Yoğun bakımlar tıka basa doldu

Türk Yoğun Bakım Derneği Başkanı doğruladı: Yoğun bakımlar yüzde yüz dolu. TTB ve Tabip Odaları, meslektaşlarından aldıkları verilere dayanarak Sağlık Bakanlığı'na önlem çağrıları yaptı. Yoğun bakımlarda sıra beklendiği ifade edildi. Meslek örgütlerinin uyarılarını Türk Yoğun Bakım Derneği de doğruladı. Dernek Başkanı Prof. Dr. Tuğhan Utku "Viral enfeksiyon kaynaklı yoğun bakım yatışları yüzde 100'ler civarında" dedi.

Sevgili Dostlar!

Yoksullukla çaresiz bırakılan toplumumuz, gericilikle teslim alınmak istenmektedir. Ancak, ülkemizin ilerici birikimi bu saldırıyı dirençle püskürtecek, eşit ve özgür bir geleceği laiklik temelinde kuracak iradeye sahiptir. Üst solunum yolu bulaşları (enfeksiyonları) son haftalarda ülkemizde, gözlemlere göre çok artmış durumda.Sağlık kuruluşlarında başvuru yoğunluğu yaşanmakta.Bu yoğunlaşmanın sayısal boyutlarını ve Epidemiyolojik niteliklerini bilmiyoruz.Sağlık Bakanlığı düzenli veri paylaşmıyor, dönemsel (periyodik) Epidemiyolojik raporlar yayımlamıyor.
Oysa ABD’deki çok önemli ve çok değerli bilim kurumu CDC – Hastalıklar Koruma ve Kontrol Merkezleri haftalık MMWR yayınlıyor ABD ve dünyadaki önemli sağlık sorunlarına ilişkin.Türkiye’de az buz değil, 100 (yüz!) milyon nüfus yaşıyor. 87 milyonu resmi yerleşik nüfus. 10+ milyon ne yazık ki düzensiz – hukuk dışı göçmen nüfus var.Günlük hareketli transit nüfus ve 55 milyon/yıl dolayında turist.. Bu sonkiler ortalama 10 gün kalsalar, 550 milyon turist-günü yapar ki, 550 / 365 = 1,5 milyon sabit nüfusa denktir.1927’de yapılan Türk Yoğun Bakım Derneği Başkanı doğruladı: Yoğun bakımlar yüzde yüz dolu

Aciller aşırı yük altında

İstanbul’da hastanelerin acil servislerinde eylül-kasım dönemine göre aralık-ocak aylarında ortalama günlük hasta sayılarında yaklaşık yüzde 50 civarında artış görülüyor. Merkeze uzak ve yakın acil servislerde aynı oranın görülmesi, tüm kenti hatta ülkeyi etkileyen bir durum olduğunu gösteriyor.

Acillik hasta sayısı katlanarak arttı

2016’da acil servislerde muayene edilen hasta sayısı 92,6 milyon kişi iken 2021 sonu itibariyle 129,5 milyona çıktı. Acil tıp uzmanı Prof. Dr. Özgür Karcıoğlu, her yıl ekim sonundan nisana kadar enfeksiyon nedenli başvuruların yüksek sayılarda seyrettiğini söyledi. Kesin istatistiksel bilgi olmamakla birlikte bağlantı kurdukları tüm acil servislerde hasta sayılarında ciddi bir artış görüldüğünü belirten Karcıoğlu, şunları söyledi: “COVID-19, grip (influenza) ve diğer virüs/bakteri enfeksiyonlarının en yüksek sıklıkta seyrettiği dönemdeyiz. Ancak aşılanma ve diğer önlemler sağlıklı şekilde yürütüldüğünde bu artış daha hafif atlatılabilir. Hem uzmanlık dernekleri hem de devlet, aşılanma ve maske gibi korunma önlemlerine vurgu yaptığında, halk da bu duyarlılığı gösterdiğinde, aşı karşıtlığı safsatalarına prim vermediğinde en az kayıpla salgınlar atlatılır. Toplu ulaşım, kapalı ortamlarda maskesiz ve aşısız bireylerin yakınlıkları nedeniyle salgının yayılması kaçınılmaz.”

Kriz büyüdü

Acillerin doluluğu sağlık sisteminin kangrenleşen sorunlarından. Karcıoğlu kışın enfeksiyonların da eklenmesiyle krizi büyüdüğünü söyledi: “Yazın memlekete ya da tatile gidiliyor. Ancak kışın nüfusun büyük şehirlerde toplanması da önemli bir etken. Son yıllarda düzensiz göç, pandemiden sonra ekonomik hareketliliğin artışı da hastanelere başvuruları artırdı.”
Karcıoğlu, medya ve kitle iletişim araçlarındaki bazı yayınların da meslektaşlarına karşı güvensizliği artırarak hastaların bir sorun için birden çok hekime görünme isteğine zemin hazırladığını düşünüyor. Bu da yılda ortalama kişi başına hekime muayene sayılarımızı (kişi başına sekiz kez) dünyadaki örneklere göre uç noktalara taşıyor.

Yeşil alan sorunu

Yeşil alanlar ülkemizde temel sağlık hizmeti haline geldi. Poliklinik randevusu almadaki güçlük, ASM’lerin de ihtiyaca yanıt vermede zorlanması, ekonomik güçsüzlükle birleştiğinde birçok hasta (düzensiz göçle gelenler) doğrudan acil servislerden hizmet alıyor. Bu durum şiddete de zemin hazırlıyor. Acillerde bulunan yeşil alanların (durumu çok da acil ve ağır olmayan hastaların bakıldığı) gerekliliği ayrı bir tartışma konusu. Bu konuda hekimlerin bir görüş birliği yok. Ancak şu bir gerçek ki yeşil alan çok kalabalık. Karcıoğlu, “Toplumda belli sayıda ‘muayene olacak kitle’ varsa, bu insanlar ya aile sağlığı merkezlerinde (ASM) ya polikliniklerde ya da acil servislerde muayene olacaktır. Çoğunluk devlet hastaneleri ve kurumlarında, küçük bir kitle ise özel sağlık kurumlarında hizmet alıyor. ASM ve poliklinikler kapasiteleri oranında hizmet veriyor. Ancak ihtiyaca göre genişleme olanağı düşük olduğundan yeterli hizmet veremediği kitleleri acillere iletiyor. Bu durumda acillere mecburen yüksek oranda yeşil alan hastası geliyor.”

Birinci basamağı güçlendirmek gerekiyor

Karcıoğlu dünyada da yeşil alan başvurularının yüksek oranda olduğunu söyledi: “ABD’de acillerde yüzde 50-70 oranında ‘non-urgent’ (acil olmayan) olarak nitelenen olgu var. Şöyle düşünelim, karnı ağrıyan bir kişi apandisit mi olduğunu yoksa gaz sancısı mı geçirdiğini bilemez. Muayene ve değerlendirme sonrasında anlaşılacak tanıyı ancak acil servis başvurusundan sonra ortaya çıkarabileceğinden niçin yeşil alan başvurusu yaptığıyla suçlanamaz. Devlet birinci basamağı topluma yeterli hizmet verir noktaya getirmedikçe acil servis kalabalığından kurtulamayız. Koruyucu hekimlik tedavi edici hekimliğin önüne geçirilmedikçe de hastane başvuruları yüksek seyredecek. Özetle devletin yanlış yapılanması öncelikle halkı, sonra sağlık çalışanlarını mağdur etmeye devam eder.”

Sağlık okur yazarlığı artmalı

Karcıoğlu sağlık okur-yazarlığının artması, halkı bilgilendirici yayınların yapılmasının başvuruların bir kısmını azaltacağını düşünüyor. Örneğin genel durumu iyi, kusmayan, önceden ciddi hastalığı olmayan bir çocuğun 37-38 derece ateşi ve ara ara öksürmesi acilde bir müdahale gerektirmiyor. Ateşi çıkanların bol sıvı alması, ılık duşlar, havalandırma, dengeli beslenme gibi basit müdahalelerle iyileşebilir. Karcıoğlu “Bunlar da gereksiz başvuruları azaltabilir. Devlet ve ana akım medya bu konuda sorumluluk almalı Bunun dışında birinci basamağın etkinliği ve hastane yataklarının verimli kullanılması da yoğunluk artışını düşürür. İşyeri ve okul hekimliğinin etkin müdahaleleri de önemli bir etki yapabilir” dedi.

Hastalar yatırılamayınca aciller taşıyor

Acillerdeki tek sorun yeşil alandaki yoğunluk artışı değil. Daha acil ve ağır hastaların alındığı sarı ve kırmızı alanda da buna yakın oranda artış var. Asıl sorun, acile başvuran ve yatması gereken hastaların yoğun bakım veya servislere alınamaması. Bazen sedyede beklemek zorunda kalması. Karcıoğlu, “Servisler poliklinikten başvuruların ve yatırılan hastaların da artması nedeniyle dolduğundan acillerde geriye doğru taşma yaşanıyor. Muayene kuyruklarının yanında acilde yatırılması gerektiği halde yatırılamayan hastalar birikiyor. Hekim, hemşire ve yardımcı sağlık personelinin her zamankine göre ek özveri göstermesiyle çözülmeye çalışılan sorun, zaman zaman ilaç ve malzeme eksikliği ile de şiddetleniyor” dedi.

Hastalar ‘mecburen’ koridorlarda tutuluyor

Öte yandan Türkiye Acil Tıp Derneği (TATD) acil servislerin aşırı yük altındaki olduğu uyarısı yaptı. Artık sadece acil durumlar için değil, sağlık hizmetine erken ulaşmak ve hatta rutin bakımları acil servislere giderek daha fazla başvuruluyor. Başvuran hasta sayısının artması, acil servislerin üzerinde daha fazla baskı oluşturuyor. Dernek, “Bazı acil servislerde aşırı kalabalığı gidermek için koridorlardaki yataklar hasta bakımı için kullanılıyor. İdareciler tarafından yeşil alan hastalarının 40 dakikanın altında bekleme süresinde muayene edilmesi bekleniyor. Ancak bu uygulamaların hasta bakım süreçlerine olan olumsuz etkisi göz ardı ediliyor” dedi. Bu durumun etkili acil tıbbi bakımı azaltıyor. Hasta güvenliği ve mahremiyetine yönelik tehditlere yol açıyor. Kalabalığın artması hastaların daha uzun süre beklemelerine, gerçek acil hastaların tıbbi bakıma ulaşmasının gecikmesine ve durumlarının daha da kötüleşmesine neden oluyor. Sıkıntı çekenler yalnızca hastalar değildir. Acil servis çalışanları da tükenmişlik yaşıyor. Dernek bu tükenmişliğin üretkenliği düşürdüğünü, hataların ve hata yapmama kaygısıyla artan tetkiklerin maliyetleri yükselttiğine dikkat çekti: “Ama büyük resmi unutmayalım. Hastaların nitelikli acil sağlık hizmetine ulaşması gerekiyor. Acil servis kalabalığı kapsamlı bir çözüm gerektiren karmaşık bir sorun. Hastane yöneticilerinin, doktorların, politika yapıcıların ve ilgili herkesin bir araya gelip kalabalığı azaltmanın, hasta akışını iyileştirmenin ve yüksek kalitede acil sağlık hizmeti sunmanın yollarını bulmak zorunda. Örtülü önyargılar birinci basamak sağlık hizmetlerini tercih etme oranını düşürüyor. Bu daha hafif şikayetler için acil servis ziyaretleriyle sonuçlanıyor

Büyük yoğunluk mevcut

TTB ve Tabip Odaları, meslektaşlarından aldıkları verilere dayanarak Sağlık Bakanlığı'na önlem çağrıları yaptı. Yoğun bakımlarda sıra beklendiği ifade edildi. Meslek örgütlerinin uyarılarını Türk Yoğun Bakım Derneği de doğruladı. Dernek Başkanı Prof. Dr. Tuğhan Utku "Viral enfeksiyon kaynaklı yoğun bakım yatışları yüzde 100'ler civarında" dedi. Üst solunum yolu bulaşları (enfeksiyonları) son haftalarda ülkemizde, gözlemlere göre çok artmış durumda. Sağlık kuruluşlarında başvuru yoğunluğu yaşanmakta.Bu yoğunlaşmanın sayısal boyutlarını ve Epidemiyolojik niteliklerini bilmiyoruz.Sağlık Bakanlığı düzenli veri paylaşmıyor, dönemsel (periyodik) Epidemiyolojik raporlar yayımlamıyor Oysa ABD’deki çok önemli ve çok değerli bilim kurumu CDC – Hastalıklar Koruma ve Kontrol Merkezleri haftalık MMWR yayınlıyor ABD ve dünyadaki önemli sağlık sorunlarına ilişkin. Türkiye’de az buz değil, 100 (yüz!) milyon nüfus yaşıyor. 87 milyonu resmi yerleşik nüfus. 10+ milyon ne yazık ki düzensiz – hukuk dışı göçmen nüfus var. Günlük hareketli transit nüfus ve 55 milyon/yıl dolayında turist.. Bu sonkiler ortalama 10 gün kalsalar, 550 milyon turist-günü yapar ki, 550 / 365 = 1,5 milyon sabit nüfusa denktir. 1927’de yapılan T.C.’nin ilk nüfus sayımı verisinin neredeyse 7-8 katıdır ama topraklar aynı!

Solunum yolu bulaşlarında artma, Epidemiyolojik irdeleme “gerçek” ise, altında yatan nedenler, üstte belirttiğimize ek olarak şöyle sıralanabilir Ağır ekonomik bunalım-yoksullaştırma, ısınma sorunu da getirmiştir. Deprem kentlerinde (13 kent) hala hatırı sayılır bir nüfus uygun barınaktan yoksundur.Konut ve işyerleri genel olarak yeterince hijyenik-sağlıklı-güvenli değillerdir. Artan konut kiraları, ortak ev kiralama (komünal yaşam!) vb. nedenlerle kapalı yerlerde kişi başına düşen alanı daraltmıştır.Ülkenin genel huzursuz ortamı ve yaygın yoksullaşTIRma nedeniyle yeterli – dengeli beslenememe genel beden direncini düşürmektedir. Üst ve alt solunum yolu bulaşları ile sağlık kuruluşlarına başvuranların (belki daha çoğuyla başvuramayanlar var!) sosyo-ekonomik özelliklerine (sosyal sınıflarına!) bakmak bile çok değerli fikir verecektir.

Evrensel kuraldır :

Yoksullar daha çok hasta olur. Hastalanan yoksul daha da yoksullaşır. Hastalık – yoksulluk arasındaki karşılıklı etkileşim nedenseldir.Yoksulluk, insan – toplum sağlığı için en önemli olumsuz etkendir. Halk Sağlığı – Toplum Hekimliği uzmanları, Tıbbın en temel dalı – omurgası olarak, sağlık sorunlarına böyle yaklaşmaktadır

DSÖ (Dünya Sağlık Örgütü) verilerine baktığımızda, veri gelen ülkelere göre solunum yolu bulaşlarında artma var… – Grip (influenza), domuz gribi. Covid-19, yeni JN.1 varyantı ile RSV bulaşları.Mikoplazma zatürreleri (pnömonileri)

Artış önlenemiyor

Türk Yoğun Bakım Derneği Başkanı Prof. Dr. Tuğhan Utku, bu yıl viral enfeksiyonlar nedeniyle yoğun bakımlara yatışlarda mevsim normallerinin üzerinde bir artış yaşandığını belirtti.
Utku, "Bu mevsimde yoğun bakım talepleri her zaman artar. Ama bu yıl biraz fazlaca bir baskı hissettik hasta sayısı itibariyle. Yoğun bakımlarda kabaca yüzde 65-70 civarında seyreder doluluklar olağan dönemlerde. Şu anda bu oranın yüzde 100'ler civarında olduğunu öngörüyoruz" dedi. Utku, pandemi döneminin bağışıklık sistemini olumsuz etkilemesi, maske takmamak, çok sayıda virüsün dolaşımda olması gibi nedenlerin yoğunluğun artmasında etkili olduğuna da dikkat çekti. Gerçek yoğun bakım hastalarına yatak bulmakta sıkıntı yaşandığını da kaydeden Utku, planlı ameliyatların bu nedenle ertelenmek zorunda kalındığını vurguladı.

k1.webp

Ameliyatlar erteleniyor

Artan viral enfeksiyonlar ve çok çeşitli virüslerin dolaşımda olması nedeniyle yoğun bakımlarda doluluk sorunu yaşanıyor. Türk Yoğun Bakım Derneği Başkanı Prof. Dr. Tuğhan Utku, doluluk oranlarının yüzde 100'ü bulduğunu kaydederek, planlı ameliyatların da bu nedenle ertelendiği ya da iptal edilmek zorunda kalındığı yönünde sahadaki meslektaşlarından geri bildirimler aldıklarını söyledi.

k2.webp

100'de 100 doluluk var

Prof. Dr. Utku, "Şu anda özellikle İstanbul'da çok daha belirgin olmak üzere Türkiye'nin genelinde yoğun bakım yatakları dolu olduğunu sahadan öğreniyoruz. Sağlık Bakanlığı ve İl Sağlık Müdürlükleri bu konuda aksiyon almış durumdalar. Geçen hafta İstanbul'da yoğun bakımlar tek tek gezilerek mevcut olan durum tespiti yapıldı ve boş yatak durumu, mevcut olan hastaların profili ele alındı. Bu mevsimde yoğun bakım talepleri her zaman artar. Ama bu yıl biraz fazlaca bir baskı hissettik hasta sayısı itibariyle. Yoğun bakımlarda kabaca yüzde 65-70 civarında seyreder doluluklar olağan dönemlerde. Şu anda bu oranın yüzde 100'ler civarında olduğunu öngörüyoruz" dedi.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Oktay Apaydın Arşivi