Şeffaflık saydamlık ve koronavirüs

Dünyada olduğu gibi ülkemizde de Corona virüs ile yatıp onunla kalkıyoruz. Elbette insan sağlığı dünyada her şeyin önünde geliyor. Hal böyle olunca da savaş, işsizlik, aşk meşk her ne ise hepsi öteleniveriyor. Geldi geliyor. Ne güzel biz teğet geçecek diyenlerin televizyonlarda boy gösterdiği günleri hızla eriritp ülkemizde de bir bela haline glen bu virüsle yatıp kalkmaya başladık. Maalesef ölü sayısı, açıklanan vaka sayısı hergün katlanarak artarken belirsizlik ve korku  hepimizin yüreğini sarmış bulunuyor.
Hiç göremediğimiz şeyleri görerek hiç yaşamadığımız şeyleri yaşayarak bu korku tünelinden sağ salim çıkmanın uğraşını veriyoruz. Burada insanüstü çabalarla konuyla ilgili  önlemleri almaya bir yandan da bizleri bilgilendirmeye çalışan başta Sağlık Bakanımız Fahrettin Koca olamak üzere tüm bilim adamlarımıza sevgi ve şükranlarımızı sunuyoruz.
 

Sağlıkçılar başımızın tacıdır
Gece gündüz demeden her zaman bizlerin hizmetinde olan cefakar, vefaakar sağlık çalışanlarına doktorundan, hemişiresine, laborantından sağlık görevlisine, hizmetlisine toplum olarak minnet borçluyuz. Milyonlar bu sevgi ve minneti fazlasıyla hakeden sağlık çalışanlarına şükranlarını göstemek için her gece 21.00 de balkon ve pencerelerde alkış tutmaya devam ediyor. Bu günleri onların ışığında aşacağız. Hepsine tek tek teşekkür

ediyor. Şükranlrımı sunuyorum.
 

Şeffaf ve saydam olmalıyız
Salgın büyümeye can almaya dxevam ediyor. Ülkenin önemli bir bölümü de evinden çıkmadan olan biteniizlemeye çalışıyor. Sosyal medya tam bir cadı kazanı, doğru yanlış rakamalar bilgiler havada uçuyor.Böyle olunca da en doğru bilgi devletten gelir diyerek bekliyoruz. Bugüne kadar Sağlık Bakanı geceyarısı rakam açıklamayı sürüdürüyor. Raytingleri de patlatıyor tabii. Ama gördük ki oda bazen şaşıyor. Tıpkı TBMM'de muhalefetin sorusuyla açıklamak zorunda olduğu Aytaç Yalman paşanın Coronadan öldüğü olayındaki gibi.Bu bence şeffaflığına, açıklık politikasına büyük zarar verdi. Halkın sağlığı önemli diyorsunuz. Gerçekleri saklıyorsunuz. Ortaya çıkınca kabul ediyorsunuz. Bu olmadı. Yapmayın artık ! Bu işte karşılıklı güven çok önemli. Lütfen şeffaf ve saydam olun biz size sağlığımız için geleceğimiz için sadece güvenmek istiyoruz. Bu güveni yıkmayın.. Lütfen...
 

Bencillik yapmayın
Bizim sağlığımız için insanüstü mücadeleler verilir önlemler alınırken çuvaldızı da kendimize batırmamız bu mücadelenin başarısı için şart. Öncelikle yetkililerin uyarılarına uymak zorundayız. "Önce tedbir sonra tefekkür" sevgili dini bütün kardeşlerim bunu çok iyi bilir. Yani "Bizim imanımız var, korona morona bize işlemez.  Sokaklarda geziyorum, yok buralarda korona.Korona yok. Uydurma. Algı operasyonu bu.Biz bunun olmadığına inanıyoruz. Yok öyle bir şey.Bize Allah’ın izniyle bir şey olmaz, bizim imanımız var.Gezmeyelim mi, ne yapalım? Hiçbir şey olmaz bize." Bu laflara lütfen bir son verelim..
Bu içinde akıl olmayan, içinde bilim olmayan, içinde önlem olmayan cahilce bir kaderciliktir. Kendini düşünmüyorsan düşünme ama başkasın zarara verme hakkında yok bunu bil..
 

Koronavirüs salgını neleri gösterdi?
Dünya koronavirüs salgınına karşı zorlu bir mücadele yürütürken, insanlık da çetin bir sınavdan geçiyor. Aklın ve bilimin önemi daha çok anlaşılıyor. Kapitalizmin, sağlık ve eğitim başta olmak üzere, kamusal olması gereken tüm hizmetleri, piyasa öznesi yapmasının vahim sonuçları, daha çok sorgulanıyor. Hastane ve okulları işletme; sağlık ve eğitim emekçilerini pazarlama elemanı; hasta ve öğrencileri müşteri olarak gören kapitalist zihniyet, daha çok eleştiriliyor.
Sosyalist Küba’nın sağlıktaki başarısı, tıbbi destek konusundaki insancıl tavrı daha fazla dikkat çekiyor. ABD, İtalya, Fransa gibi ülkelerin; hatta İsveç gibi refah toplumuna, sosyal devlete örnek gösterilen bir ülkenin sağlık hizmetlerindeki yetersizlikleri, egemen söylem ve ezberlerin daha çok sorgulanmasını sağlıyor. IMF, Dünya Bankası, Dünya Sağlık Örgütü ve Birleşmiş Milletler’in, salgınla mücadelede bile, öncelikle Batılı, merkez, emperyalist ülkelerin çıkarını kolladıkları; mazlum milletlerin, ABD’ye kafa tutan ülkelerin, salgınla mücadele konusundaki haklı taleplerine kulak tıkadıkları görülüyor.
Cumhuriyet; kamucu sağlık, toplumcu hekimlik, koruyucu tıp
Türkiye’nin de önlem alırken, çıkarması gereken dersler var bu süreçten. Sıralayalım...
Kimilerinin dudak büktüğü, Atatürk’ün partisinde siyaset yapan bazılarının bile burun kıvırdığı, sol liberallerin (ne demekse o) uzak durduğu halkçılık ve devletçilik ilkelerinin, Cumhuriyetin kamuculuk ve planlama anlayışının önemi bir kez daha görüldü.
Piyasa ekonomisinin, giderek piyasa toplumuna dönüştüğü; kapitalizmin kâr hırsının, hiçbir kural, hiçbir insani, vicdani, ahlaki değer tanımadığı; özelleştirmenin bazılarının öne sürdüğü gibi her derde deva olmadığı, küreselleşmenin sınırları kaldırıp, dünyayı küçük bir köy yapıp, sorunları çözmediği görüldü.
Kapitalizmde kârların özelleştirildiği, zararların kamulaştırıldığı” bir kez daha görüldü.
İnsanı müşteri olarak gören, önce hasta edip, sonra tedavi eden anlayışın değil; insanı insan olduğu için önemseyen, yurttaş olarak gören, koruyucu tıbbı, önleyici tıbbı esas alan kamucu sağlık politikasının benimsenmesi gerektiği görüldü.  
Hayatta en hakiki mürşit ilimdir” diyerek bilimin önemini vurgulayan, “Cumhuriyet, bilhassa kimsesizlerin kimsesidir” diyen, akıl ve bilim üzerine kurduğu Cumhuriyetin halkçı, kamucu, toplumcu yönüne dikkat çeken Atatürk’ün dehası bir kez daha görüldü.  
Her alanda ehliyet ve liyakatin ne denli önemli olduğu, Türk Tabipleri Birliği, Türk Eczacıları Birliği, Türk Dişhekimleri Birliği gibi meslek örgütlerinin uyarılarının ne denli yerinde olduğu görüldü.
Sözün özü; sağlıkta özelleştirmeyi değil, Tıbbiyeli Hikmet geleneğini savunan Tıbbiyelilere; NATO’ya ve uzantısı FETÖ’ye selam çakanlara değil, Mustafa Kemal’in askeri olmanın gururunu yaşayan Harbiyelilere; bakanın, genel müdürün gözüne girmek için yarışanlara değil, her koşulda Cumhuriyet, devlet ve millet için çalışan Mülkiyelilere ihtiyacımız olduğu görüldü.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Oktay Apaydın Arşivi