Fakir fukaraya vermek bereket getirirmiş!

Yoksulluk sınırının 25 bin 365 lira olduğu bir ülkede asgari ücretin 5 bin 500 liradan 8 bin 506 liraya çıkarılmasına “Cumhuriyet tarihinin hem TL hem de dolar bazındaki en yüksek asgari ücreti hayırlı olsun” diyebilen bir Çalışma Bakanı'na...

Ve “şimdi uyuyun, 6 ay sonra uyanın. Çok farklı noktalara gideceğiz” dedikten 6 ay sonra 16,67 lira olan doların bugün 18,80 lira, yüzde 78 olan yıllık enflasyonun bugün yüzde 84,39 ve 43 lira olan 30'lu yumurtanın bugün 73 lira olduğunuı gördük. 6 ay sonra uyanan bizlere bu defa da 'enflasyonun boynunu kırdık, gelecek aylarda düşüş çok daha belirginleşecek' diyebilen bir Maliye Bakanına sahiptik.

Gelin isterseniz "Cumhuriyet tarihinin en yüksek asgari ücreti hayırlı olsun ve enflasyonun boynunun kırıldığını" iddia edenlere üstat (Cem Yılmaz'dan) özür dileyerek 8 bin 506 lira olan asgari ücreti stand-up yapar gibi sizlere anlatayım.

Öncelikle;

4000 lira kira

1200 lira ısınma gideri

350 lira elektrik faturası

250 lira su faturası

Gözümüzü kapatıp açtık 5800 liramız gitmiş.

Geriye kaldı 3006 lira.

Bunun 140 lirasıyla 1 kg peynir aldığımız (1 kişi iseniz her gün 33 gram yiyebilirsiniz. Eğer 4 kişilik bir aile iseniz 1 ay boyunca payınıza günlük 9 gram peynir düşer)

600 lirasıyla ekmek (günde 4 ekmekten 1 ayda 120 ekmek yapar)

100 lirasıyla domates (1 ayda 5 kg domates yemek şartıyla)

100 lirasıyla zeytin (2 kg gün başına kaç adet düştüğünü hesaplayamadım)

600 lirasını okul masrafına (okula giden 2 çocuğunuz var ise her birine 10 lira verseniz 20 lira yapar. Yalnız dikkatinizi çekmek isterim devlet okullarının kantininde 1 adet tost 18 lira)

600 lirasını tütüne (30 liradan aşağı sigara yok ama ben yine de parayı yettirmek için 1 aylık sigara masrafını 20 liradan hesaplayayım.)

300 lirasını bakliyata (1 aylık kuru fasulye, mercimek, makarna masrafı)

600 lirasını da asgari ücretlinin ev ve iş arası ulaşım giderine harcadığı düşünülürse.

Toplam 8 bin 840 lira yapar.  

Peki asgari ücretli bütün ihtiyaçlarını almış mıydı?

Hayır!

Çünkü daha bunun içinde Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin kişi başına yıllık 15 kilo et tüketiliyor dediği (et, balık ve tavuk) yok.

Patlıcan, biber, patates, soğan, salatalık, ıspanak, lahana, pırasa, elma, armut, mandalina ve portakal yok.

Ayakkabı, kazak, pantolon, mont ve çorap yok.

Kaşar peyniri, sucuk, salam, kavurma ve asgari ücretlinin evine hiç girmeyen çocuklarının tadını dahi bilmediği Pastırma hiç yok.

Sağlık gideri, ilaç parası yok.

Sinema, tiyatro yok.

Bir restorana ailece gidip yemek yiyebilmek yok.

Ve çok daha önemlisi Manda yoğurdu. Medine hurması. Kestane balı ve yulaf ezmesi hiç yok. 

Neyimiz mi var?

6 ay uyuyun diyerek dalga geçilen 81 milyon halkımız. 

5’li çetemiz.

Müşteri garantili hastanelerimiz, yolcu garantili köprü ve yollarımız.

Bakanlığını yaptığı kuruma kendi şirketinden 9 milyon liralık dezenfektan satanımız.

Adalet dağıtamayan (bazı) hâkim ve savcılarımız.

Asli görevi toplumun huzuru, can ve mal güvenliğini korumak olan ama siyasal iktidarın emriyle sorumlu olduğu halka karşı orantısız güç kullanmayı kendine vazife bilen (bazı) polislerimiz. 

Türkiye’nin olmadığı Dünya Kupasında final maçını izlemek için Katar’a giden bir liderimiz.

Masraf olmasın diye maçı evinde ailesiyle birlikte televizyondan izlemeyi tercih eden dünya devi Arjantin’in Arjantinli bir Cumhurbaşkanı var.

Saygılarımla

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hakan Sönmez Arşivi

40+1!

25 Kasım 2023 Cumartesi 00:01