1 yüzyıl geriye gittik!

Türkiye, AKP iktidarında demokrasi, hukuk, basın özgürlüğü, yolsuzluk başta olmak üzere bir dizi başlıkta dünyadaki geri kalmış ülkeleri yakaladı. 3 Kasım 2022'de iktidara gelen ve o tarihten bu yana kesintisiz bir biçimde AKP tarafından yönetilen Türkiye birçok başlıkta adeta dökülüyor.
Son yıllarda ekonomisi günden güne kötüleşen ve para birimi yabancı para birimleri karşısında büyük değer kaybeden Türkiye, demokrasiden hukuka, basın özgürlüğünden, sosyal hayata kadar bir dizi başlıkta geriye doğru gidiyor;

Hukukun üstünlüğü
Dünya Adalet Projesi (WJP), 2023 Hukukun Üstünlüğü Endeksi'ni yayımladı. Türkiye ise 0,41 değerlendirme puanıyla bir basamak düşerek 117. sırada yer aldı. Türkiye geçen yıl 140 ülkenin yer aldığı değerlendirmede 0,42 puanla 116 sırada bulunuyordu. Türkiye 2021 yılında 139 ülke arasında 0,42 puanla 117, 2020 yılında ise 128 ülke arasında 0,43 değerlendirme puanıyla 107. sırada yer almıştı.

Basın özgürlüğü
Uluslararası Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütünün hazırladığı 2023 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi'nde Türkiye, geçen yıla göre 16 sıra gerileyerek 180 ülke içerisinde 165'inci sırada yer aldı. Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi'nin ilk kez yayımlandığı 2002 yılında Türkiye 100. sıradaydı. Türkiye, 2005 yılında 98. sıraya yükselmişti. RSF'ye göre Türkiye, “sorunlu” kategoriden “vahim” kategorisine geçti. RSF'e göre "Türkiye'de zemin kazanan otoriterlik, medyada çoğulculuğuna meydan okuyor ve muhalif görüşleri baltalamak için tüm araçlar kullanılıyor." Raporda, buna alternatif olarak insanların son beş yılda ülkedeki ekonomik ve siyasi gelişmeler hakkında bilgi almak için eleştirel veya bağımsız medya kuruluşlara yöneldiği belirtiliyor.

Demokrasi yok
İngiltere merkezli araştırma ve analiz şirketi Economist Intelligence Unit (EIU) tarafından yapılan değerlendirmede Türkiye, Demokrasi Endeksi'nde 2022 yılında 167 ülke arasında 103'üncü sırada yer aldı. Raporda "Türkiye'nin demokratik değerleri aşınmaya devam ediyor" başlığı atılırken, ülke "Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde son on yılda puanında ciddi bir düşüş yaşadı." deniliyor. Türkiye'de "demokrasinin ciddi şekilde sınırlandığı" belirtilen raporda "Seçimler genellikle özgür ve adil değil, medya sansüre tabi, hukukun üstünlüğü zayıf ve yolsuzluk yaygın." şeklinde değerlendirme yapılıyor. 'Otoriter rejim' kategorisinin 6 basamak üzerinde yer alan Türkiye'nin ortalama puanı 2012'deki 5,76 seviyesinden 2022'de 1,41 puan düşerek 4,35'e geriledi.

Yolsuzluk aldı başını gitti
Uluslararası Şeffaflık Örgütü, 1995'ten bu yana her yıl açıkladığı Yolsuzluk Algı Endeski'nin 2022 yılı sonuçlarına göre, Türkiye yolsuzluk algısında beş sıra daha gerileyerek 180 ülke arasında kendisine 101. sırada yer bulabildi. Ülkeleri "çok yolsuz"dan (0 puan) "çok temiz"e (100 puan) kadar bir ölçekte sıralayan Yolsuzluk Algı Endeski'nde 100 üzerinden 36 puan alabilen Türkiye, bir yılda 2 puan kaybederek son 10 yılın en düşük puanını aldı.

Türkiye, böylelikle son iki sene içinde Endeks'te toplam 15 sıra gerilemiş oldu. Rapora göre, Türkiye'nin puanı 2013'ten sonra düşüşe geçti. Türkiye'nin 2013'te 50 olan puanı 2014'te 45, 2015'te 42, 2016'da 41, 2017'de 40'a gerildi. Puan, 2021'de 38 ve 2022'de 36 oldu.

Akademik özgürlük
İsveç’teki Göteborg Üniversitesi Demokrasinin Çeşitleri Enstitüsü (V-Dem) ile Almanya’daki Friedrich Alexander Üniversitesi Erlangen-Nürnberg Akademik Özgürlük Endeksi (AFI) dünyada akademik özgürlüğü ölçüyor. Akademik Özgürlük Endeksi 2023 raporuna göre Türkiye 179 ülke arasında 166. sıraya bulunuyor. Türkiye; uluslararası kuruluşlar tarafından ağır insan hakları ihlalleri ve özgürlük kısıtlamaları suçlamasına maruz kalan Kuzey Kore, Belarus ve Türkmenistan ile aynı grupta bulunuyor. Türkiye’nin Akademik Özgürlükler Endeks puanının 2012-2022 arasında 0,43’ten 0,08’e düşmesi son 10 yılda özgürlük seviyesinin hızlı şekilde gerilediğine işaret ediyor.

eri-gom2.png

Sefalet
John Hopkins Üniversitesi'nden Uygulamalı Ekonomi Profesörü Steve Hanke tarafından hazırlanan "Yıllık Sefalet Endeksi'nde" Türkiye, 157 ülkenin yer aldığı listede sefaletin en yüksek olduğu 10. ülke olarak sıralandı. Türkiye'nin sefalet endeksi 101.601 olarak hesaplandı. Türkiye'de sefalet endeksine en çok etki eden faktörün yüksek enflasyon olduğu belirtildi.

Sağlıkta sağlıksız bir yıl geçti
2023’ün gerek Dünya gerek içinde bulunduğumuz coğrafya ve de ülkemiz için iyi geçtiğini söyleyemeyiz. Ülkemiz 6 Şubat depremleriyle yıkıldı. On binlerce insanımızın hayatını kaybettiği, milyonlarca insanımızı etkileyen, yurdundan eden, Cumhuriyet tarihimizin en büyük yıkımı yaşandı. 21 yıldır iktidarda olan yapının yetersiz kaldığı, insanlarımızın enkaz altında konuşarak öldüğü, sonrasında çoğu sorunun çözülemediği bir tabloyla karşı karşıyayız. Gönüllü kuruluşlar, meslek odaları, sendikalar, büyükşehir belediyeleri, siyasi partiler başta olmak üzere yaralar sarılmaya, insanlar hayatta tutunmaya çalıştılar. Üzerinden yaklaşık bir yıl geçmesine karşın çoğu insan çadır ve konteynerlerde yaşıyor. Yıkılan hastaneler prefabrik yapılarda, aile sağlığı merkezleri, eczaneler, diş klinikleri konteynerlerde hizmet vermeye çalışıyor.
Ekonomik kriz ve yoksullaşma, yurt dışından ithal edilen bürokratlara rağmen emekçilerin kaderi olmaya devam ediyor. Milyonlarca insan sosyal destekle yaşamını idame ettiriyor, yüz binlerce çocuk ise aileleri tarafından bakılamıyor.

Sağlıkta şiddet ve yoksulluk
Sağlık emekçileri, özellikle de emekliler ekonomik kriz ve yoksulluktan payını fazlasıyla almış durumda. Yoksulluk sınırının altında kalan ücretler ile açlık sınırı altında kalan BağKur ve SSK emekli maaşlarıyla insanlar yaşam savaşı veriyor. Sağlık alanı da ülkeyi yoksulluğa ve gericiliğe iten politikalardan nasibini fazlasıyla aldı. Hastanelere manevi danışman adı altında atanan din görevlileri bilime meydan okuyan bir karşıtlığı temsil ediyor.

Şiddet her yerde
Türkiye’nin her köşesinden, hastanesinden, aile sağlığı merkezinden sağlıkta şiddet haberleri bir günü bile boş geçirmiyor. Yarılan kaşlar, kırılan burunlar, ezilen gövdeler günlük hayatın bir parçasına dönüşmüş durumda. Döviz kurunda meydana gelen yükselmenin etkisiyle tamamen dışa bağımlı olduğumuz ilaçların yokluğunu yaşandı sıkça, hastalar, ilaca ulaşamadı/ulaşamıyor. Ortez, protez ve diğer birçok tıbbi üründe aynı sorun yaşanıyor, ameliyatlar erteleniyor, bu nedenle hastaların sağlığına kavuşmaları ancak cepten ödeme gücü olanlar için mümkün oluyor çoğu zaman.

İntiharlar artıyor
Hekim, öğrenci intiharları gittikçe artan oranda devam ediyor. Bir günde gencecik üç hekimin intiharı ( Adana, Adıyaman, Mersin ) yüreklerimizi dağladı. Geliyorum diyen bu intiharlara yönelik yönetenler, üniversite idarecileri herhangi bir önlem almıyorlar maalesef. Ankara ise sağlıkta şiddetin yoğun yaşadığı bir dönemi geçirdi. Ankara EAH acil serviste silahlar patladı, bir doktor ile bir güvenlik görevlisi kıl payı ölümden döndü. İçeriye rahatlıkla silah sokulan bir yer durumunda hastaneler ve bu konuda hiçbir önlem alınmış değil. Asm’ler hasta ve yakınlarının rahatlıkla şiddet uyguladıkları yerlere dönmüş durumda.

Çok zor koşullarda yoğun ve yorucu bir tempoda çalışan sağlık emekçilerine verilen yemekler ise oldukça sıkıntılı. Gerek kalori açısından, gerekse kalite açısında son derece düşük nitelikte olan yemeklere çoğu zaman böcek ve kurtlar eşlik ediyor. Sağlığı ticari metaya dönüştüren, taşeronlaşmanın getirdiği sonuç; yemekler başta olmak üzere her türlü hizmete yansımış durumda.
Etlik şehir hastanesinin açılmasıyla etkisiz hale getirilen, zamana yayılarak kapatılan iki hastanemiz ( Sami Ulus ve Dışkapı SSK ) yıkılmayı bekliyor. Buralardan hizmet alan yoksul halk, randevu alabilirse 5 dakikalık muayene için Etlik ŞH’ne ulaşmakta sıkıntı çekiyor.

Aile Sağlığı Merkezleri sanal oldu
Yıllardır yeniden yerleştirme işlemleri için açılan sanal aile sağlığı merkezleri bir türlü tercih edilmiyor. Son yerleştirmede açılan 104 boş pozisyonun 73 tanesi sanal asm. Çankaya ilçesinde 18 boş birimin 17 tanesi sanal, karşılığı; böyle bir aile sağlığı binası yok demek. Türkiye’nin her köşesinde birinci basamak sağlık hizmetlerini yürüten aile sağlığı merkezleri ekonomik krizin etkisiyle temel halk sağlığı hizmetlerini sunma konusunda zorlanmakta, kamusal bir anlayışla yeniden düzenlemeye ihtiyaç duymaktadır. Meslek örgütleri üzerindeki baskıyı artıran iktidar, TTB MK başkanının yaptığı bir açıklamayı gerekçe göstererek 30 Kasım’da yapılan duruşmada TTB MK üyelerini görevden aldı ve bir belirsizliğe kapı araladı. 12 Eylül darbe döneminde bile yapılmayan bu hukuksuzluğun, yargı eliyle yapılması da, adalete olan güveni ortadan kaldırmış durumda.

kutu-foto.jpg

Vekile yüzde 49 millete yüzde 37 zam
Vekil emekliye 32 bin lira zam verilirken sıradan emeklinin aylığına sadece 2.818 TL zam yapıldı. Vekille asil emekli arasındaki maaş farkı 86 bin lirayı aştı. İktidarın zam sistemi milyonlarca emekliyi çileden çıkardı. Milletvekili emeklisinin 65 bin liralık maaşına yüzde 49.25 oranında zam yapılırken, geçim savaşı veren sıradan emeklinin 7 bin 500 liralık sefalet maaşına sadece yüzde 37.6’lık zam yapıldı. Vatandaşı enflasyona karşı ezdirmeme sözü veren Cumhurbaşkanı, bakan ve başkanlar da yüzde 49.25’lik zamdan faydalandı. Adaletsiz zam yüzünden vekil emekli ile sıradan emekli arasındaki maaş uçurumu 57 bin 460 liradan 86 bin 641 liraya kadar çıktı. Devleti yönetenler kendilerine yüzde 49.25 zam yaparken, geçim savaşı veren yoksul emeklilere yüzde 37.57’lik zammı reva görünce, altta kalan milyonlarca dar gelirlinin adeta canı çıktı.

Altta kalanın canı çıktı
Çarşı pazarda aynı fiyat artışlarına maruz kalan milletvekili emeklisi 31 bin 998 liralık zammı aldı. Buna karşılık ayda 7 bin 500 lira maaşla geçinmeye çalışan milyonlarca emekliye 2 bin 818 liralık zam yeterli görüldü. Şimdi emekli vekil 97 bin liralık yeni maaşıyla keyif sürmeye, milyonlarca emekli ise 10 bin 318 liralık maaşıyla geçim savaşına devam edecek. Milletin yasa çıkarma yetkisi verdiği milletvekillerinin, bu yetkilerini yoksul halkın derdine çare olmak yerine kendi gelirlerini artırmaktan yana kullandıkları ifade edildi. Milletvekillerinin geçen yıl emekli aylıklarına düşük zam gelince bir gecede alelacele yasa çıkarıp zam sistemini değiştirdiği anımsatıldı. Böylece kendi emekli aylıklarına yüksek zammı adeta garantiye aldıkları aktarıldı. Ancak sıradan emekli için aynı durum söz konusu olmadı.

Kendilerini enflasyona ezdirmediler
Milleti enflasyona ezdirmeyeceğini söyleyen devlet yöneticilerinin aldığı zamlar da dudak uçuklattı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın brüt maaşı yüzde 30.7, milletvekili emekli aylığı yüzde 49.25 arttı. Erdoğan’ın aylık geliri 279 bin TL oldu. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek emekli vekil maaşı ile 79.4 bin TL, Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan 78.8 bin TL zam aldı. Çalışma Bakanı Vedat Işıkhan’ın zammı 47.7 bin lirayı aştı.
2024 memur ve memur emeklileri ile SGK ve Bağ-Kur emeklilerinin zam oranı belli oldu. Peki maaş zamları TÜİK verilerine göre değil de ENAG'a göre hesaplansaydı ne olacaktı?
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) ilan ettiği 2023 yılı enflasyon verileriyle birlikte 2024 memur ve memur emeklisi ile SGK ve Bağ-Kur emeklilerinin zam oranı belli oldu.
Ancak enflasyondaki düşüş hedeflerine rağmen çarşıda pazardaki fiyatlar cep yakmaya devam etti.

Memur ve emekliler ise, başka bir düzenleme yapılmadığı takdirde TÜİK'in hesapladığı enflasyona göre yeni maaşlarını alacaklar. Memur ve memur emeklilerinin maaşına temmuz ayında refah payı ve seyyanen ödemeler hariç yüzde 6 oranında toplu sözleşme zammı yapılmıştı. Aralık enflasyonunun yüzde 2,93 civarında gerçekleşmesiyle, memur ve emeklisinin enflasyon farkı alacağı ve yüzde 15’lik toplu sözleşme zammı ile birlikte alacağı kümülatif zam yüzde 49,25'e ulaştı. En düşük memur maaşı 22 bin liradan 32 bin 840 lira seviyesine çıkacak.

Öte yandan TÜİK'in tartışmalı enflasyon rakamları pek çok kişiye göre yine hayat pahalılığını yansıtmadı. En düşük memur maaşı 32 bin 840 TL oldu. Eğer maaş zamları TÜİK verilerine göre değil de ENAG'a göre hesaplansaydı ne olacaktı? ENAG'a göre 6 aylık enflasyon oranı yüzde 50,84 seviyesinde. Yani bu rakama göre emekli maaşları 2024'te 50,84 seviyesinde zamlanacaktı. Memur maaşları ise yüzde 63,65 seviyesinde artacaktı. En düşük memur maaşı ise 36 bin TL olacaktı. İTO enflasyonuna göre artmış olsaydı ise emekli maaşına yüzde 40,41 zam yapılacaktı. Memur maaşına yapılacak zam ise yüzde 52,33 zam olacaktı. Eğer İstanbul enflasyonuna göre maaşlar zamlansaydı en düşük memur maaşı 33 bin 512 TL olacaktı.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Oktay Apaydın Arşivi