Eğer siz kalkıp kendi yapmanız gerekeni yapmayıp depremin ilk anından itibaren Tekirdağ’daki tüm yatırımları durdurarak elindeki tüm imkanları deprem bölgesine maddi, manevi “gıda, giyim, ısınma, battaniye ve arama kurtarma çalışmalarına yardım edecek ekibe varana kadar gönderen, yetmedi 500 den fazla depremzedenin kaderini birilerinin iki dudağından çıkacak kelimeye terk etmeyip insiyatif kullanıp Tekirdağ’da bulunan hotellere yerleştiren, yemesinden içmesine varana kadar belediyenin tüm imkanlarını depremzedeler için seferber eden Sayın Kadir Albayrak’a minnet duyacağınız yerde “Tekirdağ Belediye Başkanlığı afetzedelere verilen geçici konaklama hizmetinin sonlandırdı” yalanını siyasi rant’a çevirmeye kalkarsanız, bana da köşe yazısı yazmam için malzeme vermiş olursunuz.

Kaldı ki; bugün Sayın Kadir Albayrak’a vicdan ve insanlık dersi vermeye çalışanlar Sayın Albayrak’ın “Asrın felaketine maruz kalan afetzedelerimizin, milletimizin ve devletimizin emaneti oldukları hassasiyetiyle konaklama ve diğer ihtiyaçlarının tamamının karşılanması, misafirlerimizin ne zaman isterlerse o zamana kadar konaklayacakları şekilde bedeli ödenmek kaydıyla otel tahsisinin sağlanması hususunda; bilgilerinizi ve gereğini önemli rica ederim.” Açıklamasıyla bugünü düşünerek birilerine insanlığın siyasi rantla değil vicdanla alakalı olduğu dersini peşinen vermişti.

Benim asıl şaşırdığım konu; 2018 yılından beri Tekirdağ ilimizin Valiliğini yapan birinin Tekirdağ halkının sözde değil özde “yaratılanı yaradandan ötürü” sevdiğini öğrenememiş olmasıydı.

Yoksa "Kurumların yaptığı kendisini bağlar. Depremin ilk gününden itibaren ilimize gelen depremzedelerle ilgileniyoruz. Benim eşim bile her hafta 5-6 aileye uğruyor. Sağlıkçılarımız düzenli olarak ziyaret ediyor. Devlet tüm kurumlarıyla depremzedelerin yanında. Bu anlamda herhangi bir sıkıntı yok. Dün talihsiz bir olay meydana gelmiş. Önümüzdeki pazar gününden itibaren bugüne kadar verilmiş hizmetlerin verilemeyeceğini bildirmiş belediye. İlimizdeki bütün depremzedeler devletimizin güvencesi altındadır. Devletimiz güçlüdür. Mevcut bulundukları yerde kalmaya devam edecekler. Herhangi bir süre yok. İhtiyaçları karşılanacak.” Demezdi.

Gelelim Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Sayın Murat Kurum ve AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik’in Tekirdağ Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Kadir Albayrak üzerinde oynanan oyunlarla alakalı sosyal medyada yaptıkları “CHP’nin yönetim anlayışı tam da budur. İnsanlıkları partizanlığın önüne geçmiş, vicdanları kararmıştır. Ama herkes müsterih olsun. Hiçbir vatandaşımız sahipsiz değil, devletimiz her bir kardeşimizin yanındadır! Depremzedelerimizi CHP'nin insafına terk etmedik, bundan sonra da etmeyiz!" ve “Depremzede vatandaşlarımıza dönük hiçbir saygısızlığa ve CHP zihniyetinin partizanca ayrımcılığına müsaade etmeyeceğiz. Saygısızlık yapanların ve partizanca davrananların karşısında bütün Türkiye vardır. Deprem bölgesindeki vatandaşlarımıza saygısızlık edenler herkesten önce karşılarında bizi bulacaklar" söylemlerine.

Sayın Bakan ve Sayın Ak Parti sözcüsü; Sayın Kadir Albayrak depremzedelerimizin kaderini devleti yöneten sizlerin iki dudağınızın arasından çıkacak kelimeye bıraksaydı, bugün o depremzedeler hotellerde değil aylardır konteynerlerde yaşıyor olurdu. Siz ki 81 milyonu yöneten İktidarın Bakanı ve Parti sözcüsü olarak; devletin sahip çıkacağı insanlara aylardır Sayın Kadir Albayrak sahip çıkarken, 1 tane bile depremzedenin “bize iyi bakılmıyor” diyerek gerek Tekirdağ valiliğine gerek Tekirdağ İl Afad birimine, gerek Süleymanpaşa Belediye Başkanına ve gerekse Köfteciye şikayetinin olup olmadığını araştırma gereği duyduğunuzu asla düşünmüyorum.

Neyseki; Tekirdağ Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Kadir Albayrak, depremzedeleri sokağa terk etti yalanını uyduranlara 'Aylardır kendi inisiyatifimle baktığım depremzedelere neden deprem vergisi adı altında toplanan paralarla bakmıyorsunuz?
Ya da elin Suriyelisine kendi insanınızdan çok daha değer veriyorsunuz? 'diye sormuyordu.

Ve yanılmıyorsam sizler 57. Alay ve 3 Kemal’ler diyarını başka mahallelerle karıştırdınız. Yoksa sarı saçlı mavi gözlü Tekirdağ’ımızın mahallerinde salyangoz satılmayacağını bilirdiniz.