık iktidarının sonunda milyonlarca kişiyi kuyruklara mahkum etti.,AKP iktidarı, 40-50 yıl önceki kuyrukları yeniden hortlattı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nu eleştirirken “Bu CHP var ya, ah ah… Biz bunlardan neler çektik. Yağ kuyrukları, gazyağı kuyrukları, benzin kuyrukları. Bay Kemal siz kuyrukçusunuz” diyordu ama işlerin terse dönmesiyle AKP iktidarı da piyasada tepetaklak oldu.iktidar, eleştirdiği kuyrukların daha büyüğünü millete yaşattı.
 

Yağ kuyruğu hortladı
Türkiye, yıllar sonra ‘yağ kuyruğuna' girdi. Dünya ayçiçek yağı üretiminde 6. sırada olmamıza rağmen iç tüketimi dahi karşılayamaz hale geldik. 6 ay önce 40 lira olan 5 litre ayçiçek yağının en düşük fiyatı 130 lira oldu. Rusya-Ukrayna krizi nedeniyle önümüzdeki haftalarda yağ krizi yaşanacağı ve yeterli stok olmadığı iddiası market zincirlerin önünde uzun kuyruklara neden oldu. Bazı marketlerde yağ alabilmek için izdiham yaşandı. Birçok market 1 adet ile sınırlandırmasına rağmen raflar boşaldı.
Buğday ve un fiyatlarına gelen zamlar
Büyükşehirlerde, yüzlerce insan daha ucuz ekmek alabilmek için halk ekmek satış noktaları önünde uzun kuyruklar oluşturuyor. Her gün zam yapılan benzin, mazot ve LPG nedeniyle akaryakıt istasyonları her gece uzun kuyruklara tanıklık ediyor. Eylül 2021'de 7 lira olan mazotun litresi 20 liraya dayandı. AKP iktidarının en başarılı alan olarak gösterdiği sağlıkta geriye gidiş var. Birçok ilde şehir hastaneleri açılmasına rağmen hastalara aylar sonrasına muayene tarihi veriliyor. Hekim ve sağlık çalışanı eksikliği nedeniyle birçok hastanenin bazı birimleri hizmet veremiyor.
 

Hakkınız ödenmez dediler ve ödemediler
Geçtiğimiz Pazartesi günü Tıp Bayramı. Adı bayram aslında. Bayram edecek hiç bir şey yok olsa olsa bugüne adını veren Tıbbiyeli Hikmet ve arkadaşlarının mücadelesi anılır ve mücadele aynı yerden devam eder. Doktorlara "Hakkınız ödenmez dediniz. Ödemediniz ". "Beni Türk hekimlerine emanet ediniz" diyen bir Atatürk'ten "Giderlerse gitsinlere" evrilen bir toplum yarattınız. Bence onlar değil siz gidin Hiçbir yere gitmeyecekler. Hekimler bu ülkede, iyi koşullarda ve mutlu şekilde çalışacaklar. Her koşulda bizler için özveriyle göreve devanm edecekler.Hekimler, yalvar yakar ithal ettiğiniz ayçiçek yağı değildir. Herkes bunu bir yerine yazsın
 

Tıbbıyeli Hikmet ve Atatürk'ün yolunda
Birde canımızı emanet ettiğimiz doktorlara bri mesajım olacak. DOSTLAR : Tıbbiyeli Dr. Hikmet ve arkadaşlarının yolunda, bilimin ışığında, Atatürk'ün çizdiği devrimci yolda tavizsiz yürüyen Doktorlarımız. Ülkemdeki sağlıkta sağlıksız uygulamaların, her türlü şiddetin son bulacağı adaletli bir ücret sisteminin uygulanacağı, bilgi yetenek ve bilimin önde geleceği günleri umutla beklerken bu kötü günde de her zaman insana hizmeti kutsal sayan Hipokrat yeminiyle insan sağlığı için savaşan doktorlarımız ve sağlık çalışanlarımız 14 Mart Tıp Bayramı kutlu. Geleceğimiz umut dolu olsun.“
 

Covid krizi ve Tıp Bayramı
Bakın Dostlar; Eskiye döenerk bir değerlendirme yapma isterim. Bu yaşadığımız covid-19 kriziyle ilgili olarak. Ülkemizde ilk vaka, 11 Mart 2020'de tespit edildi. Virüs kaynaklı ilk vefat ise 17 Mart 2020'de gerçekleşti. Salgında iki yılı tamamladık. Almanya'da yaşayan iki Türk bilim insanı, geliştirdikleri yeni tip aşıyla, insanlığı büyük bir felaketten kurtardı. Alman ekonomisine de çok

büyük katkıları oldu. Hazırlıklı zihinler için salgın fırsata dönüştü. Biz de ise Cumhuriyetin en önemli eserlerinden biri olan, Hıfzısıhha Enstitüsü'nü kapatmışlardı. Bu nedenle dışarıdan gelecek aşıyı beklemeye mahkum olduk. Kapattıkları kurumu açacaklarmış. Yani akılları giderayak başlarına geldi.
 

İBAN attım geldi mi?
Bu salgında milletimiz sadece canıyla değil, cebiyle, cüzdanıyla da sınandı. Başta düşük gelirliler ve esnaf olmak üzere, toplumun tüm kesimleri büyük bedeller ödedi. Başka hükümetler bu zorlu dönemde kesenin ağzını açtılar. Vatandaşlarına doğrudan gelir desteği verdi. Bizdeki akp hükümeti ise vatandaşa destek yerine borç verdi. Bizdeki kendi vatandaşına IBAN numarası atıp, para isteyen hükümet olarak tarihe geçti. Millete beş maskeyi bedava dağıtamayan bir hükümet bu hükümet. Pandemide hükümetlerin verdiği doğrudan gelir desteklerinin, Milli gelirleri içindeki paylarına bakıldığında, 185 ülke arasında, Türkiye 105. sırada.
 

Destekte sınıfta kaldık
Yani vatandaşa destek vermekte ilk 100'e dahi girememişiz. Ama milli gelire göre borç vermede, dünyada 14. sıradayız. İktidar salgının ekonomik yükünü, borca batırarak, milletimizin sırtına yıktı. Şimdi herkes çok daha borçlu. Bankalara olan kredi borcu, son iki yılda, 2 trilyon 700 milyar liradan 5 trilyon liraya çıktı.” “Salgın henüz bitmedi". Toplam vaka sayısında dünyada ilk 10 ülke arasındayız. Ama Sağlık Bakanı, ‘Salgın tehdit olmaktan çıktı’ diye açıklama yapıyor. Ülkemizin sağlık sistemi bu salgında, hastane personelinden, hemşiresine, doktoruna, tüm sağlık emekçilerimizin özverileri sayesinde ayakta kalabildi. Cumhuriyetimizin eğitim alt yapısı sayesinde, yetişen nitelikli doktorlarımız, donanımlı sağlık personelimiz, salgınla mücadelede canlarını ortaya koydu. Daha düne kadar, balkonlardan alkışlanan, ‘Haklarını ödeyemeyiz’ dedikleri doktorlarımızın, sağlık çalışanlarımızın hakları, AKP iktidarı tarafından ödenmedi.

Sağlıkçıları da kandırdılar
Sağlık çalışanlarının maaş ve çalışma şartlarıyla ilgili iyileştirmeleri içeren bir düzenleme, birkaç ay önce Meclis'e sunulmuştu Sağlık Bakanı da bu düzenlemenin arkasındaydı. Sonra ne olduysa oldu Erdoğan'ın talimatıyla geri çekildi. ‘Düzenleme 14 Mart'a yetiştirilecek’ dendi. Bugün bu da yalan çıktı. Hükümetten, görevinin idrakindeki bir yönetimden beklenen ülkemizin ihtiyaç duyduğu tecrübeli doktorlara, sağlık çalışanlarına, bu ülkede insanca yaşayacakları ve çalışacakları, imkân ve hakları sağlamasıdır. Böylece milletimiz de hak ettiği en kaliteli sağlık hizmetini, ihtiyacı olduğu anda, ve sıra beklemeden alabilecektir. Hekimler, elde kalmayınca yalvar yakar ithal ettiğiniz, ayçiçek yağı değildir.”

Erdoğan'ın eleştirisine tepki büyük
14 Mart Tıp Bayramı. Ve bu anlamlı günün arifesinde, Erdoğan çıktı doktorlarımıza, ‘Varsın gidiyorlarsa gitsinler. Biz de üniversiteleri yeni bitiren doktorlarımızı buralarda istihdam ederiz. Gerekirse yurt dışından ülkemize dönmek isteyenleri süratle davet ederiz. Buralar boş kalmaz’ dedi.
Ama ! 14 Mart günü bu laflarını biraz değiştirdi. Afganlı, Suriyeli sığınmacıları buyur eden Erdoğan, ülkenin yetişmiş doktorlarına, gencecik evlatlarına ‘Git’ dedi. Erdoğan şoförünü vekil, rüşvetten aklanmamış bakanını büyükelçi, pehlivanını banka yöneticisi, damadını bakan atamayı bildi. Ama hakkını istedi diye, memleketin iyi yetişmiş, nitelikli, namuslu, liyakatli insanlarını, kapıya koymaya kalktı. Böylesine bir kibir, böylesine bir nobranlık, okumuş insanlara duyulan bu haset, dünya üzerinde ne görülmüştür, ne de duyulmuştur. Böyle bir zihniyetin elinde bu ülke krizleri fırsata çevirebilir mi? Böyle bir ülkede bilim yapılabilir mi? Yenilik ve icatlar yapılabilir mi? Milletimize iyi bir sağlık hizmeti verilebilir mi? Sağlık çalışanlarımız çalışma şartlarının iyileştirilmesi, sağlıkta şiddetin son bulması için, üç gün süren iş bırakma eylemi yaptılar.

SON SÖZÜM: Ülkeye sadakat, her zaman; hükümete sadakat, hak ettiği zaman. Mark Twain

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Oktay Apaydın Arşivi