Aklın kadar yaşarsın (2)

Zekâsı ile ilerleyenleri çoğumuz biliyoruz bunlar bir elin parmakları kadar bile değiller ama kalabalık insan gurupları ile ve gözü kara gücü ile iş yapan liderlerin savaşlarla insanları ölümlere sürüklendiğini ve azalarak yok oluşa kadar götürdüklerini bizlere tarihimiz çok güzel anlatır.
100 yıl boyunca yeterli değişimi yaşayamayan Türk Cumhuriyeti devletinin insan unsurunun büyük bir kısmı hala lider odaklı, biat eden ve bundan hiçbir rahatsızlık duymayan, dini bir siyasi araç olarak kullanan insanlara taviz veren, din eğitimini normal mektep eğitiminden önde tutmuşlardır.  

Tarih boyunca İstikrarın ve istikrarsızlığın nedeni eğitime önem vermemekten geçtiğini yaşadığımız bu yüz yılda anlamış durumdayız. 
Atatürk Kastamonu da 30 Ağustos 1925 te söylediği bir nutukta bu tür tarikatların kapatılmasının bu halkın yararınadır zira bu anlayışın tarihte Selçuklu ve Osmanlının da sonunu bu tarikatların getirdiğini eğer ciddi önlem alınmaz ise yeni kurulan bu cumhuriyetinde en büyük belası olacaktır demiştir.

Bu konuda ilk şehit 1930 yılında İzmir menemende asteğmen Mustafa Ferit Kubilay ın kafasını keserek başlamış olup bugünümüze gelene kadar Sivas madımakta canlı insanları canavarca yakarak ve en son Fetö tarikatının devleti ele geçirmek isteyecek boyuta çıkarak bu eylemde yüzlerce insanımızın ölümüne sebep olunması diyebiliriz.
Sessiz ve derinlerde çalışanları da şimdilik yazmıyoruz
Münferit olaylardan hiç bahsetmek dahi istemiyorum onlar ise insanlık dışı iğrenç olaylar olmuştur.
1954 yıllarından sonra bu tarz girişimlere imkân veren buralardan oy devşirmek için yapılan gevşeklik ne olursa olsun ben kazanayım diyen siyasi anlayışın ülkemizde yaşattığı olaylar çok net ortadadır.

Eğitimsiz insanlarımızın çocuklarımızın sadece din eğitimi alması yeterli diyerek, ilimden uzak kalan çocuklar için hala yapabileceğimiz hiçbir şey maalesef yok.
Bu anlayış biat toplumunu ayakta tutmaya devam ediyor bu durum özgürlükçü adil ve öz güvenli topluluklar olmamızı engelliyor.

Laikliğin bir başka anlamı ise Allah ile kul arasına bir aracı koyma der bu sana en yetkin kişi olarak Hz Muhammed tarafından anlatılmış ve kitaba dönüştürülmüş senin tek yapman ilk ayet olan (oku) bu kitabı okuman ve anlamını yaşamandır.
Başkalarının kendine göre çıkardığı anlamı yaşama diyerek din ile devlet işlerini bir birinden ayırmaya çalışmış.
Bu nedenle devlet ve din konularının ayrı yürütülmesi gerektiğini belirtmiş ve bu konuda laiklik ilkesini değişmez bir madde olarak ele almıştır.
Bu konu ile ilgili ise siz değerli Damga okuyucuları Prof Halil İnalcık hocamızın yazdığı Atatürk ve Demokratik Türkiye kitabını okumanızı öneririm burada ümmet toplumundan ulus toplumuna geçişin tüm detaylarını bulacaksınız..

Yaşadığımız bu dünyada yaklaşık 8 milyar insanız ve eğitimi en yüksek ülkeleri şöyle bir sıralarsak, Finlandiya, Danimarka, Hollanda, İsviçre, Güney Kore ABD, İsrail, İngiltere, İsveç, Norveç, Japonya, Almanya, Fransa tamamının nüfus toplamı 700 milyonu ancak bulurken yaşadığımız dünyanın yer altı ve yer üstü bütün kaynaklarını bu devletler istediği şekilde kullanıyor olması bir tesadüf değildir.
Buralarda yaşayan insanların kimlikleri dünyanın her hangi ülkesine gidebilmek için çok uygunken diğer ülkenin insanları
(7.300.000) bu kadar rahat değiller, daha bırak başka ülkeye gitmeyi kendi mahallesinin dışına çıkamamış insanlar var.
Eğer cahil ya da çok bilgisiz bir toplum isen şunları yapmayacaksın, ya da kendine şu soruları soracaksın

Soru şu Avrupa da ve bu ülkelerde neden liderler 30-40- 50 yıl siyaset (liderlik) yapamıyorlar.
Soru şu bu ülkelerde yaşayan insanlar neden başka ülkelere göçmen olarak kaçmayı düşünmezken elini kolunu sallayarak istediği zaman başka bir ülkeye rahatlıkla gidebiliyor.
Soru şu bu ülkelerdeki yaşayan insanlar neden diğer ülkelerdeki insanlardan daha çok gelir ve refah düzeyine sahipler.
Soru şu neden bu ülkelerde yaşayan insanların hakları daha fazla ve çok özgürlükçü, barış odaklı ve adaletli.
Soru şu neden bu insanlar daha çok ilim irfan sahibi, yenilikçi icatlara ve patentlere sahipler.
Soru şu yukarıda bahsettiğim ülkelerde yaşayan insanlar bir inanca sahip değiller mi ? tabii ki onlarında bir inancı var.
Bu insanlarla bizim Allah ımız aynı değil mi onların ki farklı bizlerin ki farklı Allahlarımız mı var benim bildiğim Allah birdir. Peygamber bir hadisinde ilim Çin dede olsa gidin alın demişken en basitinden örneklemek için bunları yazıyorum tv ye gâvur icadı, matbaaya gâvur icadı, yabacıların ürettiği, yazdığı kitaplara gâvur icadı günah, diyen kimler?

Bunların sözlerine inanan itibar edenler kimler? 7.300 000 insan topluluğu.
Yönetici seçmesini bilemeyen, cahil bırakılmış, kendini geliştirmeyen, okumayan, eleştirmeyen, sürü psikolojisi ile eyleme geçen duyduğuna inanan insanlar.
Hala monarşi ile diktatörlük ile teokrasi (dini yönetim) ile krallık ile yönetilen insanlar var .
Bu şekilde yetiştirilmiş insanlarımız sayesinde maalesef muhalefet liderleri bile partisinin başında hiç seçim kazanmadan 40 yıl durabiliyor.
Yani ben bu duruma öğretilmiş çaresizlik diyorum.
Tüm insanların fikirleri değişebilmeli bu değişim bazen çok hızlı olurken bazen de çok yavaş olabiliyor.
Bu değişim eğitim ile, kendini geliştirmek ile, duydukların ile değil, okudukların ile yaşayabilirsen hızlı oluyor.
Aksi durumda ise yaşam boyu hep birilerinin ayağının altında merdiven olmaktan öteye geçemez, gelişmez ve maalesef çorak kalırız.
Gelişmiş ülkelerde eğitimli, özgür iradeli, aydın, öz güven duygusu ile yetiştirilmiş ve demokrat halk kitleleri var.
Bu nedenle çok çabuk değerlendirme yaparak fikir değiştirebiliyor.
Yaşadığımız ülkede seçme şansınız varsa tabi ki ölçü kesinlikle şu olmalı.
Yeterli eğitim alabiliyor muyum?
Benim ülkemde adalet var mı? 
Can güvenliğim var mı?
Sağlık sorunu yaşıyor muyum?
Gelir düzeyim ailemi geçimini sağlayabiliyor mu?
Huzur ve refah içinde ne kadar yaşayabiliyorum?
Yani sayın okurlar bu yazımda asıl anlatmak istediğim konu şudur monarşi ile yönetildiğinde uzun ömürlü devletlere sahip olmuşuz korku ve bastırılmış istekler dikta yönetimlerde insanlar üzerinde daha çok karşılık bulmuş.
Hep korkudan padişahım çok yaşa denmiş hatta kimi liderler tarihte kendi kendisini halife ilan etmiş.
Düşünebiliyor musunuz ben Allahın elçisiyim diyor insanlar da bu insanı ilahlaştırıyor önde eğilip diz çökerek saygı duruşuna geçiyorlar, başını kaldırıp yüzüne bakması dahi yasaklanıyor.
Yukarıda gösterdiğim yönetim şemasın da ki monarşideki istikrarı ve cumhurriyeteki istikrarsızlığı çok net görüyoruz yani bu insanlara özgürlük yaramıyor…
Monarşi düzeninde 36 lider 623 yıl görev süresi, cumhuriyet düzeni 39 lider 100 yıl görev süresi istikrarsızlık diz boyu.

Toplum neye layıksa öyle yönetilir eğer bizler Türkiye cumhuriyeti vatandaşları olarak gelişmiş ülkelerdeki gibi başarılı seçimler yapamasak, ülkemizi muasır medeniyetler sınıfına sokamasak, şimdilerde olduğu gibi cumhuriyet rejiminde de pek ala monarşi gibi yönetiliriz.
Sen doğru insanı seçemezsen, (doğru insan senin seçtiğin insan) hiç kimse halkın refah seviyesine bakmaz.
Krallıklar da olduğu gibi her kral kendi hazinesini oluşturur.
Kendisine altın tepside sunulan seçme seçilme hakkını dahi o 700 milyon insan gibi bilinçli doğru tercih yapamadığı için mağdur ve geri kalmış toplumlar arasında kalıyor ve dolaysı ile dünya nimetlerinden diğerleri kadar faydalanamıyorsun.
Son olarak öngörümü belirtmek istiyorum önümüzdeki yirmi yılda geçtiğimiz yüz yıldan fazla gelişmeler olacak teknolojik değişimler ile hızlı bir süreç yaşayacağız ve gelişen teknoloji yenilikleri ile imkânsız dediğimiz birçok konular çözülüp insanlığın önüne koyulacak,
Enerji çok öne çıkacak internet enerjinin kardeşi olacak bilgi paylaşımı evrensel anlamda çok daha hızlı olacak robotlar hayatımızın vazgeçilmez unsurları olacak önümüzdeki on yılda dijital bir devrim olacak ve bu değişimleri kaçıran ülkeler maalesef sömürge olacak yakalayan ülkeler ise sömüren ülkeler olacak.
Tarih boyunca liderle hep daha önemli olmuş…
Halk ise öğretilmiş çaresizliğin dışına maalesef çıkamamakta.
Beynini özgür bırak...
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Kanun Göçer Arşivi