Yıldız Tilbe ekonomi bakanı yapılsaymış!

Yıldız Tilbe, “Türk lirası basıyoruz, ne olacak euro da basarız, dolar da basarız. Onca borç başka türlü ödenir mi?” diye görüş bildirmiş. Bunun için epey kafa yormuş olmalı. Bu sıkıntılı süreçte iyi geldi, epeyce güldürdü bizi sağolsun. Arada böyle müthiş tespitler çıkıyor şarkıcılarımızdan, komedyenlerimiz bile bunu başaramıyorlar.
***
Haziran seçimlerinden sonra beklediğimiz güven ve istikrarı arıyoruz ancak, ağustos ayını ortalıyoruz, henüz görünürlerde yok. Gündemimizde neler var diye bakıyorum, yıllardır aynı şeyler. Fetö, terör, dolar, euro, altın bugün ne oldu... İnsanlarla konuşuyorsun, benim dövizim yok ki, banane diyor. Benzine zam geliyor, temel fıkrası gibi “ben 100         liralık alıyorum” diyor. 
***
Milletin hala umurunda değil. Tarkan’ın yeni bebeği için eşine “emzirme koçu” araması bile daha önemli. (Bal çok olunca, insan neresine süreceğini şaşırıyor işte) Bir de Ceceli- İntizar meselesi var ki sormayın! Lezbiyen ilişki var ya, herkes dikkat kesildi. Kime neyse milletin özel hayatından! Ceceli’nin bir baba olarak, karısının mahrem görüntülerini ortalığa yayması bile ruhsal bir bozukluk bana göre de neyse! Fıkralardan daha     komik halimiz.  
***
Bu yazıyı yazdığım sıralarda euro 6.13'ten işlem görüyordu. Ama kurlar dalgalanıp duruyor. Tam önüne geçecekken rahip meselesi çıkıyor veya biri bir laf ediyor, her şey tepetaklak oluyor. Ah bu dış mihraklardan nedir     çektiğimiz?
***
Çarşıda pazarda fiyatlar uçtu, maaşlar eridi. İnsanların bir çoğu açlık sınırında yaşıyor. Limonun kilosu bile 10 liraydı geçen hafta. Sahiden ekşiliğinin hakkını verdi. Çayın yanında yarım limon doğrayıp getirirlerdi, şimdi incecik hilal gibi     geliyor. 
Eğitimi, okulları imam hatiplere çevireceğiz diye darmadağın ettiler. (burada yumuşak g vardı değil mi?) Mescidi, abdesthanesi olmayan normal okul bile kalmamış. Sınavlarda çocuklar döküldü. Genel kültür anlamında konuşabilecek, fikir tartışması yapılabilecek insanlara nadiren rastlar olduk. Gazete okunmuyor, kitap okunmuyor.
***
Toplum, hem ekonomik hem de ruhsal olarak gergin. Depresyonda olmayan neredeyse yok gibi. Kim terörist, kim fetöcü derken çevremizle ilişkilerimizi sınırlandırdık. Hatta bu şu partili, bu partili derken bunlarla da irtibatı kestik. İçeri atılan insanların hangisi masum, hangisi suçlu anlayamaz olduk.  Bu nedenle de kabuğumuza çekildik. Günden güne yalnızlaşıyoruz.
***
İktidarda olanlar, yeni koltuğa oturmuşçasına, sadece 100 günlük program açıklıyor. Onda da güven sağlayacak, umut verecek birşey yok. Millete çağrı yapıyorlar, yastık altından dövizleri çıkarın, TL'ye dönün diye. Daha önce, bir döndüler, iki döndüler artık dönecek birşey kalmadı maalesef. Koskoca holdingler bile yaprak gibi sallanırken, 1600 TL asgari ücretle gece gündüz çalışan adam doları nereden biriktirsin? 
Bu milletten, gelen/giden yıllardır kemer sıkmasını istiyor da, bu kemeri sıkmaya kendilerinden başlayıp, nerelerden tasarruf edeceklerini söylemiyorlar nedense.  Bizlerde kemer kalmadı, pantolon ha düştü ha düşecek.
İyi ki MHP var. Çağrıdan sonra altın bozdurmak için ilk onlar kuyumculara koştular. Faydası olmuştur herhalde... 
Bakalım önümüzdeki süreçte bizi neler bekliyor, göreceğiz. İşi Allaha havale ettik, alın yazısı, kader deyip katlanırız ne yapalım?
Bu arada, kur artışları ile başa çıkamazsanız, Yıldız Tilbe’yi kabinede değerlendirmeyi düşünün derim...
Sevgiyle kalın 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sevim Güney Arşivi