Gülümseyin çekiyorum

Fotoğraf sanat mıdır, fotoğrafçı sanatçı mıdır diye tartışmalar devam ediyor olsa da, benim için bu konu hiçbir zaman çok ta önemli olmadı. Sanatın her alanının zaten başka bir sanat dalından beslendiğini düşünürsek, fotoğrafı ve fotoğrafçılığıda özel bir dal olarak düşünebiliriz. 
Geçmişi özleyince hepimizin yaptığı şeydir albümleri karıştırmak. Yaşadığımız yılları, oyun oynadığımız sokakları, okuduğumuz okulları ve o yıllardan sonra isimlerini bile unuttuğumuz komşuları, arkadaşları hatırlatan anılarımızın arşividir. Yaşanmışlığın, yaşadıklarımızın belgesi ve geçmekte olan hayatımızın resimli romanıdır. 
***
Fotoğraf andır, andadır.
Güzel bir manzara ile karşılaştığımızda, mutlu anlar yaşadığımızda ilk aklımıza gelen, o muhteşem görüntüleri ve zamanı kaybedeceğimizdir ve o an yüzümüzde hüzün karışımış bir mutlulukla basarız deklanşöre.
Özlemdir fotoğraf.   
Sonsuza kadar sürdüremeyeceğimiz bütün güzel zamanları hapsetmeye çalışırız ki, daha sonra baktığımızda o anı yeniden yaşayalım. 
Hem doğumu hem ölümü anlatır fotoğraf. Çünkü ölüme çok yaklaştığımız anlarda, izlediğimiz son sinema beynimizin çektiği fotoğraflardır. 
***
Fotoğraf çekmeyi ve fotoğraf makinamı hayatımın olmazsa olmazları arasına koyduğumdan beri beni düşündüren bir çok şey oldu. Bunlardan biri, çocukken var olup daha sonra kaybettiğimiz renklerdi. Hatırlarsınız, okul sıralarında, masamızın üzerine bembeyaz sayfalı, kocaman yapraklı resim defterini açıp boyalarla sayfayı ne ile dolduracağımızı düşünürken, ilk kondurduğumuz şeylerden biri genellikle güneş olurdu. Belki de çizimi kolayımıza geldiğinden… 
Işıl ışıl sapsarı, tepsi gibi bir güneş, sonra üzerinde oturulası pofuduk minder gibi masmavi bulutlar, sayfayı şenlendirmeye başlardı. Arada değişik renkler kullanmaya çalışanlarda olurdu elbet. Güneşi kırmızı ya da mor yapanlar, bulutları siyaha veya pembeye boyayanlar. Sonra ne olurdu biliyor musunuz? 
Gülüşmeler gelince ya da öğretmeninin güneşin sarı olduğunu, gökyüzünün mavi olduğunu öğretmeye çalışması ile birlikte, bütün renkler gider ve ezberletilmiş renkler hafızaya yerleşirdi. Maalesef, göz artık farklı renkleri unutmuş olurdu. Güneş her sayfada sarı, bulutlar her sayfada mavidir artık.
Fotoğraf , gözlerimizin hafızasıdır. Kaybolan renklerin yeniden keşfi, hayatımızın resimli romanı, gidilecek yolların gel diye seslenişi, gelinen yerlerin özlemi.    
Hep güzel anlarda kalsın fotoğraflarınız; 
gülümseyin çekiyorum!
Sevgiyle kalın

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sevim Güney Arşivi