Yoksullukta uçuyoruz

AKP iktidarı güçte olsa ele geçirince ekonomide güya bir rejim değişikliğine gitti. Gitti de seçim öncesi verilen sözlerin hepsi de unutuldu. Vaat yerine iktidarın ekonomi kurmayları yine aynı terane ile "Sabır" telkininde bulunmaya başladı. ha şuda var söz verdim kendime yeni dönemde üslup değişecek. Adam haklı. Daha iktidara yeni geldi dün bir bugün iki utanmadan ne bekliyorsunuz A Dostlar! Bakın Yoksulluk sınırı 5 asgari ücrete dayandı. Fakirlikte ‘uçuyoruz’ Efendiler. Hani verilen sözler hani ekonomide iyileşme hani zamlar. Hepsi ama hepsi yalan oldu. Bakalım Temmuz da ara zamda ne yapacaklar ben buradan "Dağ fare doğruacak" diyorum. Bekleyip göreceğiz.

Piyasalar alt üst ama ne gam!

Dolar kurundaki hareketlilik nedeniyle asgari ücret daha cebe girmeden eriyip gidiyor. Vatandaşların yapılan zamlar karşısında beli büküldü. Büro Emekçileri Sendikası Genel Sekreteri Aziz Özkan, sendikasının mayıs ayı açlık ve yoksulluk sınırına ilişkin araştırma sonuçlarını açıkladı. Buna göre gıda maddelerindeki artış üzerinden yapılan hesaplamaya göre 4 kişilik bir ailenin açlık sınırının 12 bin 732 lira, yoksulluk sınırının ise 40 bin 661 lirayı bulduğunu belirtti.

Asgari ücrette 500 dolar hayal oldu

Milyonlarca işçi, memur ve emekli temmuzda ücret, maaş ve aylıklarda yapılacak düzenlemeyi beklerken iktidardan seçim öncesi verdiği sözlerden farklı yeni değerlendirmeler gelmeye başladı. Çalışanların yüzde 60'nın aldığı asgari ücrette bir yalan daha patladı. Yaklaşık 8 milyon asgari ücretli işçinin gözü iktidarda ama ne gam. Eski Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, seçim öncesinde 500 doları işaret etmişti. Dolardaki yükselmenin devam etmesi üzerine hükümet bu söylemi değiştirdi. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, “Dolar dediğimiz şey bir defa yerinde durmuyor ki hergün farklılaşıyor bu değerler. Biz Türk lirası konuşmak durumundayız” diyerek 500 dolar defterini de kapatmış oldu. Asgari ücretin bayram öncesi açıklanması da Yılmaz’ın, “Zannetmiyorum doğrusu. Bu müzakereler belli bir süreç alacaktır” sözleriyle zora girdi.

Memura 22 bin lira da zorda

Memurlarda ise seçim öncesinde en düşük maaşın 22 bin liraya yükseltileceği açıklanmıştı. Kulislerde, yüzde 6 toplusözleşme zammı ile ilk 6 ayda oluşan enflasyon farkının bu artışın içine yedirileceği dile getiriliyor. Ancak memur konfederasyonları önce maaşın 22 bin TL’ye çıkarılmasını, aynı oranda diğer derece ve kademelerdeki memurlara da zam yapılmasını istiyor. Bu durumda en düşük memur maaşının 25 bine yaklaşması bekleniyor.

Emekli de hüsrana uğradı

İktidarın 7 bin 500 TL olan en düşük emekli aylığını artırma gibi bir planı yok. 7 bin 500 TL’nin üzerinde emekli aylığı alanlarla ilgili olarak ise prime göre düzenlemeyi öngören bir çalışma var. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz da emekli maaşı 7 bin 500 liranın üzerinde olup zam alamayanların yaşadığı sorunu çözmeye yönelik Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın alternatifler üzerinde çalışma yaptığını söylemekle yetindi.

Sefalet diz boyu

Dostlar.! Bugün tek bir kişinin yaşam maliyeti ise 17 bin 188 lira oldu. Büro Emekçileri Sendikası ‘kamuda yoksulluk sınırının altında ücret alan kamu emekçisi kalmasın' sözüyle zam isteğini dile getirdi. Bakınız kamuda açlık sınırın altında yaşayan emekçiler var. Sağlıklı beslenmenin günlük maliyeti 424 lirayı geçti. 2023 yılında asgari ücret açlık sınırının altında kaldı. En düşük emekli maaşının 7 bin 500 liraya yükseltilmesi de hiçbir anlam ifade etmiyor.Büro Emekçileri Sendikası, mayıs ayı araştırmasına göre yoksulluk sınırı ise 40 bin 661 lira oldu.

Sendika yetkilileri, bekar kamu emekçisinin yaşam maliyetini de açıklayarak, “Bekar bir kamu emekçisinin yaşam maliyeti 20 yıllık evli, 2 çocuklu, şef kadrosunda çalışan memur maaşının üzerine çıktı. Büyükşehirlerde kamu emekçilerine barınma ihtiyaçlarını karşılaması için kira desteği istiyoruz. Büyükşehirlerde kamu emekçilerinin sağlık, gıda ve barınma ihtiyaçlarının toplam tutarı 40 bin liranın üzerine çıkmışken, aldığımız ücretler 11 bin lira ile 15 bin lira arasına tekabül ediyor. BES olarak tüm kamu emekçilerine, asgari ücretlilere, emeklilere, işsizlere, yoksullara insanca yaşayacak bir ücret talebini tekrarlıyoruz” dediler. Öte yandan Temmuz ayında asgari ücrete zam için çalışmalar devam ediyor. Kulis bilgilerine göre, asgari ücret 10.500 TL ile 11.500 TL arasında olacak.

Yoksulluk Sınırı: 34.838 TL

TÜİK (Türkiye İstatistik Kurumu) harcama gruplarına göre endeks rakamları, 2003 yıllı madde fiyatları ile İstanbul Halk Ekmek, zincir market cari ay internet fiyatları ve BİSAM Beslenme Kalıbı üzerinden yapılan hesaplamaya göre dört kişilik bir ailenin sağlıklı ve dengeli beslenmesi için aylık yapması gereken harcama tutarı Mayıs 2023 için 10 bin 72 lira. Bu harcama tutarı sadece gıda için yapılması gereken minimum tutar.Açlık sınırı üzerinden hanehalkı tüketim harcamaları esas alınarak yapılan hesaplama sonuçlarına göre ise yoksulluk sınırı 34 bin 838 lira olarak gerçekleşti. Sağlıklı beslenmek için her aile ferdinin alması gereken kalori miktarı farklılık göstermektedir. Yetişkin bir erkeğin sağlıklı ve dengeli beslenmesi için tüketmesi gereken gıdaların aylık karşılığı 2.742 liradır. Bu değer yetişkin bir kadın için 2.635, 15-18 yaş bir genç için 2.838, 4-6 yaş arası bir çocuk için 1.857 liradır. Sağlıklı bir biçimde beslenmenin toplam aile bütçesine maliyeti ise 10 bin 72 lira olarak tespit edilmiştir. Bu tutar söz konusu ailenin sadece gıda için yapması gereken zorunlu harcama tutardır. Eğitim, sağlık, barınma, eğlence, ısınma, ulaşım gibi giderler ile birlikte bir ailenin yapması gereken harcama tutarı 34 bin 838 liraya ulaşmaktadır.

Günde en az 335 lira gerekiyor

Günlük harcamalarda Mayıs 2023’de en yüksek maliyet grubunu süt ve süt ürünleri grubu 114,65 liralık harcama gereksinimi ile oluşturmaktadır. Et, tavuk ve balık grubu için yapılması gereken minimum harcama tutarı ise 72.15 liradır. Sebze ve meyve için yapılması gereken günlük harcama tutarı ise 61.06 liraya ulaştı. Ekmek için yapılması gereken harcama tutarı günlük 23.4 liradır. Katı yağ ve sıvı yağ ise 19.13 liralık masraf yapılması gereken ürün gruplarıdır. Yumurta için 7.31, şeker, bal, reçel ve pekmez için ise 9.33 lira harcama yapılması gerekmektedir.

Kaynak arıyorlarmış

Daha dün CHP'yi Londra tefecileriyle iş birliği yapmakla suçlayan Erdoğan, bugün uçağında, ‘Kaynak arayışlarımız sürüyor’ diyor. Zamanında Halk Bankası’nı dolandırmakla suçladığı Mehmet Şimşek’i Hazine ve Maliye Bakanlığı’na getiriyor. ABD’den Merkez Bankası Başkanı ithal ediyor. Ülkemize Cumhuriyet tarihinin en derin yönetim ve ekonomik krizlerinden birini yaşatan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin keyfi ve kural tanımaz yönetim anlayışının sebep olduğu sosyal, siyasal ve ekonomik sorunlar her geçen gün artarken bu gidişi durduracak acil eylem planı nerede? Diğer taraftan, ekonomi yönetiminin başında kim var? Mehmet Bey mi? Cevdet Bey mi? Gaye Hanım mı? Yoksa Saray’ın gölgesi Şahap Bey mi? Erdoğan’ın berbat ettiği ekonomiyi toparlamak mümkün değildir.

Bölükbaşı'dan unutulmaz sözler

Siyasetimizin unutulmaz isimlerinden rahmetli Osman Bölükbaşı, ‘Siyasetçilerin geçmişi sözlerine kefil olmalı. Sözleri ileride kendilerinden davacı olmamalı’ derdi. CHP'li Faik Öztrak konuyla ilgili olarak " Sarayın kibir hastalığıyla malul başı, kerameti kendinden menkul, ‘Faiz sebep, enflasyon sonuç’ safsatasıyla, ekonomiyi tek başına yönetmeye kalktı. Hormonlu bir büyümeyle cari açığı azdırdı. Paramızı pul etti, milleti enflasyon canavarının dişleri arasına attı. Bugün Ödemeler Dengesi verileri de açıklandı. Bir yıllık cari açık 58 milyar doları buldu. Bu son 11 yılın en yüksek cari açığı. Dört aylık cari açık ise geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 50 artarak 30 milyar dolara ulaştı. Bu açığın 22 milyar 445 milyon doları döviz rezervleri satılarak kapatıldı. Sarayın sözde Türkiye Modelinin ‘Cari fazla vererek enflasyonu düşürme’ politikası bir kere daha iflas etti." dedi.

CHP Sözcüsü Faik Öztrak; “Seçimin ilk turundan bu yana, paramızın değer kaybetmesi sonucunda, devletin yükümlülükleri nedeniyle, milletin sırtına yüklenen fatura, 1 trilyon 400 milyar lirayı geçiyor. Önümüzdeki günlerde TL’nin değer kaybını yavaşlatmak için, Merkez Bankası faiz artırmak zorunda. Burada da sorun geçtiğimiz dönemde, bankalara zorla satılan düşük faizli kâğıtlar. Bankacılık sisteminde, sistemik bir zafiyetin önlenmesi için, bu kâğıtların da daha yüksek faizli Hazine kâğıtlarıyla değiştirilmesi gerekecek. Buradan da ciddi bir maliyet milletimizin sırtına binecek” dedi.

İşler çığrından çıkıyor

Öztrak açıklamasında özetle şöyle dedi; Saray bugüne kadar işler çığırından çıktığını gördükçe, bir yandan, ihracatçıların dövizlerini zorla ellerinden aldı. Merkez Bankası’nın rezervlerini bankanın arka kapısından sattı. Diğer yandan, ‘Liralaşma’ diyerek hem döviz rezervlerini kuruttu hem de ekonomiyi dolara endeksledi. Ekonomide sahte bir istikrar algısı yarattı. Ülkeyi döviz krizinin eşiğine getirdi. ‘Toplumun temelini altüst etmek için, ulusal parayı yoldan çıkartmaktan daha sinsi ve keskin bir araç yoktur’ diyor ünlü ekonomist Keynes. Bu Hükümet de tam olarak bunu yaptı. Saraydaki sözde iktisatçının 2018’den bu yana, yediği hurmaların faturası, seçimden sonra önüne geldi. Ekonomideki oyuncuların artık hiç güvenmediği Erdoğan da çareyi geçmişte görevden aldığı, bir de üstüne Halk Bankası’nı dolandırmakla suçladığı, Mehmet Şimşek’i, Hazine ve Maliye Bakanlığı görevine getirmekte buldu. Onun ilk işi ise, Sarayın kibirlisinin seçim öncesinde uyguladığı ekonomi politikalarını akıl dışı ilan etmek oldu.

Risk primleri yeniden yükseliyor

Cumhurbaşkanı Erdoğan, oyun içinde kural değiştirerek, saydamlıktan kaçarak, hesap vermeyerek, ülkeyi öyle bir döviz sıkıntısına soktu ki, şimdi yeni atadığı Hazine ve Maliye

Bakanı, sarayın kaçırdığı yatırımcılar ülkeye dönsün diye, Türkçe yerine, İngilizce sosyal medya mesajlarıyla garanti vermek zorunda kaldı. Müslüman mahallesinde salyangoz sattı. Piyasalar önce, ‘Erdoğan politikalarından vazgeçiliyor’ diye düşündü. Seçimin birinci turundan sonra 700 puanı geçen, Kredi Temerrüt Risk primi bir miktar düştü. Merkez Bankası’nın rezervleri eksideyken, hala döviz sattığı, seçimden önce Merkez Bankası’nın araç bağımsızlığını, Erdoğan’ın vesayetine teslim eden, Merkez Bankası Başkanı’nın yeni ekonomi yönetiminde de BDDK Başkanı olarak yer aldığı görülünce, Türkiye’nin risk primleri yeniden yükselerek 500 baz puanın üzerine çıktı. Döviz piyasalarında mayıstan bu yana süren, hararet düşmedi, daha da arttı.

Türk lirası eridi yok oluyor

Türk lirasının dolar karşısındaki değeri eridi. 1 dolar 23,5 liranın üzerine çıktı. Oysa 14 Mayıs’tan önce 1 dolar, 19 lira 58 kuruştu. Seçimden bu yana geçen bir ayda, bir dolar almak için 4 lira 7 kuruş fazla ödemek zorundayız. Döviz bitti. TL pul oldu, olmaya da devam ediyor. Zam yağmuru hızlanıyor. 1 kiloluk Tiryaki çayının fiyatı seçimden önce 96 liraydı, şimdi 138 liraya çıktı. Benzinin litresine 2,70 TL, mazotun litresine 1,40 TL LPG’ye 68 kuruş zam geldi. Sigaraya zam, alkollü içeceklere zam ithal ürünlerin tamamına zam… Şimdi ekmeğin fiyatının fırınlara un desteğinin bitmesiyle 6 liradan 10 liraya çıkması konuşuluyor. Makarnadan her türlü unlu mamule ciddi fiyat artışlarının kapıda olduğu haberleri geliyor.

Ev almak yalan oldu

Fiyat artıyor da bunun çiftçiye faydası var mı? Ne gezer? Biz, ‘Buğdayda taban fiyat 13 bin liranın altına düşmesin’ dedik. Seçim bitti, saray 9 bin 250 lira fiyat açıkladı. Ama geçen yıla göre yüzde 24 fiyat artışı çiftçinin maliyetlerine yetmiyor. Diyarbakırlı buğday üreticisi tohum, mazot, gübre, ilaç, hasat, harman, sigorta derken ‘Bu fiyattan çiftçinin eline kalan sıfır lira’ diye dert yanıyor. Peki, bu çiftçi bu fiyatla nasıl geçinecek? Gelecek sene tarlasını nasıl ekecek? Bu millet nasıl çay içecek? Nasıl işine gidecek? Çoluğunu çocuğuna okula giderken nasıl harçlık verecek? Evine nasıl ekmek götürecek? Paramız pul olmaya devam ettikçe, her şeye zam geliyor. Milletimizin cüzdanını tenceresini boşaltıyor. İnsanlar evinin kirasını ödeyip öyle ya da böyle karnının gurultusunu kesebiliyorsa, kendini yaşadım sanıyor.

Kiralar uçuyor ödemek zor oluyor

Artık ücretle veya maaşla çalışan sabit gelirli bir vatandaşın Bir araba alabilmesi çok zor. Ev almak ise hayal. Ev almayı geçtik, kiralık bir ev bulup kirasını ödeyebilmek bile çok zor. Son bir yılda, 120 metrekare bir evin kirası Tekirdağ’da 3 bin 200 liradan 8 bin 600 liraya İstanbul’da 8 bin liradan 17 bin liraya Ankara’da 3 bin 800 liradan 11 bin 100 liraya, Diyarbakır’da 2 bin 400 liradan 6 bin 300 liraya, Samsun’da 3 bin liradan 7 bin 500 liraya, Sivas’ta 1.400 liradan 6 bin liraya fırladı. Yaşamak sabah işe gidip, akşamın geç saatinde eve dönmek, evinin kirası, çocukların nafakası için ömür çürütmek değil. Bu yaşamak değil.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Oktay Apaydın Arşivi