Memleketin bereketi kaçtı!

Bakan Nebati'de hiperenflasyon kounusunda pes etti. Son yaptığı açıklama ile bunu ilan eden Nebati, gözlerindeki ışıltıyla "Enflasyon yavaş yavaş yoluna giriyor." demiş. Ayrıca sene sonuna kadar da enflasyonla mücadeleden ümit kesilmiş ki enflasyonun Aralık ayından itibaren düşeceğini söylemiş. Sene sonuna kadar battı balık yan gider. Gördünüz mü ? Enflasyonla mücadele nasıl oluyormuş. Aslında bakanım iftar sonrasında bizimle şakalaşmak istemiş, Hafiften dalga geçmiş. Yoksa koca bakan, 8 ay sonraya gün veriri mi?. Münafıklar hemen ortaya salındı. Öyleydi böyleydi. Diye. Yok öyle yağma dostlar! AKP iktidarı ve şürekâsı, önce bozuyor, sonra yankesici misali, havaya bakıp ıslık çalarak olay yerindeki kalabalığa karışıp, suç mahallinden sıyrılmaya çalışıyor. Azdırdıkları hayat pahalılığını sadece seyrediyorlar. Sorumluluğunu üslenmediklerini hatalarını unutturmak için, her işi bıraktılar,
 

Nas değil pes dediler
Ayrıca sene sonuna kadar da enflasyonla mücadeleden ümit kesilmiş ki enflasyonun Aralık ayından itibaren düşeceğini söylemiş. Sene sonuna kadar battı balık yan gider. yani meşhur ideal çöktü. Nas yerine PES dediler. Bence de bu iktidara PES yakıştı. Bakan Nebati “Verim patlaması olacak. İnşallah savaş bir an önce bitecek. Turizm gelirlerimiz artacak. Enflasyon makul seviyeye inecek.”Ondan sonra fiyatlar düşecek. Ölme eşeğim ölme yaz gelecek.Ayrıca Bakan Nebati Kur Korumalı Mevduatın 695 Milyar TL’ye çıktığını söylemiş. Bu durumu olumlu bir şeymiş gibi anlatıyor. KKM’nin yükü Hazinenin üzerinde. Yaşanacak bir kur krizi Hazineyi batırır.Kendi siyasi geleceklerini kurtarmak için memleketi ateşe atıyorlar. Ama gerçek şudur ki Aralık ayına kadar enflasyon düşmeyecek. Geçen yıl 21 Aralıkta aylık enflasyon %13.58’di. Bunun altına düşmemesi zaten hiperenflasyon demektir.Allahtan korkmaz kuldan utanmazlar.
Ama şuda var tabi. Bu ülkenin ATM'lerini geçen yılın 5 lirasına tekabül eden yeni seri 50 liralık banknotlar ile doldurmuşlar. Çıkarın artık utanmayın şunun 500 liralığı, 1000 liralığı. Bu ekonomi yönetimi ülkeyi elinde mızrak kıçında yaprakla gezen, birkaç parça ürün almak için tomarla para taşıyan afrika kabilelerine çevirdi. Biz bunu hak ettik mi o da ayrı tartışma bence ETTİK.
 

Nereye sallarsan salla
Bakan Nebati: "Aralık ayından itibaren bu ülkede her ay enflasyonun nasıl düştüğünü hep beraber göreceğiz ve yürüyeceğiz" Yarını göremeyen Bakan Aralık'a tarih veriyor. Hatta Nebati gözlerindeki ışıltıya da güvenerek ne demiş biliyormusunuz ? Nebati; "Bu ülkede yaşıyoruz. Sokağında, pazarında, sofrasında, yolundayız. Otobüse de minibüse de biniyoruz hiç merak etmeyin. Bu dünyadan kopuk yaşamıyoruz. Bu dünyanın, ülkenin içerisindeyiz. Bu milletin gençlerin, kadınların, çocukların, iş dünyasının, çalışanların ne istediğini biliyoruz ve sıkıntıları paylaşıyoruz. Bu sıkıntıların üstesinden gelecek azmi de ortaya koyuyoruz. Koymaya devam edeceğiz. Aralık ayından itibaren bu ülkede her ay enflasyonun nasıl düştüğünü hep beraber göreceğiz ve yürüyeceğiz. İşler daha iyi olacak" "dedi. Dağılabilirsiniz DOSTLAR
 

Nereden nereye geldik?
Gelelim bu sözlerin Türkçe mealine Dostlar.Bakan Nebati işe başladığında TÜİK enflasyonu % 21 idi. Dört ayda % 61 oldu. Utanmadan "piyasada işler çok iyi" diyor. Dr. Nureddin Nebati: "Enflasyon yavaş yavaş yoluna giriyor." demiş. Ayrıca sene sonuna kadar da enflasyonla mücadeleden ümit kesilmiş ki enflasyonun Aralık ayından itibaren düşeceğini söylemiş. Sene sonuna kadar artık bundan sonra battı balık yan gider. Ekonomi kurmayı "Biz seyrederiz alemi" diyor. Tabi alemde sizi beceriksizliklerinizi seyrediyor o da ayrı. Nebati; Pazara, markete gitse yolun yol olmadığını görür. Her şey ateş pahası.Yaz gelince domates 30 TL den 10 TL ye düşünce sorun bitmiş mi olacak? Bence bu kafa ile sürünmek garanti. Şimdi bu koundan fazla uzaklaşmadan Metropoll Araştırma'nın anketinde yer akan bazı rakamlara gözatalım. Bu ülkede ekonominin hızla battığı hiperenflasyonun çöktüğü şu günlerde: Vatandaşların %63'ü özel araç kullanmayı bıraktı.%62'si ET tüketmeyi bıraktı. %58'i daha az çamaşır yıkıyor.Bakın burası çok önemli ! %50'si yemek öğünlerini azalttı.%32.9'u zaman zaman aç kalıyor Ama Bakan Nebati'ye göre piyasalar iyi ve canlı! Yine farklı bir tarihi işaret edip ‘alaşağı edeceğiz’ dedi! Bakan Nebati, tutmayan enflasyon tahminlerine yenisini ekledi. Zamanında da söylenenleri anımsayalım yararı var; Buyrun ne demişler ; "Recep Tayyip Erdoğan: Verin kardeşinize yetkiyi, Hazirandan sonra nasıl düzeliyor her şey.
 

Ömür gitti yalanları bitmedi!
Vallahi bende derim ki bir gece yarısı kararnamesi kadar görev süresi olan Bakan Nebati, Aralık ayına gün veriyor.Ağam bizle dalga geçiyor. Ve final. Bakan Nebati'den enflasyon mesajı: Her ay düşecek: MÜSİAD’ın geleneksel iftar yemeğinde konuşan Hazine ve Maliye Bakanı Dr. Nureddin Nebati, “Türkiye’deki enflasyon yavaş yavaş yoluna giriyor. Artık yaz geliyor."
 

Esnaf ve vatandaş bitti
Bu sözlere karşın sokakta her şey ters gidiyor. İğneden ipliğe hemen her şeye gelen zam esnafı da etkilemeye devam ediyor. İşleri neredeyse yarı yarıya düşen esnaf; fiyatlara zam yapsa müşteri kaybettiğini, indirim yapsa maliyetini karşılayamadığından dert yanıyor. Esnaf bu çıkmazı yaşarken Bakan Nebati piyasada işlerin iyi ve canlı olduğunu söyledi. Bu sözlerin gerçeği yansıtmadığını ifade eden esnaf, "Piyasalarda bir canlılık yok. Zararımızı karşılayamadığımız günleri yaşıyoruz. Piyasada herhangi bir hareket yok" dedi.Artık ne yazık ki benim ülkemde vatandaşlar pazarda vitrin gezer gibi dolaşıyor. Artan hayat pahalılığı tüm yurttaşları ve sektörleri derinden etkilemeye devam ediyor. Girdi maliyetlerindeki yüksek artışlar, satış fiyatlarına da etki ediyor. Bu artışı etiketlere yansıtmak zorunda kalan esnaf da işlerinin düşmesinden dert yanıyor. Esnaf, yurttaşların alım gücünün çok düştüğünü, temel ihtiyaçları dışında para harcayamadıklarını anlatıyor. Fiyatları artırdığında satış yapamadığından, düşürdüğü zaman da masrafını çıkaramadığından bahsediyor.
Esnaflar “Piyasalarda bir canlılık yok. (Dükkanı) Açıyoruz, ancak masrafları çıkartıyoruz, kapatıp gidiyoruz. Piyasada herhangi bir hareket yok. Doların çıkmasından dolayı ürünler çok pahalı. Eskiden 2-3 parça alıp 100-120 lira verirken; bugün 2-3 parça aldıkları zaman 200-250 liraya tekabül ediyor. Bu da insanlara bir yük oluyor. Onun için işlerde düşüş var. 2 tane alacağına 1 tane alıyor" diyorlar.

Enflasyonda şampiyonlar ligindeyiz!
Türkiye tüketici enflasyonunda, dünyada en yüksek enflasyona sahip 6. ülke oldu. Türkiye’yi en büyük 10 ekonomi arasına sokacaklarını söylediler, ama dünyada en yüksek enflasyonu yaşayan 10 ülke arasına ancak sokabildiler. Bütün bunların sorumlusu kim? Bu ülkede kimin hükümeti var, kim hükümetin başında? Son bir yılda; patates yüzde 207, salatalık yüzde 193, patlıcan yüzde 185, margarin yüzde 160, kabak yüzde 153, karnabahar yüzde 146 zam görmüş TÜİK’in makyajlı fiyat toplama sistemiyle. Ama söylüyorum bunlar daha iyi günlerimiz. Doğalgaza yapılan fahiş zamlar bu rakamlarda yok. Yine son bir yılda; kömür yüzde 221, mazot yüzde 210, LPG yüzde 193, benzin yüzde 161, tüp gaz yüzde 137 zam görmüş. Bunlar iğneden ipliğe her şeyin girdisi. Artan bu maliyetler marketlerin raflarına, manavların, pazarcıların tezgâhlarına, kasapların vitrinlerine bundan sonrada yansımaya devam edecek. Anlaşılan bu yıl enflasyon yüzde 70’i de geçecek.

Piyasa tamamen durdu
Vatandaş diyor ki ; “Maliye Bakanımız piyasalar derken herhalde birkaç tane markette olan sıralardan bahsediyor. Canlılık sadece orada. Ne lokantalarda canlılık var ne diğer yerlerde. Dükkana gelen esnafa soruyoruz, ‘yemeğe geldik ama siftah yapmadan geldik’ diyorlar. ‘Aç mı kalalım?’ diyerek geliyorlar. Burada herhangi bir canlılık göremiyoruz. Satışlarda yüzde 20 civarında düşüş var ama girdi fiyatlarında da yüzde 200 artış var. Şu an zararımızı karşılayamadığımız günleri yaşıyoruz. İnsanlar aparatiflerle idare ediyor, öğlen yemek işini kaldırıyor. Sabah kahvaltısı ve akşam yemeğini evde yiyerek idare etmeye çalışıyorlar."
 

Ekonomistler uyarıyor ama...
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) yıllık enflasyonu yüzde 61.14, Enflasyon Araştırma Grubu (ENAGrup) ise yüzde 142.63 olarak açıkladı. Vatandaşın alım gücü günden güne hızla erir, başta asgari ücret olmak üzere ara zam talebi kuvvetli bir şekilde dile getirilirken, AKP Hükümeti ise bunu “olağanüstü şartlar oluşmadığı” gerekçesiyle görmezden geliyor. ENAGrup Kurucusu Ekonomist Prof. Dr. Veysel Prof. Dr. Veysel Ulusoy; "Maaşlara ara zammın yapılmak zorunda bundan kaçış yok. Sadece asgari ücrete değil, özel sektörü de kapsayacak bir maaş düzeltmesi şart” dedi.
 

KKM zengini zengin edecek
Tarihte asgari ücret zammının bu kadar kısa sürede eridiği bir dönemin olmadığını aktaran Ulusoy, zamların bekletilip seçim yatırımı yapılmasının çok yanlış olduğunu söyledi. Ulusoy, “Bekletilen maaş zamları ekonomiyi daha yanlış yerlere götürür. Halkın parasını vermezse bu, halkı yoksullaştırmaktır. Hükümet tercihini ya halkın çoğunluğu tarafında kullanacak ya da Kur Korumalı Mevduat Sistemi'nde (KKM) olduğu gibi bir avuç kesimi zengin etmek için kullanacak” dedi.
 

Hiperenflasyon dönemi başladı
Hiperenflasyon tanımının yıllık yüzde 200'ün üzerine çıkan enflasyonda kullanıldığını hatırlatan Ulusoy, ancak yeni jenerasyon hiperenflasyon tanımında farklı unsurların yer aldığını kaydetti. Çift haneli işsizlik, gelirsizlik ve yıllık enflasyonun OECD ortalamasının 10 katı olmasının hiperenflasyon olarak tanımlanabileceğini aktaran Ulusoy, bu şartlar altında Türkiye'nin hiperenflasyon sürecine girdiğini ifade etti.
 

Yapısal reform olmadan çare bulunamaz
Hükümetin aralık ayından itibaren baz etkisiyle enflasyonun düşmesine bel bağladığını söyleyen Prof. Dr. Veysel Ulusoy, bir program ve yapısal reform olmadan enflasyonun sadece baz etkisiyle düşürülmesinin acizlik olduğunu vurguladı. Hükümetin baz etkisiyle seçime gitmek istediğini anlatan Ulusoy, “Hayat pahalılığı inanılmaz derecede artacak. Ortada bir ekonomik başarı yok. KKM gibi ek faiz uygulamaları ile dahi dövizi düşüremiyorsunuz. Reformlara şu an başlasak bile 3-4 yıl restorasyon sürer” dedi.
 

Sorumluluktan kaçıyorlar mağduru oynuyorlar
Bakın Dostlar ! “İnsanoğlunun dünyada başvurduğu en umutsuz iş sorumluluktan kaçmaya çabalamasıdır” diyor Kemal Tahir, ünlü “Kurt Kanunu” romanında “Sorumluluktan kaçmak, insanın kendine ve topluma karşı işleyebileceği en sefil suçtur. Amacı ister kazanç, ister suçunu cezasız atlatmak olsun, insanın sorumluluktan kurtulmasına imkân yoktur” diyor Kemal Tahir. Tüm yetkileri elinde toplayıp, tek başına ülkeyi yönetmeye kalkan ama hata üstüne hata yapıp, bugün de hatalarının sorumluluğundan kaçmaya uğraşan, bir kişi iş başında… Erdoğan, 2018’de seçimlere birkaç gün kala, “Verin kardeşinize yetkiyi, faizle, şunla bunla nasıl uğraşılır görün” demişti. Yetmedi; 2019 mahalli idare seçimlerine giderken, “Türkiye ekonomisinin sorumlusu benim, ben! Şu anda devletin başında kim var? Tayyip Erdoğan var” diye bas bas bağırdı. Tek başına koltuğa oturdu, ondan sonrada kriz üstüne kriz çıkarttı. Ama her krizden sonra önce bakkalı, marketi, manavı terörist ilan etti. Soğan depolarını bastı. Yetmedi, “dış güçler” dedi. Hep sorumluluktan kaçtı. Ama o gün, bugün; milletimiz rahat yüzü görmedi.
 

Acımayacağım diyor ama...
Bugünlerde tekrar, “Milletin aşına, ekmeğine, geçimine göz dikenlere acımayacaklarını” söylemeye başladı. Milletin aşına işine göz diken kim? Bugün, tarımın ana vatanı olan bu güzelim topraklarda, insanlar ekmek için, yağ için, ucuz kıyma için kuyruktaysa, markette şekerin satışına kişi başına 5 kilo sınır geldiyse, bunun sorumlusu kim? Bu ülkede hükümet kim? Recep Tayyip Erdoğan! Bugün bu ülkede insanlar tostun, baklavanın boşuna mahkûm olduysa, etin dürümünü yiyemiyor, dumanına tutulmuş dürüm ekmeğiyle nefis köreltiyorsa, bunun sorumlusu kim, hangi hükümet? Ülkeyi yönetemeyen kim? AKP.
 

Memleket sıkıntı içinde
Siz belediyenin bakraçla gönderdiği manda yoğurduna, Medine hurmalarını doğrayıp, üstüne birde kestane balı döküp, yulaf ekleyip yiyip yatarken şifa niyetine gövdeye indirirken yönetemeyip yangın yerine çevirdiğiniz bu güzelim ülkede, Bağ-Kur emeklisi, çok sevdiği kuru üzümü alıp yiyemediğini söylüyor. Başındaki örtünün, ayağındaki ayakkabının kendisinin olmadığını, ölenlerin dağıtılan eşyalarını giymek zorunda kaldığını anlatıyor. Ülkenin bereketini kaçırdınız. Domates fiyatı sizin yönetiminizde, bir yılda üçe katlandı, rekor kırdı. Marketler “çıkma meyve” reyonu açtı. Vatandaş ucuz olsun diye çürük meyve peşinde koşar oldu. Bu pahalılığın sorumlusu kim? Bu yoksulluğun sorumlusu kim? Bu ülkede hükümet yok mu? Ülkeyi kim yangın yerine çevirdi? Recep Tayyip Erdoğan!
 

Ramazan huzur ve bereket getirsin
Ramazan ayındayız, oruçlar tutulup iftarlar açılıyor.Mübarek Ramazan ayında edilen duaların, yapılan ibadetlerin kabul olmasını diliyoruz. Bir kere daha Ramazan’ın ülkemize, huzur ve bereket getirmesini temenni ediyoruz. Ama Ramazan öncesinde yeni bir zam yağmuruyla karşı karşıya kaldık. Gelen zamlarla şekerin tadı kaçtı. Şu Ramazan günü iftarda bir tatlı yemek için küçük bir servet ödemek gerekiyor. Et fiyatları zaten çok yüksekti, ayrıca artık iyice ulaşılmaz oldu. Kıyma 120 liraya, pirzola gibi etlerin kilosu 200 liraya, bonfilenin kilosu 250 liraya dayandı. Süt ve süt ürünlerinde zaten bir zam bekleniyordu. Ama el insaf, bu kadarda olmaz. Eskiden “peynir ekmekle karın doyurmak” diye bir şey vardı. Şimdilerde beyaz peynirin kilosu 90 liraya dayandı. Birde yanına Ramazan’da pide alacaksanız, 2012 yılında 400 gramı 1,5 lira olan pide bugün hem 330 grama düşürüldü, hem de fiyatı 6 liraya çıktı. Gramajla falan oynayarak sanki çok artmamış gibi yapmaya çalışıyorlar. Algıyı yönetiyorlar. Daha birkaç hafta önce, “Bir marul 10 lira olur mu?” diyorduk. Bugün bir demet maydanoz oldu 10 lira… Marul 20 lirayı gördü. Antalya Hali’nde meyvenin sebzenin merkezinde; domates 17 lira, patlıcan 18 lira, kılçık biber 40 lira. Bunun üstüne bir de yol parası var, mazot parası var, komisyoncu parası var, bakkalın, manavın, pazarcının kar payı var.

SON SÖZ: Mehmed Kemal’in (Kurşunluoğlu) dizelerindeki gibi: “Bir tencere kaynar ocakta, et mi kaynar, dert mi kaynar, bilinmez. Bir adam gezer sokaklarda, işi var mı, gücü var mı, sorulmaz.”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Oktay Apaydın Arşivi