Yoksa; Sivas Katliamında Mücahit Temel sloganlarıyla karşılanan ve kalabalığa hitaben "Bir defa şöyle bir fatiha okuyalım. Şunların ruhuna el fatiha diyelim" diye konuştuğu ve "Gazanız mübarek olsun" dediği iddia edilen Sayın Karamollaoğlu ile mi?

İyi de; Sayın Karamollaoğlu BTP (Bağımsız Türkiye Partisi) için “onlar çok Atatürk’çü” derken o aynı Sayın Karamollaoğlu’nun Atatürk’ün Chp’si ile yani (Atatürkçü) diye bildiklerimizle aynı masaya oturuyor olması hiç mi tuhaf değildi.

Ya da Atatürk ve Cumhuriyetle alakası olmayan Sayın Babacan, Sayın Davutoğlu ve Sayın Karamollaoğlu 6’lı masada yer alıyorken ömrünün 45 yılını Chp’ye adamış. TBMM Chp gurup başkanvekili olarak görev yapmış. 2018 yılı genel seçimlerinde Millet ittifakının Cumhurbaşkanı adayı olarak gösterilen CHP’li Sayın İnce’nin o masanın dışında tutulması neydi?

Sayın İnce’nin Chp’ye ihanet ettiğini düşünenlerin.

“Ben Atatürk değil, Gazi Mustafa Kemal derim" diyen Canan Kaftancıoğlu.

"Dersim Katliamı" için CHP adına özür dileyen Sezgin Tanrıkulu.

Atatürk’e “kefere kemal” diyen Mehmet Bekaroğlu’nun zorla CHP’li ve Atatürkçü yapılması hakkındaki düşüncesi neydi?

Untulan, CHP Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kurucusu Atatürk’ün emaneti bir partiydi ve bu emaneti kimsenin babasının tapulu partisi gibi kullanma hakkının olmadığı idi. Yani Sayın Kılıçdaroğlu’nun Sayın İnce ile olan şahsi meselesi, kavgası CHP’yi de CHP’ye gönül vermiş insanları da bağlamaz. Eğer bağlar deniliyorsa Türkiye’ye demokrasi getiren CHP’nin bugün antidemokratik kararlarla çizgisinden çıkarılmasına sessiz kalıyor olmak CHP’liyim diyen herkesin önce kendi Atatürkçülüğünü sorgulamasını gerektirir.

Ki geçmişte Rahmetli Bülent Ecevit CHP’den ayrılıp DSP’yi kurduğunda aynen Sayın İnce gibi hain ilan edilmişti. Ama kimse kalkıp da Rahmetli Ecevit’i Chp den koparan asıl sebebin Sayın Baykal’ın (mobing) hizipçiliği yüzünden olduğunu görmedi. Ve bugün aynı mantıkla Sayın İnce’nin de parti içi oyunlarlara maruz kalıp CHP’den kovulmaktan beter edilmişti.

Yazılarımı okuyanlar Haziran 2018 genel seçimlerinden 1 ay önce Millet İttifakının adayı Sayın İnce olacak lakin bu adaylığı kazanması için değil cumhurbaşkanlığı ile birlikte CHP’den ihraç edilmesi için kumpas olduğuna ve bu sayede Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a Cumhurbaşkanlığının altın tepsi ile sunulacağına vurgu yaparken 12 seçim kaybetmiş Sayın Kılıçdaroğlu’nun değil de sadece 1 seçim kaybetmiş Sayın İnce’nin CHP’den gönderiliyor olması şaşkınlık vericiydi.

Gelelim İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerini CHP ve Canan Kaftancıoğlu’nun başarısı olarak göstermeye çalışılmasına. Yine “Bir teşekkür de Sayın Karamollaoğlu’na” başlıklı makalemde Sayın Ekrem İmamoğlu’nun İstanbul seçimlerini kazanmasında Sayın Karamollaoğlu’nun büyük payı olduğuna vurgu yapmıştım. Çünkü Sayın Karamollaoğlu aday çıkararak Akp’ye gitmesi muhtemel 103 bin oy’a bloke koymuş ve Sayın Binali Yıldırım’ın daha ilk turda 90 bin oy ile başkan seçilmesinin önünü kesen kişiydi.

Ve denildiği üzere elbette Sayın İnce’nin Cumhurbaşkanı adayı olması Recep Tayyip Erdoğan’ın işine yarayacaktı. Ama asıl sorulması gereken soru Sayın Kılıçdaroğlu’nun ömrünü CHP’ye adamış Sayın İnce’yi yok hükmünde göremezsin olmalıyken. Bu soruyu soramayanlardan Ak Parti’nin Sayın İnce’ye imza desteği vermesini eleştirmesi garip bir durumdu.

Bu arada 1997 yılından beri CHP üyesiyim ve bugüne kadar CHP’den başka hiç bir partiye oy vermeyen biri olarak benim merak ettiğim; 2018 genel seçimlerinde Sayın Kılıçdaroğlu’nun memleketi Tunceli’yi CHP’ye kazandırmak yerine neden CHP’nin kalesi İzmir’den milletvekili adayı olmasına bulamadığım cevaptı.

Bence şahsi meselelerinizi bir kenara bırakıp ömrünün 45 senesini CHP’ye adamış Sayın İnce’yi yuvaya davet edin.

Saygılarımla