İşte iktidarın yeni ekonomik modeli

ÖYLE bir memleket isterim ki derdi ünlü şair Cahit Sıtkı Tarancı ve eklerdi; "Memleket isterim. Ne zengin fakir, ne sen ben farkı olsun; Kış günü herkesin evi barkı olsun." Şairin o özlemini hepimiz yıllar sonra yeniden yaşamaya başladık. Son 20 yıllık AKP iktidarı şimdi 'den 70'e hepimize sıkıntıyla, acıyla, yoklukla, yoksullukla, yolsuzlukla, kuyruklarla farklı sıkıntıları yaşatmaya başladı. Acıdır ki bu sıkıntılar artarak devam ediyor. Ülkede artık şaka olmaktan çıkan acı gerçekler var. Örneğin yeni menüler gelişti. İçsiz köfte, sade tost ve boş baklava. Hedefler büyük "Hedef 2023" derken hatta seçim sloganlarında bile "Büyük düşün Türkiye" diyenleri; gördük ki ancak hayatımızı küçülttüler.

İkinci el giyinmek

Merkez Bankası’na faizi düşürterek enflasyon ve dövizi patlatan iktidar, hayatımıza çıkma sebze-meyveyi, boş baklavayı, paralı ısınmayı, kuyrukları ve ikinci elden giyinmeyi soktu.

İktidarın elektrik, doğalgaz ve akaryakıta yaptığı zamlar, ağır kış koşullarıyla birleşince marketlerde fiyatlar uçtu. Yurttaş, birkaç ay önce bir kilogramı için ödediği fiyatın daha fazlasına artık tek sebze alabiliyor. Etiketler, gıdadaki enflasyonun TÜİK’in açıkladığının çok üzerinde olduğunu da gösteriyor. Aslında herkes çaldıklarını bıraksa ekonomi düzelir gibi geliyor bana ne dersiniz ?

Art arda gelen zamların ardından marketlerde sebze-meyve fiyatlarını inceledik. Tezgâhların yanına bile yaklaşılmıyor. Kilo ile sebze alabilmek neredeyse olanaksız. Sebzelerin kilo fiyatlarını yüksek bulanlar gramla, taneyle alışveriş yapmaya başladı. Aralık ayına göre ortalama üç kat artan meyve sebze fiyatları, görenleri de şaşkına çeviriyor.

Yastık altına göz diktiler

Güler mi ağlarmıyız bilmiyorum. Dünyanın en gelişmiş ekonomisi falan derken paldır küldür yuvarlanıp yerlerde sürünen halimize ne desek azdır. Şahane otellerimiz var turistimiz yok, müthiş hastahanelerimiz var doktorlarımızı hızla kaçırıyoruz. Her köşebaşı bir üniversite yapıldı, eğitim kadroları çok yetersiz. Bu örnekleri eminim beyninizde çoğaltabilirsiniz.Beton çimento ile iş bitmiyor.Aslolan insan insan insan.

Aslında bu işler elbet gündemimiz ama bu memlekette cahillik hiç bu kadar kibirli, saldırgan ve hadsiz olmamıştı. Cahillik hiç bu kadar baş tacı edilmemişti. Bilgi hiç bu kadar önemsiz olmamıştı. Utanma duygusu hiç bu kadar görünmez hale gelmemişti. Çekilen tüm sıkıntıların aslında ana nedeni budur. Buraya bir not düşelim. Son olarak ta ekleyelim. Bir iktidarın ülkeyi yönetemediğini, kendisinin bir şey beceremediğini ve çözümü millettin parasında aradığını tek bir cümlede anlarsınız: "Yastık altı..." Milletin yastığına göz koymaya başlayan iktidar "bitmiş" demektir.

Bugün bir yanda elektriği kesildiği için mumda oturan yurttaşların fotoğrafları var gazetelerde, diğer yanda faturasını yakan yurttaşların öfkesi. Bu nedenle enerji sorunu, tüm yönleriyle, bir kez daha Türkiye’nin gündemine oturdu. Türkiye'de siyasi ihanetler, sosyo ekonomik çarpıklıklar ve akıllara durgunluk veren olayların bir tanesi bile Amerika ya da Avrupa basınına yansımış olsaydı, günlerce manşetlerden düşürülmezdi.

Bugün çok söylenen bir söz dizisinde olduğu gibi altın zümrüt içinde yaşayan bir millet olmalıydık.Tarımın cenneti, tohumu taşa atsan, taş filizlenir. 20 den fazla maden var. İncil'deki 7 kilisenin 7'si de burada. Nuhun gemisinin indiği topraklar. Mezopotomya'nın yanı, Göbeklitepe! Hitit,Bizans,Selçuklu tarih fışkırıyor. Yetmezse üç tarafı deniz ve turizm! Kar, yağmur, güneş,nem hepsi var. Cahil ve fakir kalman olanaksızken , halkın yarısı açlık sınırında diğer yarısı fakir yoksul. Sebep? İki sebebi olmalı: Cehalet, ihanet!

Sadece ekonomi mi de değil "Ölüyoruz" Dostlar! Hergün bir yakınınız bir yerlerde tamamen önlenebilir bir hastalık olan Covid nedeniyle yaşamını yitiriyor. Sağlık Bakanlığı verilerine göre haftalık vaka ve ölüm sayıları bir önceki aya göre yüzde 50'den fazla arttı. Hiçbir önlem almayan salgını "Saldım çayıra, mevlam kayıra" mantığı ile yönetenler açıkça toplumun yaşam hakkını hiçe sayıyor. Bir günde artık 250'nin çok üzerinde insan yaşamını kaybediyor.

Bari ölüye saygı gösterin

Görüldüğü gibi omicron zararsız, salgının sonu geldi gibi ifadeler toplumda ve devlette önlemlerin kaldırılmasından başka işe yaramıyor. Sırf dikkat çekmek, hoşa gitmek için bu iş bitti mesajları veren akademisyenler lütfen bin düşünüp bir konuşsun. En azından her gün annesini, babasını, eşini ve çocuğunu kaybeden yüzlerce insana saygı için.

Dostlar hergün 100 binin üzerinde günlük yeni vaka (saptanabilen. Tarama yapsak, 200 binden az değil) ve hergün 250 ve üzerinde ölüm."Hani bu hafif geçecekti" Bakın artık endişelenmeye mahal var, endişelenmeliyiz. Bilim insanı Prof.Dr Mehmey Ceyhan bu konudaki sayılı uzmanlardan ve diyor ki ; Devlet kısıtlamaları artırmalı. Bireyler maske ve mesafe önlemlerine daha fazla dikkat etmeliyiz. Aşılamayı azaltıcı değil, artırıcı açıklamalar yapmalıyız ve önlemler almalıyız. Salgının neresindeyiz, şu zaman bitiyor, omicrondan korkmayın, hafifledi deyip halkın önlemleri gevşetmesine neden olmamalıyız. Sonuna geldik, bitti bitiyor demek bilim insanlarının işi değil, bizler falcı değiliz. Her gün ölen 200'den fazla kişi bunları söyleyen arkadaşlarımızın babasının kesesinden gitmiyor"

Haksız mı ? 1 Ocak’tan beri 7500’e yakın insanımız Covid nedeniyle vefat etti. Kötü günler geride kaldı, grip gibi oldu, bitti gibi söylemlerin bir anlam ifade etmediğini görüyoruz. Önlem gerekiyor.

En çok faturalar vurdu

İBB'nin her ay İstanbullularla yaptığı anketin sonuçlarına göre, ocak ayında vatandaşın gündemi elektrik ve doğalgaz zamları oldu. İstanbulluların yüzde 60'ı geçinecek kadar kazanmadığını söyledi. Stres seviyesi en yüksek olan grup ise, 10 üzerinden 8.3 oran ile ev kadınları oldu.Ve Dostlar; Özetle durum şu; fatura ödeyen bizler; asla fatura ödemeyenlerden çözüm ve insaf bekliyoruz.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) İstanbul Planlama Ajansı’nın her ay yayımladığı İstanbul Barometresi araştırmasının ocak ayı sonuçları açıklandı. Katılımcıların yüzde 56’sı ekonomik sıkıntıların, yüzde 15.2’si elektrik ve doğalgaz zamlarının, yüzde 7.1’i Covid-19’un ev içinde en çok konuşulan konular olduğunu belirtti. Bu konuları ailevi olaylar, sağlık sorunları ve İstanbul'da görülen yoğun kar yağışı takip etti.Yurttaşların işsizliğe, yoksulluğa, pahalılığa tepkisi, yüksek elektrik faturalarıyla zirveye ulaştı.

Yarısı faturalar dedi!

Katılımcıların yüzde 54.1’i Türkiye’nin gündeminin; elektrik ve doğalgaz faturalarına gelen zamlar olduğunu düşünüyor. Yüzde 31.6'sı da pazar ve market fiyatlarındaki artışın Ocak ayında Türkiye'nin gündemi olduğunu belirtti. Ocak ayında İstanbulluların yüzde 52.9’u yakın dönemde Türkiye ekonomisinin kötüleşeceğini düşündüğünü ifade etti.

Daha da kötü olacak

Ocak ayında İstanbulluların yüzde 44.5’i ise, kendi ekonomik durumlarının kötüleşeceğini düşündüğünü aktardı. Ocak ayında katılımcıların yüzde 59.4'ü geçinecek kadar kazanamadığını belirtti. İstanbullular, geçen seneye göre ürün fiyatlarında ortalama yüzde 101.5 artış olduğunu düşünüyor. Türkiye ekonomisinin kötüleşeceğini düşünenler, geçen seneye göre ürün fiyatlarında ortalama yüzde 123.7 artış görüldüğünü ifade etti.

Geçinmek için bin lira gerekli

Katılımcılar, kirada yaşayan iki çocuklu bir hanenin İstanbul’da geçinebilmesi için ortalama ayda 8 bin 900 TL hane gelirine sahip olması gerektiğini kaydetti. Ortalama hane geliri 8 bin 900 TL'nin altında olan 4 kişilik hanelerin oranı yüzde 79.7 olarak ölçüldü. İstanbulluların ortalama stres seviyesi 7.4 ve kaygı seviyesi 7.5 olarak ölçüldü. Katılımcıların Ocak ayındaki yaşam memnuniyeti seviyesi 10 üzerinden 4.5 olarak belirlenirken, mutluluk seviyesi ise 5 olarak ölçüldü.

Kadınlar çileyi çekiyor

İstanbul'da farklı grupların duygu durum seviyeleri karşılaştırıldı. Stres seviyesi en yüksek olan grup 10 üzerinden 8.3 oran ile ev kadınları oldu. Yaşam memnuniyeti en düşük grup 3.4 ile iş arayan ama bulamayanlar oldu. Spor yaptığını söyleyenler katılımcılar, olumsuz duyguları en düşük olan grup oldu

Bu kadar haltı neden yediniz?

CHP Sözcüsü Faik Öztrak, finansal türbülansın ödemeler dengesi rakamlarında da kendini gösterdiğini söyledi. İktidarın ekonomi politikasını eleştiren Öztrak, "Gerçekten bu kadar haltı siz neden yediniz? Yoksa oynadığınız oyunun amacı, milleti açlığa mahkum edip, kaybettirdiğiniz özgürlüklerini unutturmak mı?" dedi. “2021 Aralık ayında ‘Köpük alıyoruz’ diyerek sebep oldukları finansal türbülans, ödemeler dengesi rakamlarında da kendini gösteriyor” ifadelerini kullanan Öztrak, yaşanan süreçleri tek tek anlattı.

Döviz şahlandıkça ‘rekabet gücü artıyor' dediler. ‘Cari denge düzeldikçe, enflasyon da düşecek' dediler. ‘Faiz sebep enflasyon sonuç' safsatası için bolca mürekkep tükettiler. Sonuç: TL’deki olağanüstü değer kaybına rağmen, cari açık düşmek bir yana, 2021 son üç ayında arttı.

Yeni ekonomik model

Merkez Bankası’na faizi düşürterek enflasyon ve dövizi patlatan iktidar, hayatımıza çıkma sebze-meyveyi, boş baklavayı, paralı ısınmayı, kuyrukları ve ikinci elden giyinmeyi soktu. Açıkçası böyle bir zulmü bu millet ne gördü ne yaşadı. Esnafın elektrik faturası, artık ödediği kirayı aştı. Bu zamları hangi yandaşları doyurmak için bu zamları bu milletin sırtına yüklediniz?Dicle kenarında kurdun kaptığı koyun bile benim mesuliyetimdedir, diyen kimdi? Isparta’da elektriksizlikten donarak ölen vatandaşın hesabını kim verecek şimdi? Bu çağda vatandaşını böylesi ölüme terk edenler, bir de ölüm nedenini gizlemeye kalktılar.

Faturada suçlu yine CHP !

Sözde enerji zirvesinden indirim çıkmadı! Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, elektrik şirketleriyle yaptığı görüşmenin ardından açıklama yaptı."Elektrik ve doğalgazda indirim yok. Faturaları aynen ödeyeceksiniz" dedi. Enerji Bakanı Fatih Dönmez yüksek faturalarla ilgili muhalefeti suçladı. Fahiş faturaların sebebinin küresel olduğunu söyledi. Faturalarda iyileştirme beklenirken Dönmez, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu hedef aldı.

Biliyorsunuz Kılıçdaroğlu iktidara “Kahvehane elektrik faturası Aralık’ta 6 bin, Ocak’ta 28 bin lira. Fırın Ekim’de 203 bin lira, Ocak’ta olmuş 755 bin lira Nasıl ödeyecek esnaf bunu? Maliyete yansıtsa kim alacak o ürünü? Kim yaptı bu zammı? Bay Kemal mi yaptı yoksa?”diye sormuştu

Valla şimdi.yeniden sormak lazım Vatandaşımızın sizlere talimatı olan zamları geri alacak mısınız? Yoksa milletimize faturalarla zulüm yapmaya devam mı edeceksiniz? Anlaşılan iyileştieme vs yok zamlı fatura tahsilatına devam. Bakın bu milletin ahı vallahi tutar. Yol yakınken bu işten dönün çileye son verin.

ELDE NE KALD Kİ?

Sevgili dostlar. Bunların ışığında tüm bu yıkımın sonunda elde ne kaldı? İtibarı sıfırlanmış Türk Lirası. Artan dolarizasyon. Şahlanan enflasyon. Düşmeyen cari açık. Artan piyasa faizleri. Kamu mali dengelerine eklenen ilave yükler. Gerçekten bu kadar haltı siz neden yediniz? Yoksa oynadığınız oyunun amacı, milleti açlığa mahkum edip, kaybettirdiğiniz özgürlüklerini unutturmak mı? Oynadığınız oyun yoksa, sırf bundan mı ibaret?

Faturalar Batı ülkelerinde de yüksekmiş

Cumhurbaşkanı Erdoğan, batı ülkelerinde elektrik ve doğalgaz faturalarının yüksek olduğunu, bunu televizyonda gördüğünü, bizde ise öyle olmadığını, her tür indirimi yaptıklarını, vatandaşı enflasyona ezdirmediklerini söyledi ama. Dostlar bakın! Bizdeki gıda enflasyonu ABD, İngiltere ve Almanya’daki toplam gıda enflasyonunun neredeyse 3 katı. Bizi kıskanan(!) Almanya'da enerji enflasyonu yüzde 18,3.Ülkemizde yüzde 48,8.Bizdeki enflasyon dışarıdan falan değil.Düpedüz yanlış uygulamalar mamulü OECD enflasyon rakamlarını artık, “Türkiye dahil” ve “Türkiye hariç” diye açıklamaya başladı.Çünkü Türkiye’yi dahil ettikleri zaman iş çığırından çıkıyor. Esasında OECD bizdeki yüksek enflasyonun etkisinden kendisini kurtarmaya çalışıyor. Bunların sevdiği IBAN, sevmediği gariban. Dolar kuru Aralık başındaki seviyeye geldi ama son 2 ayda; Benzine yüzde 59, Mazota yüzde 65 zam geldi.“Pazar tezgâhında: Tek bir salatalığın fiyatı 5 lira 13 kuruş. Tek bir patlıcanın fiyatı 5 lira 25 kuruş. Tek bir domatesin fiyatı 2 lira 63 kuruş. Tek bir yeşilbiber 2 lira. Tüm bu sebzelerden birer tane alsanız, ödeyeceğiniz para 15 lira…” Bir defa daha söyleyelim, vakit daralıyor. Büyük bir gıda krizi kapımızda.Kamyoncu esnafı kontak kapatma noktasına geldi. Çiftçilerimiz perişan. Gübre fiyatlarının son bir yılda 5’e katlanması yetmezmiş gibi, ikiye katlanan mazot fiyatları çiftçimizi ezip geçiyor.”

ZAMLAR ÖLDÜRÜYOR

Akaryakıt fiyatları son dönemde ardı ardına zamlandı. Bu artış da iğneden ipliğe her şeye yeni zamlar olarak yansıyor. Akaryakıt fiyatlarındaki artışlar, sürücülerin bütçesine de çok büyük bir darbe vuruyor. Vatandaşlar artık sadece zorunlu durumlarda arabalarını kullandıklarını, kontağı çalıştırmanın “lüks” haline geldiğini söylüyor. Son zamlardan sonra arabasını satmayı düşünenler hatta satanlar dahi var.Bu durum trafiğe de yansımış durumda. Yoğun trafiğiyle bilinen İstanbul'da bile yer yer rahatlamalar görülüyor.Çünkü sürücüler akaryakıt zamlarından dolayı eski sıklıkta araçlarını trafiğe çıkaramıyorlar, “Gaza basmaya dahi çekiniyoruz” diyorlar.

Bugün son sözüm: Cahit Sıtkı Tarancı'nın, "Memleket İsterim" şiir olsun. Bugünün özlemlerini güzel anlatıyor çünkü

Memleket isterim

Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun;

Kuşların çiçeklerin diyarı olsun.

Memleket isterim

Ne başta dert, ne gönülde hasret olsun;

Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.

Memleket isterim

Ne zengin fakir, ne sen ben farkı olsun;

Kış günü herkesin evi barkı olsun.

Memleket isterim

Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun;

Olursa bir şikayet ölümden olsun.

Cahit Sıtkı Tarancı

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Oktay Apaydın Arşivi