16 milyarderin geliri ülkenin yarısı ediyor

Türkiye’de en zengin 16 milyarderin serveti halkın yüzde 50’lik kesiminin servetinden fazla. Halbuki dolar milyoneri ve milyarderlerine uygulanacak bir servet vergisi ile her yıl 12,5 milyar dolar gelir yaratılabilir. Bu gelirle sağlık bütçesi yüzde 47, eğitim bütçesi yüzde 54 ve sosyal harcamalar bütçesi yüzde 139 artırılabilir. Ayrıca bu vergi geliri ile; 1 çocuk için eğitim yılı boyunca günlük 100 TL beslenme öğünü verilerek, 20 milyon çocuğa erişilebilir. 550 bin uzman doktor daha istihdam edilebilir. Emekli maaşı alan yaklaşık 16 milyon kişiye her ay ek 2 bin TL ödenebilir. Kayıtlı 5 milyonun üzerindeki çiftçinin her birine yıllık 70 bin TL tarımsal destek verilebilir.

2023’te Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın “Kadını Güçlendirme Programı”na ayırdığı 1 milyar 76 milyon TL’lik bütçe 12 katına çıkarılabilir. 4 bin 350 meslek lisesinin her birine her yıl 86 milyon TL kaynak sağlanabilir. 0-5 yaş arası çocukların her biri için her yıl okul öncesi eğitime bin 250 dolar yatırım yapılabilir. Tüm engelliler için kişi başına yılda 3 bin 700 dolar bakım hizmeti ayrılabilir.

Bu yıl emekliler yılı

15 milyonu aşkın emekli, Erdoğan tarafından açıklanan zam oranıyla bir kez daha hayal kırıklığına uğradı. Emekli aylıklarının 5 puanlık ilave zamla yüzde 42,6 oranında arttığı söylendi ama yazarımız Prof. Dr. Aziz Çelik’in de belirttiği gibi kök aylığı 7 bin 13 lira ve altında olan emekliler, sadece yüzde 33,3 oranında zam alacak. En düşük emekli aylığı, anca Hazine desteğiyle 10 bin liraya yükseltilecek. Yüzde 42,6’lık zamdan, sadece mevcut emekli maaşı 7 bin 500 liranın üzerinde olanlar yararlanabilecek.

Açlık sınırının altındayız

Bizim emeklilerimizin 3’te 2’si, işçi emeklisi. Son zamla bile milyonlarca emeklinin maaşı, 14 bin lirayı geçen açlık sınırının ve 17 bin liralık asgari ücretin altında kalıyor. AKP başa geldikten bir yıl sonra en düşük emekli maaşı, asgari ücretin yaklaşık 1,5 katına erişmişti. 2024’te ise en düşük emekli maaşı, asgari ücretin neredeyse yarısına denk geliyor. Eğer 2003’teki düzey korunabilseydi, bugün emekli maaşı 30 bin liraya yakın olacaktı. İşte emeklilerin yaşadığı kayıp bu denli büyük. Erdoğan bir de, G. Orwell’in “1984” romanındaki ironik isimlendirmeleri hatırlatırcasına, emeklilere kan kusturacakları bu yılı “Emekliler Yılı” ilan etti.

Kesenin ağzı açık

Cumhurbaşkanlığı’nın 2024 bütçesi bir önceki yıla göre yüzde 93 arttı. Erdoğan’ın maaşı, yüzde 81,6 oranında zamlanarak 183 bin liraya fırladı. Milletvekili maaşları da yüzde 49,25 zamlandı; maaşlar 73 bin liradan yaklaşık 110 bin liraya çıktı. Hem emekli hem milletvekili olanların (Meclis’in yaklaşık yarısı) maaşları ise yüzde 58 artırılarak 147 bin liradan 233 bin liraya yükseldi.

Ülkede hiçbir şeyden tasarruf yapılmıyor ama mesele emekli maaşlarına gelince hükümetin bir anda ince eleyip sık dokuyacağı, kuyumcu titizliğiyle hareket edeceği tutuyor. İşin kamuya getireceği yük, aniden önem kazanıyor. Hükümetin hatalı ekonomik politikalarının cezasını en ağır şekilde emekliler ödüyor. Emekliler bu maaşlarla, özellikle büyükşehirlerde nasıl geçinecek, ihtiyaçlarını nasıl karşılayacak, çarşıya-pazara çıkıp ne alabilecek, ev sahibi olmayanlar kiralarını nasıl ödeyecek diye düşünen bir devlet aklından uzaktayız.

Herkesi ilgilendiriyor

Avrupa’da Arnavutluk dışında emeklinin gelirinin bizden az olduğu başka bir ülke daha yok. Emeklilerin sefalete mahkûm edilmesi, kaynak yetersizliğinin değil, bu kaynakların nereye aktarılacağı konusundaki siyasi tercihlerin sonucu. Ülkeyi yönettiği yıllar boyunca emeği değersizleştiren AKP iktidarı, emekliye de açıkça işkence ediyor. Emekliler gözden çıkarılabilir, değersiz yurttaşlar olarak görüyor. Bu nedenle uzaya astronot göndermekle övünen iktidar, yıllarca bu ülke için ter döken, prim ve vergi ödeyen insanların maaşlarını yerin dibine, hatta magmaya sokuyor. Düzen, emeklinin hakkına el koyup onları daha da yoksullaştırıyor.

Emekliler sefaletle birlikte ölüme de itiliyor. Emeklilere “Alın bu parayla geçinin” demek, aynı zamanda milyonlarca emekliyi yaşlarının kaldırabileceğinin ötesinde koşullarda çalışmaya zorlamak ve iş cinayetlerine kapı aralamak demek.

Tüm bunlar, yarının emeklilerinin, yani bugünün genç çalışanlarının da sorunu. Onlar da emekli olduklarında bugünkünden daha mağdur hale gelecekler. Ülke bu zihniyetle yönetildiği sürece, kimseyi parlak bir gelecek beklemiyor. O nedenle emeklilerin yaşadığı sorunlar, aslında bir bütün olarak emeğiyle geçinen geniş halk kesimlerini ilgilendiriyor.

“Emekliler kamuya yük getiriyor” türü, çıkarı ortak olan kesimleri ayrıştıran, sınıfsal yanılgılara yol açan zırvaları bir kenara bırakarak, ülkenin zenginliğini son derece adaletsiz şekilde bölüştüren bu piyasacı düzene karşı tüm kesimlerin dayanışma içinde olması elzem. İnsanca bir düzen, ancak halkın örgütlü ve birleşik mücadelesiyle var edilebilir. AKP Türkiye’sinde mesleklerden emekli olunabilir ama mücadeleden olunamıyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Oktay Apaydın Arşivi