Adam yine kazandırıldı mı?

Bu güne kadar sadece doğruları yazmayı ilke edinen bir gazeteciyken son 1 aydır sırf Atatürk’ümün partisi zarar görmesin diye inanmadığım bir ittifaka inanmayarak destek yazıları yazdığımı itiraf etmeliyim.

Tarafsız bir gazeteciydim ve makalelerimi okuyan insanların “yazdıklarınızın bir süre sonra gerçekleşiyor olmasını görmesi ve doğruları kaleme alıyor olmanız bize umut veriyor.” söylemlerini duymak bir gazeteci için tarifsiz bir mutluluk idi.

Şimdi içinizde; neden inanmadığınız bir ittifak için “kazanacağız, Sayın Kılıçdaroğlu yüzde 52,7 oy alacak ve 21 yıllık Ak Parti iktidarının sonuna gelindi” gibi cümleler sarf ettin diyenleriniz mutlaka olacaktır. Evet, bu cümleleri sarf ettim. (ters orantı diyelim) Lakin bunu Millet İttifakı ve Sayın Kılıçoğlu için değil 1997 yılından beri üyesi olduğum Atatürk’ümün emaneti olan CHP’ye minnetimden dolayı yaptım.

Katıldığım söyleşi ve kaleme aldığım birçok makalemde “bizler Ak Parti ile uğraşırken CHP’nin gerçek Atatürkçülerin partiden teker teker temizlendiğini ve yerlerine Atatürkçülükle ve CHP ile hiç alakası olmayan isimlerin monte edildiğine dair vurgu yaparken 2018 yılında Cumhurbaşkanı adayı olarak ilan edilen Sayın İnce’nin seçimi kazanması için değil CHP’yi kuşatan CHP ve Atatürksüzler tarafından partiden tasfiye edilmesi için bir plan olduğu ile yazmıştım. Ama ne yazık ki CHP tabanı adam kazandı diyen (tek başına girdiği seçimde yüzde 30.87 oy alan) Sayın İnce’yi linç ederken, Türkiye’nin en iyi 10 siyasetçisi ile Cumhurbaşkanlığı yarışına girip toplamda yüzde 48, CHP olarak da yüzde 25.35 oy alan Sayın Kılıçdaroğlu’nu alkışlıyor olması garip bir durumdu.

Hal böyleyken Sayın Kılıçdaroğlu’nun yapması gereken “değerli CHP’liler 2010 yılından beri Cumhuriyet Halk Partisinin genel başkanıyım ve o tarihten beri girdiğim seçimlerde CHP’yi yüzde 25'in üzerine taşımayı başaramadım demesi ve olağanüstüsü kurultay kararı alarak CHP Genel Başkanlığından çekilmesi gerekir. Eğer hesap uzmanı Sayın Kılıçdaroğlu aldığı yüzde 48 oyu başarı olarak görüp görevde kalmaya devam ederse kendisine yüzde 48 oyu tek başına değil 6’lı masayı oluşturan 5 parti ile birlikte Sayın İmamoğlu, Sayın Yavaş, Sayın ümit Özdağ ve Yeşil Sol Parti dâhil olmak üzere ülkenin en iyi isim yapmış 10 siyasetçisiyle birlikte aldığını hatırlatmak isterim. Eğer bunun aksi düşünülürse kendisinin aldığı yüzde 48 oydan İyi Partinin yüzde 9.68, Yeşil Sol’un 8.82, Zafer Partisinin 3 ve benim daha en başında beri kurulmasını istediğim “Selamet ittifakı” Deva, Gelecek ve Saadet partisinin aldığı yüzde 1 oyu çıkarırsa kendisinin yüzde 25,5 oy aldığını görecektir.

Unutmadan; kimi Sayın İmamoğlu Cumhurbaşkanı adayı olsun derken, kimisi de Sayın Mansur Yavaş’ın aday olması gerektiğini savunuyordu. Yine bir makalemde Sayın Akşener o masaya 3 kişi olarak geri döner ve Sayın İmamoğlu ile Karadeniz Sayın Yavaş ile de İç Anadolu hedeflenir demiştim. Lakin her iki isminde ne Karadenizde ne de İç Anadoluda Millet İttifakına başarı sağlayamadığını hep birlikte görmüş olduk.

Demek ki aday gösterilmiş olsaydılar Cumhurbaşkanı olmaları yine mümkün olmayacaktı.

Bu arada yine sürekli makalelerimde yazdığım gibi “Karpuzu olmadan koparırsanız kelek çıkar.” Yani demem o ki bu seçim karpuzun olması için verilen ekstra bir süre olabilirdi. Burada ne demek istediğimi ‘Sinan Oğan ne oldu da Cumhur İttifakı'na katıldı?’ Makalemi okuyanlar ve 15 Temmuzdan iki gün sonra kaleme aldığım ‘arka Bahçeli'den önce Bahçeli'ye dönüş başladı’ başlıklı makalemi hatırlarsa bugün Saray’a asılan Atatürk’ümüzün kalpaklı resminin neyi ifade ettiğini daha iyi anlayacaktır diye umuyorum.

Şimdi demem o ki; Eğer Sayın Kılıçdaroğlu birilerinin batırdığı geminin dümenine geçseydi bu gemi daha motor demeden batar ve bunun suçlusu 21 sene iktidarda kalanlar değil Sayın Kılıçdaroğlu olurdu. Çünkü Sayın Kılıçdaroğlu’nun yapacağı tek şey ekonomiyi düzeltmekle sınırlı değildi.
Yani; Bitirilen tarımın ayağa kaldırılmasından tutun da.
Milyonlarca Suriyelinin bakımına.
Durma aşamasına gelen sanayiye.
Yok edilen eğitim sistemine.
Devletin kurumlarında hala var olan cemaatçilerin temizlenmesine.
Ve en önemlisi de geleceğe güvenle bakamayan milyonlarca işsiz insanımıza varana kadar toplumun hesap soracağı kişi Sayın Kılıçdaroğlu olurdu.

O zaman bırakalım da toplum gerçekleri ve asıl sorumluların kim olduğunu yaşayarak görsün.

Bilmem anlatabildim mi?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hakan Sönmez Arşivi

40+1!

25 Kasım 2023 Cumartesi 00:01