Ana gündem yoksulluk

Siyaset ve özellikle AKP ve MHP gündem değiştirmekten başka bir işe yaramıyor. Vatandaşı zerre dahi ilgilendirmeyen konularla gündemi meşgul etmeyin! Değerli arkadaşlar, bugün burada AKP’nin suni gündemini değil, vatandaşın gündemini konuşmak için bir aradayız. AKP iktidarı yıllardır toplumu kamplaştıran, kutuplaştıran, ayrıştıran bir yönetim anlayışıyla vatandaşlarımızı yapay gündemlerle meşgul ederek, yaşadıkları sorunları unutturmaya çalıştı. Ancak bu yöntemin, bu zehirli dilin artık yerel seçim öncesinde, ekonomik krizin acı faturasını ödeyen halkımız üzerinde yeteri kadar etkisinin olmadığını fark etti ki, bu sefer de bir Anayasa krizini gündeme getirdi. AKP ve MHP arasında tırmanan Anayasa krizinin nereye varacağını bilmiyoruz. Bakın bu ülkede yumurtanın tanesi 7 lira, 30’lu yumurta 210 lira olmuşken, beyaz peynirin kilosu 300, kıymanın kilosu 400 lira olmuşken, seçimlerden bu yana akaryakıt fiyatları yüzde 100 artmışken ve kira artışları son bir yıla kıyasla, yüzde 300’leri aşmışken, Anayasa değişikliğini, 50+1’i konuşmaya utanmıyorlar

Asgari ücret istisnai ücret olmaktan çıktı, Erdoğan Türkiye’sinde asgari ücret olağan ücret haline gelmiş durumda. Yoksulluk sınırının 44 bin lira olduğu ülkemizde insanlar 11 bin lirayla, geçinmeye mecbur bırakılıyor. En düşük emekli maaşı asgari ücret düzeyinde olması, asgari ücretin de insanca yaşanacak sınırlarda olması konusunda somut adım yoktur Çalışma Bakanı Sayın Vedat Işıkhan; asgari ücretin yılda bir kere belirleneceğini açıkladı. Enflasyon önlenemezken, dövizdeki artışın önü alınamazken, hayat pahalılığı engellenemezken böyle bir açıklama yapılması abesle iştigaldir. Seçim senesi iki kez asgari ücret güncelleniyor. Seçimden sonra bir kez güncelleniyor acaba neden?

Üç çocuk meselesi!
Size çarpıcı bir örnek vereceğim: Erdoğan yıllardır 3 çocuk sahibi olun diyor. Peki devletin yaptığı doğum yardımı ne kadar biliyor musunuz? Sadece 300 Lira... Yani bugünkü kurla yaklaşık 10 dolar... Üstelik 2015'ten bu yana bu yardım hiç artmadı. 2015’te dolar ortalama 3 liraydı, yani doğum yardımı 100 dolara tekabül ediyordu. Bugün dolar 30 liraya dayandı, doğum yardımı şuanda 10 dolara tekabül ediyor. Bir kutu mama ne kadar? Ortalama 450 lira. Doğum yardımıyla 1 kutu mama dahi alınamıyor. Hükümetse “Çağ atlıyoruz, dünya bizi kıskanıyor” diyor.

Vatandaş fakir ve zengin diye ayrılamaz
Sevgili Dostlar ! Ne zamandan beri bakanlar, vatandaşı ‘parası olan – olmayan’ diye ayırıyor? Vatandaşın cebinden elini çekmeyen AKP’ye daha açık soralım, ‘siz sadece zenginlerin hükümeti misiniz?’ Bu Bakanların hepsi şaka gibi... Biri ülkede yoksul yok der, öteki otoyollardan sadece zenginler geçsin der, bir diğeri zeytinyağı fiyatlarındaki artışı bile görmezden gelir. Başka biri, her gün KYK’lardan zehirlenme haberi gelince, ilgili bakan çıkar bu küflü ve kurtlu yemeklerin mevzuata nasıl uygun olduğunu anlatır. Çok merak ediyoruz. Bunları söylerken, bunları konuşurken hiç utanmıyor musunuz? Depremin üzerinden 10 ay geçti, söz verilen konutlar hala yapılmadı. Barınma, beslenme ve sağlığa erişim sorunu devam ediyor.

İki kişiden bir asgari ücretli
Değerli arkadaşlar, Türkiye’de her iki kişiden biri asgari ücretle çalışıyor. Asgari ücret istisnai ücret olmaktan çıktı, Erdoğan Türkiye’sinde asgari ücret olağan ücret haline gelmiş durumda. Yoksulluk sınırının 44 bin lira olduğu ülkemizde insanlar 11 bin lirayla, yani yoksulluk sınırının 4’te biriyle geçinmeye mecbur bırakılıyor. Bu hiperenflasyon ortamında, asgari ücrete yıl içinde sadece tek zam yapılarak geçiştirilmesi düşünülemez. Faizi önce düşüren sonra yükselten, sonra ‘nas’ diyerek yine düşüren, şimdi yeniden yükselten AKP iktidarının, bu derin yoksulluk ve hayat pahalılığında hiç mi sorumluluğu yok? Dövizi uçuran, bütçe açığını büyüten, üretime zerre kadar katkısı olmayan ekonomi politikalarının, enflasyonist ortama hiç mi etkisi yok? İşçi ve emekçi yükmüş! Enflasyon da onlara verilen ücretler nedeniyle artıyormuş. İşte hükümet bize tam olarak bunu söylüyor. Biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak asgari ücretin enflasyondaki artışa göre yılda en az 2 kez iyileştirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bir kez daha vurguluyorum… En az 2 kez iyileştirilmesi. Belirlenmesi, tespit edilmesi değil. İyileştirilmesi gerekmektedir.

Sorun sadece sagari ücrette değil
Arttırılması gereken elbette sadece asgari ücret değil. Emekli maaşları da, dul ve yetim aylıkları da günün koşullarına göre yeniden belirlenmek zorunda. Ve tabi ki sosyal yardımlar da aynı şekilde. Ülkemizde ekonomik krizin bedelini en ağır şekilde ödeyen kesimlerden biri de emekliler. Açlık sınırının altındaki 7 bin 500 liralık emekli maaşı ile geçim mücadelesi veren milyonlar var. Bu nedenle de emeklilerin önemli bir kısmı emekli olduktan sonra da çalışmaya devam ediyor. AKP, geçtiğimiz günlerde herkesi ayırdığı gibi emeklileri de çalışan ve çalışmayan diye ayırdı. Ve çalışmak zorunda olan emeklilere 5 bin liralık ikramiyeyi vermeyeceklerini söylediler. Bir emekli niye çalışır diye oturup düşünüyorlar mı? Emekli vatandaşlarımız sanki bu hayat pahalılığında emekli maaşı yetmediği için ikinci bir işte çalışmak zorunda değilmiş de keyfi bir sebeple çalışıyorlarmış gibi. İtiraz ettik, sesimizi yükselttik ve emekliler arasındaki bu ayrım ortadan kalktı. Şimdi sıra emekli maaşlarında. En düşük emekli maaşı asgari ücret düzeyinde olması, asgari ücretin de insanca yaşanacak sınırlarda olması konusunda ısrarımız ve mücadelemiz devam edecek.

Vergi zamları azaltılsın
2024 yılı için yeniden değerleme oranı yüzde 58,46 olarak açıklandı. Cumhurbaşkanının bu oranı yarısına kadar indirme yetkisi var. Yine 2024 yılı için öngörülen enflasyon oranı ise yüzde 36. Eğer Erdoğan yeni yıldaki enflasyon hedefinde samimiyse, yeniden değerleme oranında da kanuni yetkisini kullansın ve yüzde 50 oranında azaltsın ve halkımız rahatlasın. Seçim meydanlarında “bu kardeşinize verin yetkiyi” diyen Erdoğan’ın bugüne kadar bu yetkisini kullandığını göremedik!

Görmek istiyoruz…
Bağlantılı olan bir diğer konu da biliyorsunuz geçtiğimiz günlerde DİSK “Gelirde ve vergide adalet yürüyüşü” düzenledi. Biz de Cumhuriyet Halk Partisi adaletsiz vergi düzenine itirazını yürüyüşe destek vererek ortaya koydu. Alanlardaki mücadeleyi TBMM’ye taşıdı. Bu teklifle; vergi kesintileri ile kuşa dönen ücretlerin düşmesi engellenmiş olacak. İşçi ve emekçilerin alım güçleri korunurken, az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınan adaletli bir vergi sisteminin hayata geçirilmesi sağlanacak. Ve Kanun teklifimizin Genel Kurul görüşmelerinde kimlerin buna evet, kimlerin hayır dediğini, kimlerin milyonlarca çalışanın yanında olduğunu hep birlikte göreceğiz.

Parayı veren düdüğü çalar
Sevgili dostlar; ulaştırma Bakanı Sayın Uraloğu demiş ki; “Otoyolu parası olan kullanır.” Arkadaşlar bu kısa cümleye o kadar çok soru sorulabilir ki... Otoyolu parası olanlar kullanır. - Peki, o otoyollar için neden herkesten vergi alınır? - Siz vergiyi herkesten kesip, hizmeti sadece varlıklı gruplara mı götürüyorsunuz? - Ne zamandan beri bakanlar, vatandaşı “Parası olan – olmayan” diye ayırıyor? - Birilerinin parası var, birilerinin yok. Peki bunun suçlusu kim? - Vatandaşın cebinden elini çekmeyen AKP’ye daha açık soralım, “Siz sadece zenginlerin hükümeti misiniz?”
Bu Bakanların hepsi şaka gibi... Biri ülkede yoksul yok der, öteki otoyollardan sadece zenginler geçsin der, bir diğeri zeytinyağı fiyatlarındaki artışı bile görmezden gelir. Başka biri, her gün KYK’lardan zehirlenme haberi gelince, ilgili bakan çıkar bu küflü ve kurtlu yemeklerin mevzuata nasıl uygun olduğunu anlatır. Çok merak ediyoruz. Bunları söylerken, bunları konuşurken hiç utanmıyor musunuz? İşte, halktan kopuk Cumhurbaşkanının, halktan kopuk bakanları…

Depremzedeler ev bekliyor
Dostlar. Hepimizi acıya boğan 6 Şubat Depreminin üzerinden 10 ay geçmesine rağmen özellikle temiz su konusunda ciddi sorun yaşanıyor. Asgari hijyen koşullarının bile sağlanmadığı Hatay’da, çok ciddi uyuz salgını var. Hatay Tabip Odası Başkanı, acilen önlem alınması gerektiğini söylüyor. Ama ne iktidar, ne de iktidarın Sağlık Bakanı bunları duyuyor. Hala enkazların yüzde 70’inden fazlası kaldırılmış değil. Hala insanlar çadırda ve konteynerlerde yaşıyor. Oraları da su bastı. Kışın ortasında yaşanan depremin soğukluğu, hepimizi dondurdu. İnanın sıcak evlerimizden utanır hale geldik. Depremin üzerinden 10 ay geçti, söz verilen konutlar hala yapılmadı. Barınma, beslenme ve sağlığa erişim sorunu devam ediyor. Şeyh Edebali’nin “İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın” sözünü ağızlarından düşürmeyenler, devletin temel görevlerini yerine getiremiyorlar, insanı yaşatamıyorlar. 10 aydır feryat figan ağlayan, gözü yaşlı anne, Havva Özgür’ün evladını bulamayan beceriksiz ve basiretsiz AKP iktidarına yazıklar olsun! Ölüsüne de razı… Bir anneyi, evladının ölüsüne razı edenlere yazıklar olsun!

Kadın erkek eşitiliği
Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü tepkiler talepler ve baskıların dile getirildiği gün olarak milyonlar taleplerini haykırdı. Kadını eve hapsetmek isteyen, kadını sadece aile ile özdeşleştiren anlayışa inat, kadının hayatın her alanında olması için verilen mücadelede kadınların yanındayız. Şiddetten arınmış bir yaşamı savunuyoruz. İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı Yasanın uygulanmasının, kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetlerinde iyi hal indirimi ve cezasızlaştırma politikalarından vazgeçilmesinin, toplumsal cinsiyet temelli şiddetin önüne geçilmesinde gerekli ve zorunlu olduğunun tekrar altını çiziyoruz. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması, kadına yönelik şiddet, taciz ve ayrımcılığın ortadan kaldırılması için erkek şiddetiyle mücadele eden tüm kadınları ve erkekleri sevgiyle, saygıyla selamlıyoruz! Mücadelelerini destekliyoruz. Adil ve eşit bir dünyanın en önemli adımının, kadın erkek eşitliği olduğunu çok iyi biliyoruz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Oktay Apaydın Arşivi