Nereden nereye?

Haber ajanslarına göz gezdirirken, iktidar partisinin önceki seçimde kullandığı seçim şarkısı geldi aklıma. “Neredeen nereyee, geldi Türkiye” diyordu.
Nereye geldiğimizi görüyoruz da nereye gittiğimiz meçhul!
Bunca yıldır olağanüstü yetkilerle donatılmış bir hükümetin bizi getirmesi gereken yer burası mı olmalıydı? 
Hangi alanda geliştik ve büyüdük? Tarım alanında mı, hayvancılıkta mı? Sanayide mi?
    ***
Sosyal devlet olmaktan bahsedebiliyor muyuz?
Mesela; Eğitimde eşitlikten bahsedebilmeliydik. Zenginin de yoksulun da çocuğu aynı eğitimi alabilmeliydi. Bir ülkede neden özel okul, devlet okulu diye ayırım olur?
Sağlıkta; Bu ülkede yaşayan her vatandaşın eşit haklara sahip olması ve istediği tedaviye ulaşması sağlanabiliyor mu? 
    ***
Depremin üzerinden günler geçmiş olmasına rağmen, hala sağlıklı ve sürdürülebilir yaşam  alanları oluşturulmamış. Çadır bulan var, bulamayan var... 
Çadırda kalanların bir kısmı da selden dolayı terk etmek zorunda kalmış. 
İzlediğiniz görüntüleri Türkiye’de değil de başka bir yerde olmuş gibi izleseniz o ülke hakkında düşünceniz ne olurdu?
Sahiden de  dünyanın bizi kıskandığını söyleyenlere hala inanıyor musunuz?
***
Geçmişten bu yana sayısız seçime katılıp oy kullandık. Sandık güvenliği ile ilgili olarak son yıllardaki kadar şüphe ettiğimiz seçimler olduğunu hatırlamıyorum. Bugün ise seçim ile ilgili sohbetlerde ilk dillendirilen şey, “Acaba adil bir seçim yapılacak mı? Hile olur mu? Trafoya kedi girer mi?”
Neredeen nereyeee?
***
Yardımlaşma gerektiren zamanlarda yaptığımız bağışların yerine ulaşıp ulaşmadığı konusunda hiç şüphemiz olmazdı. Oysa geldiğimiz noktada her şeye şüphe ile bakar olduk. Bu da yardımlaşma kültürümüzü yok etti ne yazık ki! Yapılan bağışları sorgulamak durumunda kalacağımız kimin aklına gelirdi?
Düşünün, dünyanın taa bir ucundan Madonna bile sosyal medya hesabından bağışların Haluk Levent’in başında olduğu AHBAP’a yapılması notunu düştü.
Neredeen nereyeee?
    ***
Bu ülkede emekli olmuş, epeyce yaş almış, sıcacık evinde torun sevecek yaşta insanların evsiz kalışını, evinin kirasını ödeyememesini, et kuyruğunda, ucuz ekmek kuyruğunda saatlerce soğukta beklemesini izliyoruz. 
Artık insanlar günü kurtarma derdinde ve geleceğe dair hiçbir umudu yok. Ne ev sahibi olma, ne yazlık alabilme, ne tatile çıkma, ne de emekli olup dünyayı dolaşma hayali...
Neredeen nereye?
    ***
Eskiden bütçemiz dar da olsa, markette kağıt peçete, kağıt havlu gibi temizlik ürünlerini inceleyebiliyorduk. Kaç katlı olduğuna bakıp, en azından kaliteli bir ürün için harcama yapmak önceliklerimizdendi. Şimdi en ucuz hangisi, hangi market indirim yaptı diye bakıyoruz.
Aslında üretici firmalara da bir öneri yapmak isterim. Her şirketin reklam bütçesi olarak epey bir miktar ayırdıklarını biliyoruz. Bu reklam bütçesini şu sıkıntılı zamanlarda ürün fiyatlarına yansıtmaları ne güzel bir hareket olurdu.
    ***
Bilirsiniz, hanımlar sosyalleşmek için evlerde gün tertip ederler. Bu günlerde ev sahibine çeyrek altın veya belli bir miktar nakit para götürülür sırasıyla. Hem sohbet, hem de evin bir ihtiyacı için bir nevi para biriktirilmiş olur.
Şimdilerde de bazı hanımlar devam ediyorlar bu günlere. Ancak ikramlar eskisi gibi değil ve evlerde çeşit çeşit börekler, çörekler yapılmıyor. Bir kahve, yanına bir küçük tatlı ikramı olarak gerçekleşiyor. Ve bu günlerde artık altın ve para yerine ne götürülüyor biliyor musunuz?
Belirlenen miktarda  şeker/un, veya başka gıda ürünleri market hediye çeki de olabiliyormuş...
Neredeen nereyeee?!
    ***
İş insanları susuyor, gidişat hakkında görüş bildiren yok. Halk zaten sesini duyuramıyor.
Meydanlar seçimde kimi desteklediklerini boy boy ilanlarla duyuran tarikatlara kaldı!
İnsanların çaresizliğinden, yoksulluğundan kimse bahsetmiyor.
Hani seçime giderken, yerli otomobilin ön siparişleri alınmaya başlamış, uçakta yapılacakmış vs. güzel güzel anlatıyorlar. Birkaç hafta içinde gaz-petrol de bulurlar... Ama milletin derdi başka!
Ramazan pidesinin fiyatı ne kadar olacak?
Neredeen nereye geldi Türkiye!
Sevgiyle kalın
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sevim Güney Arşivi