Rüzgâr gibi geçtin Bay Kemal

Öncelikle Oğuzhan Uğur’un Babalasına konuk olan Sayın Kılıçdaroğlu’nu cesaretinden dolayı ayakta alkışlıyorum.

Çünkü Sayın Kılıçdaroğlu birileri gibi işine geleni değil toplumun özgürce ve korkmadan soru sormalarını sağlayarak bir bakıma Ak Parti ve Ak Parti severlere demokrasi dersi vermişti.

Ki sorulan soruların Ak Partinin yalan ve iftiralarının birebir benzeriyken ezberletilen sorularla köşeye sıkıştırmak istedikleri Sayın Kılıçdaroğlu’nun(istemeyerek) de olsa sordukları sorularla gerçeğin ne olduğunu anlatması için bir fırsat sunulmuştu.

Ve keşke Sayın Kılıçdaroğlu gibi birileri de yüzde 80 i karşıt görüşlülerden oluşan bir programa katılıp bizlerin soru sormasına olanak sağlasaydı.

Ama bu cesaret işiydi. Ve Sayın Kılıçdaroğlunda olan cesaretin yüzde 0,01 i birilerinde maalesef yoktu.

Eğer bunun aksi olsaydı bugün Sayın Kılıçdaroğlu kendisine atılan yalan ve iftiralara nasıl cevap verdiyse biz de birilerine içimizde ukde olan soruları sorabiliyor olurduk.

Örneğin;
128 milyar dolar ve Deprem vergisi adı altında toplanan paralar nerede?

Ak Parti içinde cemaati öven, Fetö teröristi için gözyaşı dökenler neden hala yargıya teslim edilmedi?

İddia edildiği üzere gerçekten doğan her çocuk 5 li çeteye borçlu mu doğuyordu?

Sayın Bülent Arınç’ın Ankarayı parsel parsel sattığını iddia ettiği Melih Gökçek’ten bağımsız dediğiniz yargı hesap soracak mı?

Googleden ayet sallayan. Biz Müslümanların kutsalı “Kuran-ı Kerim ayetleriyle dalga geçen” Egemen Bağış için bir sonraki taltifiniz ne olacak?

Ve Reza Zerrabtan Saat alan, gerekirse önüne yatarım diyenler?

Gibi.

Ama dedim ya bu iş cesaret işiydi. Suçlu insanlar halkın karşısına çıkmaya asla cesaret edemez. Keza çıkmış olsa da o programda konuktan daha fazla koruma ordusu olur ve biz yukarıda yazdığım soruları sormayı bitirmeden korumalar bizi alır “ya anamızdan emdiğimiz sütü burnumuzdan getirir ya da emniyetin şefkatli kollarında soluğu önce savcı sonra da hakim huzurunda yargılanırken alırdık.”

Bu arada Babalayı izlerken aklıma 2006 yılında Sayın Abbas Güçlü’nün genç bakış programına konuk olan Rahmetli Süleyman Demirel geldi. İçimden “devlet adamlığı takım elbise gibidir kime giydirdiğinden ziyade kimin giydiği de çok önemliydi” demek geçti. Çünkü hem Rahmetli Süleyman Demirel hem de Sayın Kılıçdaroğlu karşıt görüşlü topluma akıl, bilgi, birikim, liyakat, zekâ ve hoşgörü ile cevap vererek demokrasi dersi verirken liyakatten yoksun toplumun daha sorduğu sorunun ne anlama geldiğini bilmeden ezberletileni sorması ve cevap beklemesi garip bir durumdu.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hakan Sönmez Arşivi

40+1!

25 Kasım 2023 Cumartesi 00:01