Fotoğraf tarihe belgedir

Fotoğraf varsa çoğu zaman kelimelere gerek yoktur. Sözlere dökülemeyen duyguları, acıları bir fotoğraf karesi bize eksiksiz anlatabilir. Bazen bir yangın, bazen savaştan kaçış, açlık, ölüme yakınlaşmış bir çift bakış, sahile vurmuş ölü bir bedenin fotoğrafına bakarken, “bu nasıl çekilebilir?” diye düşündüğüm çok olmuştur. Acı barındıran olayların tanığı olup aynı zamanda fotoğraflayabiliyor olmak epey zor.

Kişileri, olayları, tarihten bir dönemi okuduğunuzda, çekilmiş fotoğrafı varsa hemen canlanır gözünüzde. O halde, her fotoğraf tarihi/ tarihe bir belge diyebiliriz.

***

1993 yılında fotoğrafçı Kevin Carter’in Pulitzer ödülü aldığı “Bir akbaba ve çocuk” fotoğrafını hatırlar mısınız? Yere çökmüş bir çocuk ve hemen arkasında bir akbabayı görüntülemişti.

Carter, Güney Sudan’daki kıtlığı ve orada yaşayanların karşılaştığı zorluklara tanıklık etmekte olduğu zamanda çekmişti bu fotoğrafı. Kevin Carter fotoğrafta yere çökmüş olan kıza yardım etmemekle suçlandı. Bu fotoğrafı çektikten kısa bir süre sonra da hayatına son verdi.

***

Polis memurunun biber gazı sıktığı kırmızılı kadının fotoğrafını hatırlıyor musunuz? Reuters foto muhabiri Osman Orsal tarafından çekilen bu fotoğrafa bakınca hepinizin aklına Gezi Parkı olaylarının geldiği muhakkak.

***

Aylan bebek deyince de, Nilüfer Demir tarafından fotoğraflanan sahilde ölü bulunmuş küçük çocuğun fotoğrafını acı ile anımsıyoruz. Mülteci dendiğinde sanırım bir çoğumuzun hafızasında bu fotoğraf canlanıyordur.

***

Deniz Gezmiş dendiğinde hangi fotoğraf gelir aklınıza? Elbette yakası kürklü yeşil parkası, ışıl ışıl gözleri olan fotoğrafı değil mi? İşte her fotoğrafın bir öyküsü olduğu gibi, bu fotoğrafında var. Engin Konuksever, 1968 kuşağı öğrenci eylemlerini yakından takip edip fotoğraflayan gazetecilerden. Deniz’in yakalandığını ve İçişleri Bakanlığına getirileceğini duyduğunda bakanlığın önünde beklemeye başladığını belirtiyor ve fotoğrafı çektiği anı şöyle anlatıyor; “Deniz, yıkılmadan ve sarsılmadan en vakur haliyle geliyordu, sapına kadar devrimci olarak. Bakan Deniz’e hakaret etmek için hazırlanırken Deniz, Bakan’ın suratına tükürerek karşılığını misliyle verdi. Deniz’in bu yiğit duruşu ve davranışları sönmezken, o an göz göze geldik ve deklanşöre bastım.”

***

Dünyanın en ünlü fotoğraflarından biri daha Che Guevara’nın siyah-beyaz en bilindik fotoğrafını bilirsiniz. Tişörtlerde, çantalarda vs. en çok basılan bu fotoğrafıdır. Alberto Korda tarafından1960 yılında La Coubre’deki patlamada ölenlerin anma töreninde çekilmiş olup, Maryland Sanat Enstitüsü tarafından dünyanın en ünlü fotoğrafı ünvanını almıştır.

FOTOĞRAFIN TARİHSEL YOLCULUĞU

Tarihte ilk çekilen fotoğrafın Fransız mucit Joseph Nicephore Niepce tarafından 1814 yılında çekildiğini biliyor musunuz? Niepce, evinin arka bahçesini çektiği bu fotoğrafı yaklaşık sekiz saatte çekmiş. Tarihte çekilen ilk insan fotoğrafının sahibi ise Fransız ressam ve kimyager Louis Jacques Mande Daguerre. O da 1839 yılında evinin penceresinden ayakkabılarını cilalatan bir adamı fotoğraflamış.

***

Elde taşınan ilk fotoğraf makinesi 1888 yılında George Eastman tarafından bulunmuş. O zaman sadece 10 poz çekilebiliyormuş. Renkli filmle tanışmamız 1925 yılında Kodak tarafından ortaya çıkarılmış. Devamında da polaraid makinalarla tanışmamız 1947 yıllarını bulmuş.

***

Sevgiyle kalın

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sevim Güney Arşivi